English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'll have one

I'll have one Çeviri Türkçe

1,796 parallel translation
So far, I have seen no one here smarter than you.
Şimdiye kadar burada senden daha akıllı kimseyi görmedim. - Bu belli oluyor mu?
I'll just have to content myself being the... - Well, the righter one.
- Ben de haklı çıktığım için tatmin olurum.
And of course, I'll have to tell her you're the one who ruined the surprise.
Ama ona sürprizini senin mahvettiğini söylemem gerek.
Oh honey I know you think that now but he'll be back soon and you'll... you'll have one of those talks on the hood of the car, yes I watch!
Oh tatlım şimdi böyle düşündüğünü biliyorum ama yakında dönecek ve siz... Siz, arabanın kaputunda, o konuşmaları yine yapacaksınız, evet izledim!
- I'll have no one to talk to.
Konuşacak kimsem yok.
PS, my work has won seven trophies. Hey, one more, I'll have a menorah.
Bir tane daha gelirse, "sekiz" kollu şamdanı..
I'll have the boys next door bring the other one in.
Komşunun çocuklarına da diğerini getirteyim.
I'll have one of my guys scoop her up.
Çocuklardan birini, onu alması için gönderirim.
But one by one, I'm crossing them off, and one day I'll have a better life.
Fakat birer birer, hepsini siliyorum. ve bir gün daha iyi bir hayatım olacak.
I'll have to remember that one.
Bunu yazayım bir kenara.
"I'll have what she's having" was one of the lines.
"Onun sahip olduğu her şeye sahip olacağım" filmin ilk diyologlarındandı.
I have to get a babysitter if there's gonna be a staff meeting tonight, and Becky, the good one, is at her grandmother's, so I'll have to use her crazy goth sister who wears the snake around her neck and eats all my eggos.
Bu akşam toplantı varsa bakıcı ayarlamalıyım. Ve iyi olan, Becky büyükannesinde. Bu yüzden onun deli Gotik kız kardeşini alıyorum.
These are addictive. I'll have one anyway.
Bu şeyler alışkanlık yaratıyor.
I'll see if we have that one in stock.
Stokta var mı bakayım.
If no one ever proposes to me, I'll have to live with yours.
Ama bunu düşünemedin, değil mi? İnsanların hayatlarının içine etmekten zevk alıyorsun!
Grant, I'm still clinging to a hope that one day we'll have children.
Grant, bir gün çocuğumuz olacak, ben umudumu kaybetmeyeceğim.
She'll smell there were candles burning, so I have to light at least one.
Sönmüş mumların kokusunu alacak. En azından birini yakmalı.
You'll always have the memories of the times you shared, at this table. At that table. I bet one time when the guard wasn't looking, you even stood.
Beraber geçirdiğiniz zamanların anıları hep seninle olacak bu masada o masada eminim, bir keresinde, gardiyanlar bakmazken, ayakta.
Dad, I'm sorry I have to say this, but you're a fat-ass who's completely incapable of performing the simplest tasks, but you're also my father, and you're the only one I'll ever have,
Baba, en basit görevlerde bile.. ... işe yaramaz koca kıçlı bir ahmak..... olduğunu söylemek istemezdim. Ama...
But first, I'll have the election returns, and then one last visit with your friend to see the cunt who shot me dead.
Ama önce seçim sonuçlarını alacağım, sonra da beni vuran kaltağı görmek için dostunla son bir geziye çıkacağım.
I'll have my people here start another one... to lie the other way.
Adamlarıma yeni bir gazete yaptırıp başka türlü yalan söyletirim.
At least I'll have one specimen to add to my collection.
En azından koleksiyonuma katacak bir parça daha buldum.
If no one claims her in the next few days, I'll have her put down.
Birkaç gün içinde kimse hak iddia etmezse, kayıp diye kaydettireceğim.
We'll get other C.O.s to substantiate this if we have to, Officer Bellick, so I'm giving you one chance to get in front of it.
Bunun doğruluğunu kanıtlamak için diğer personeli de görüşmeye çağırabiliriz Memur Bellick, bu yüzden size yaptığınızın arkasında durma şansı veriyorum.
