English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / How dare i

How dare i Çeviri Türkçe

440 parallel translation
How dare I talk that way to your wife?
Karınızla nasıl mı böyle konuşurum?
How dare I maul your fragile body with my beastly hands I told Ma that childhood friends, like childhood days are gone... never to return
Ne cüretle senin o narin vucüduna hayvani ellerimle vurabilirim? Anneme çocukluk anıları gibi, giden arkadaşlıkların da asla geri gelmeyeceğini söylemiştim.
You have to come with me How dare I refuse!
sen de benimle gelmelisin nasıl gelmem ki!
How dare I ill-treat them
Onlara bir şey yapmaya cüret edemem
- How dare I?
Ben yönetmenim!
She knows how to ride, I dare say.
At binmeyi biliyordur, derim.
But, Rhett, I don't know how I'd dare wear it!
Ama Rhett, bunu takmaya nasıl cesaret ederim bilmiyorum.
How dare you entice him to come to you here?
Buraya gelerek onu ayartmaya nasıI cüret edersin?
From my experience, I'd surmise that she'd ignore the coarseness, et cetera... -... till Mr. R is hooked. - How dare you...
Hayattan edindiğim deneyime dayanarak Bay Rochester'a kancayı iyice geçirene kadar... tüm kabalığı görmezden geleceğini söyleyebilirim.
I've seen you around, but - how dare you!
Yandaki odada oturuyorum. Buralarda gördüm, ama ~ bu ne cüret!
How dare you insinuate I've been drinking?
Ne cüretle içki içtiğimi ima edersin?
And then she'll say, "How dare you?" And you'll say, " I'll dare and dare again.
O da sana "Bu ne cüret?" diyecek. Sen de ona " Cüret ederim tabii.
If you weren't tied up, I wouldn't dare have told you how much I liked you.
Eğer bağlı olmasaydın, sana senden ne kadar hoşlandığımı söylemeye cesaret edemezdim.
- How dare you say I'm wasting my time!
- Ne hakla zamanımı harcadığımı söylersin!
How dare you come in when I'm in this miserable barrel?
O üstünde kalsın. Su soğuktu. Ben bu berbat fıçının içindeyken ne cesaretle içeri giriyorsun?
Alisha, how dare you imply I'd misrepresent this situation?
- Günaydın millet. - İstediğim ipliği buldun mu?
How dare you! I'll tell them!
Anlatırım!
How dare you say that to me when I've given you my royal word.
Sana bir kraliyet sözü vermişken bunu bana söylemeye nasıl cüret edersin?
I don't know how these people dare take a son of mine.
Bu insanların oğlumu nasıl almaya kalktığını anlamıyorum.
How dare you slay me... when I'm unarmed...
Nasıl cüret edersin beni doğramaya, silahım bile yokken...
- How dare you speak to me so! I only came here to help you.
Ben size yardım etmek için geldim.
How dare they? If they were certain I was a wicked woman, they wouldn't set foot in the shop.
Emin olsalar, asla bir daha gelmezlerdi.
I would've given a thousand rubles to have seen with my own eyes how you walked beside that man after he called you a murderer to your face and you didn't dare ask him anything.
Şu adam, yüzünüze karşı "Katil!" diye bağırdığı halde, kendisine hiçbir şey sormaya cesaret edemeden onunla nasıl birlikte yürüdüğünüzü kendi gözlerimle görebilmek için bin ruble verebilirdim!
And how could I dare be with you all alone in a big house?
Ayrıca koca evde seninle tek başıma kalmaya nasıl cesaret edebilirim ki?
THE ORCHESTRA MAN 00 : 04 : 17,880 - - 00 : 04 : 23,239 How can you dare to be first! I want to be first!
TEK KİŞİLİK ORKESTRA
Sir, you must be joking How do I dare?
Şaka yapıyordum efendim öyle der miyim?
Hey, buzz off. How dare you pat a gambler's shoulder. Er...
- Hey, vızıIdama, nasıI bir kumarbazın omuzuna dokunmaya cüret edersin.
How should I dare?
Ama ağabey! sizin eliniz ağırdır!
How would he dare to kill Hsiang?
Hsiang'i öldürmeye mi cesaret etti?
Bimba, how dare you! I say what I want, don't fuck with me!
Ne istersem söylerim, bana karışmayın!
How dare you try to be funny when I hate you?
Ben senden nefret ederken espri yapmaya nasıl cüret edersin?
How dare you, how dare you come to me now, when I am this?
Hangi yüzle, hangi yüzle ben bu hale geldikten sonra geliyorsun.
How dare you bite me, I'm telling Mum.
Hangi cüretle beni ısırırsın, seni anneme söyleyeceğim.
How would I dare, Big Brother?
Nasıl cesaret ederim abi.
How can I dare? He is an agha.
Ne haddimize, o bir ağadır.
How can I dare, Agha.
Estağfurullah Ağam, ne haddimize.
How dare you try this.
Bunu nasıI denersin?
How dare you, woman?
NasıI cesaret edersin, kadın?
I'll show you how I dare.
- Neler yapabildiğimi göstereceğim.
How dare you tell him I'm a toilet trader!
Ona nasıl, tuvaletlerde erkeklerle olduğumu söylersin!
And how dare you tell him I love you.
Ona ne cesaretle seni sevdiğimi söylersin?
How dare you touch me! What did I say?
Ne dedim şimdi?
How dare you tell me how I may or may not treat my beloved Georgina!
Sen ne cüretle, sevgili Georgine'ma nasıl davranıp, nasıl davranamayacağımı söylersin bana? !
How dare I?
Ne cüretle mi?
Anais, I don't know how much I dare write you.
Anais, seni yazmaya nasıl cesaret ettiğimi bilmiyorum.
Anaïs, I don't know how much I dare write you.
Anis, sana yazmaya nasıl cüret ettiğimi bilemiyorum.
How dare you! I won't forget this.
Ne vuruyon lan amına kodumun?
How dare she declare my values, my dearly held personal beliefs, null and void, just because I haven't personally squeezed the trigger and mounted a head on the wall.
O benim değerlerini, geçersiz ve hükümsüz benim pahalıya tutulan kişisel inançları, beyan cesaret nasıl Ben şahsen tetiği sıkılmış ve duvara kafa monte değil sırf.
How dare you discuss what I do with you in bed sexually with that woman?
Ne cüretle seninle yatakta yaptiklarimi o kadinla konusursun?
How dare you touch me... when I would've given my life for one kind word when I was imprisoned.
- Benden uzak dur. Bana dokunmaya nasıl cüret edersin? Hapsolduğumda tek bir nazik söz için hayatımı verebilecekken, sen uzak durdun.
How dare they make trouble so far from their turf?
Kendi bölgelerinden bu kadar uzakta olay çıkarmaya nasıI cesaret ediyorlar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]