English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / How ya been

How ya been Çeviri Türkçe

292 parallel translation
How ya been?
Nasılsın?
How ya been, Lili?
Nasılsın, Lili?
How ya been, Molly? All right.
- Görmeyeli nasılsın, Molly?
Oh, I'd say "how ya been?" "how did it go today?" "what's for supper?".
Nasılsın, derdim. Günün nasıl geçti? Yemekte ne var?
- How ya been?
Başlamak üzereyiz.
Hey, how ya been?
Hey, nasılsın?
- How ya been, Joey?
- Görmeyeli nasılsın, Joey?
- Hey, how ya been?
- Nasılsın?
How ya been?
Nasıl gidiyor?
- So how ya been?
Nasılsınız bakalım?
How ya been?
- Sen nasılsın? - Ben mi?
So how ya been?
Eee, nasılsın?
That's a fine, "How ya been?", Reg.
"Nasılsın?" demek daha hoş olurdu, Reg.
chair! How ya been?
Selam sandalye!
how have you been?
Ya siz Bayan Caesar, sizde ne var ne yok?
How can you go to a political meeting after what I've been through?
Siyasi toplantı mı? Başıma gelenlerden sonra nasıl siyasi bir toplantıya gidersin?
How many of these people have been attacked already?
Bu kişilerden kaçı şu ana değin saldırıya uğradı?
- Alida! - How have ya been? it's so good seeing you.
- Sizi görmek ne güzel.
I hope that you are having a nice time in Hungary, but considering how long you've been gone, could you return to Vienna for a few weeks?
Macaristan'da umarım iyi vakit geçiriyorsundur ama gideli epeyce olduğuna göre Viyana'ya bir iki hafta için dönmeyi düşünmez miydin?
If Octavian hadn't been named how many hours or minutes would you and your son have survived?
Octavian demeseydi kaç saat ya da dakika daha yaşayabilirdin.
I don't care how you slice it. Whether it's nine men out on a plain with a dirty rope or a judge with his robes on in front of the American flag those boys are gonna be just as dead as if they'd been lynched!
Buna nasıl baktığın umrumda değil... dokuz adamın platformun dışında o pis ilmiklerle dudup durmadığı ya da yargıcın cüppesiyle Amerikan bayrağı önünde olup olmaması farketmiyor ;
His old man is gonna kick you from here to California... when he finds out how you've been watching out over his boy.
Babası oğluna nasıl göz kulak olduğunu duyunca seni buradan ta Kaliforniya'ya sürecek.
No big deal lf l've never been here how can I find Cindy?
önemli değil Onu buldum ya!
How different Barry's fate might have been had he not fallen in love with Nora and had he not flung the wine in Captain Quin's face.
Eğer Nora'ya aşık olmasaydı... ve Yüzbaşı Quin'in yüzüne şarap atmasaydı... Barry'nin kaderi ne kadar da farklı olabilirdi.
All these years, as happy as we've been how I've prayed the good Lord would see fit to give us a child.
Bunca yıldır mutlu bir hayat yaşadık. Ama ben hep Tanrı'ya bize bir çocuk vermesi için dua ettim.
You see, sir, if the murderer didn't follow Mr. Stone out, then how would he know that the security men wouldn't have been there?
Görüyorsunuz ya, efendim, eğer katil Bay Stone'u oraya kadar izlemediyse, o zaman güvenlik görevlilerinin orada olmayacağını nasıl bilirdi?
Apollo, there's no telling how long they've been in flight or whether they will reach their destination.
Apollo, ne kadar zamandır uçuyorlar ya da hedeflerine ulaşabilecekler mi bilmemize imkân yok.
We ain't been out of this B-town in God knows how long.
Tanrı biliyor ya bu şehirden çıkmayalı uzun zaman oldu.
How you been?
Ya senden?
I've been trying to determine how we can return to Terra, without fighting the humans.
İnsanlarla savaşa tutuşmadan Terra'ya nasıl dönebileceğimizi saptamaya çalıştım durdum.
See, he was alone when they found him, and they couldn't be sure how long he'd been there... Or if he'd been in a battle, which battle, because there were three in the area that week. It could have been in any of'em, they said.