Mr. Reese, Mr. Dalton, either one of you speaks again, I'll have you gagged.
Bay Reese, Bay Dalton, herhangi biriniz tekrar konuştuğu takdirde ağzınızı kapatacağım.
One day, I'll have the chance to save you... and I'll watch you suffer and die.
Bir gün, seni kurtarma şansı elde edeceğim. Ve o zaman, acı içinde ölmeni seyredeceğim.
Yeah, I'll have one.
Bir tane alayım.
One more job, and I'll have enough to buy this building.
Bir iş daha yapınca bu binayı alacak kadar param olacak.
I'll tell you one thing, though, I am never getting married. That's a sweet dream to have, Jake.
Ee, herşey tamam mı?
Well, you'll have to give one to me,'cause I don't think I have mine anymore.
Birini de bana vermelisin. Çünkü artık benimkisi yok sanırım.
It's not like she saw us both and went, "Oh, I'll have the short one."
İkimize bakıp "Kısa olanı alayım." demedi.
I'll have to settle for one if I'm gonna make it home.
Eve gideceksem bir taneyle yetinmeliyim.
Relax, I'll have him out in one second.
Sakin ol. Onu bir saniyede çıkaracağım.
- You're the one who's always saying you're overworked. - I'll have an answer for you as soon as can
- Elimden geldiğince çabuk bir sonuç çıkaracağım.
I'll have her put under surveillance, one day and then she'll be arrested.
Onu bir gün gözetim altında tutacağım, sonra tutuklanacak.
I'll have one of those as well.
Şunlardan da bir tane alayıml.
I'll have one prepared.
Hazırlıklı olacağım.
I mean, there'll be other vacations, but... you only have one son.
Bunu gerçekten çok takdir ettim. Gideceğiniz çok tatiller olacak ama unutma ki sadece bir tek oğlun var.
YEAH? I HAD ONE ALREADY, BUT I'LL HAVE ANOTHER ONE.
Yedim zaten ama bir tane daha yerim.
Jae-Seong, I don't know who'll be your girlfriend in the future but she'll be one lucky lady to have a sweet and romantic boyfriend.
Jae-Seong, gelecekteki kız arkadaşın kim olacak bilmiyorum ama tatlı ve romantik bir erkek arkadaşı olan biri olacak.
Daniel, I Would Never Try To Take The Place Of Your Real Mother. You'll Have Two Christmases This Year--One Here
Daniel, asla gerçek annenizin yerini almaya çalışmam.
Except for one thing, And i'll have him soon enough.
Bir şey dışında ve onu da yakında elde edeceğim.
I'll have one.
Ben de bir tane alayım.
You don't have to worry. I'll look after this one.
Merak etme, kıza göz kulak olurum.
"I'll have to get out there and look for one."
"Birini bulmak için başka bir yerlere gitmek zorunda kalacağım."
I've learned to pick my battles in this world, otherwise ya fight, and ya fight, and one day you'll look in the mirror and there's an old man looking back atcha, and you have to ask yourself "was it all worthy?"
Bu dünyada gerektiğinde geri çekilmeyi öğrendim, aksi takdirde savaş, savaş nereye kadar, bir gün aynaya bir bakmışsın, sana bakan yaşlı bir adam var ve kendine sorarsın "Tüm bunlara değer miydi?".
Hey, think I'll have one more beer...
Bir bira daha içsem iyi olur...
I'll tell you, if you can get one of them to fuck you on national television, you have my blessing.
Eğer onlardan birini, seni ulusal kanalda becermesini sağlayabilirsen iznimi alabilirsin.
And I'll have another one of these while I'm waiting for the list.
Şarap listesini, listeyi beklerken de bunlardan bir tane daha istiyorum.
Even one night is fine. Because it's you, I'll lend him out overnight if you'd like. Go have fun together!
Tutkuyla yapabileceğim bir şeyler arıyordum,... bu yüzden bir dükkân açıyorum.
There is one other thing I'll have to pull some strings
Bir şey daha var. Baya ip çekmem gerekecek ama...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]