Bulduklarında yalnızmış ve ne kadar süredir orada olduğunu kestirememişler ya da bir çatışmada mı olduğunu, hangi çatışma olduğunu çünkü o bölgede aynı hafta üç çatışma olmuş.
That's my code, and for better or for worse, that's how I've been and that's how I'll go out.
Bu benim ilkem, iyi ya da kötü ben hep böyle oldum ve bu şekilde öleceğim.
If you two had been writing, how come I never got a birthday card, or a letter, or anything?
Eğer ikiniz yazışıyorsanız, ben neden hiçbir doğum günü kartı,... ya da mektup ya da herhangi bir şey almadım?
How long have you been here?
-... buradasın? - Ya sen?
Um, how about a noble tommy, standing, with a look of horror and disgust, over the body of a murdered nun, what's been brutally done over by a nasty old German.
Pis bir ihtiyar Alman tarafından vahşice saldırıya uğramış, ve öldürülmüş bir rahibenin cesedi üzerinde dikilmiş, bakışlarında dehşet ve tiksinti olan asil bir askere ne dersiniz?
How ya been, Milo?
Nasılsın Milo?
You know how you want to say something... and then you don't, and then by the time you say it, it's been such a long time.
Hani bilirsin, tam bir şey söylemek istediğinde söylemezsin, sonra söylediğinde de üzerinden çok zaman geçmiştir ya?
"And yet nobody could find out how it happened... or where they had been."
"Ama bir türlü, bunun nasıl olduğunu... "... ya da onların nereye gittiğini öğrenemezlermiş. "
Or if you need current data, select a black family at random and ask them how generous America has been to them.
Ya da güncel bir bilgi istiyorsanız, rastgele bir zenci ailesi seçin ve... Amerika'nın kendilerine nasıl cömert davrandığını bir sorun.
Or how long we'd been planning the murder...
Ya da cinayetine zamandan beri planladığımızı.
You know how all this time I been out looking for work?
Bunca zamandır iş arıyordum ya...
but how you are hasn't changed if you have been a real bastard you're a bastard with one eye if you have been a good person you're a good person with one eye that's all
Bir elinizi ya da gözünü kaybettiniz ama nasıl olduğunuz değişmez. Eğer adi biriyseniz tek gözlü ama yine adi birisinizdir. Eğer iyi bir insansanız, tek gözlü iyi bir insansınızdır.
- Yes, I am. But how many of you can say you've been here for two, or three, or even four generations? !
Evet ama hanginiz burada bir ya da iki ya da üç, hatta dört nesildir yaşadığını söyleyebilir?
- Ray, how you been? - Hey, Judd.
- Ray, nerelerdeydin sen ya?
Don't really know how long it's been there or how it got there.
Ne zamandır burada olduğunu ya da buraya nasıl geldiğini bilmiyorlar.
All along, my question has never been "How?" Or "Who?"
Başından beri, sorularım asla "nasıl" ya da "kim" olmadı.
- Hey, Coach, how you been?
- Hey, Koc, Naber ya? - Lynn Swann.
Or how vulnerable you are. Dara had just been baptized.
Böyle bir şeyi hiç hayal etmeden ya da savunmasız olduğunuzu düşünmeden seçminizi yapıyorsunuz.
How long has it been?
- Selam. Ne kadar oldu ya?
"Girlfriend, it's been so long since I've had it, I don't even remember how it goes"?
Peki ya bir kız arkadaşıma "çok uzun süre oldu. Nasıl yapıldığını bile hatırlamıyorum" deseydim?
Since I dropped you off, I've been sitting in the parking lot thinking about how when someone says something you don't understand you're suddenly faced with this limited window of opportunity in which you can ask the person to explain or spend the rest of your life pretending you understood them.
Seni bıraktığımdan beri otoparkta oturup düşünüyordum. Biri sana anlamadığın bir şey söylediğinde, sınırlı bir fırsat penceresiyle karşılaşırsın. Ya o kişiye ne demek istediğini sorarsın, ya da hayatının sonuna kadar onu anlamış gibi yaparsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]