English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I believe it is

I believe it is Çeviri Türkçe

1,722 parallel translation
I cannot be certain, but I believe it is onboard the drilling platform.
Kesin diyemem, ama sondaj platformunda olduğuna inanıyorum.
I believe it is somehow, reacting to our presence on it.
Sanırım bizim varlığımıza tepki veriyor.
I believe it is safe to rest.
Dinlenmek için güvenli olduğunu inanıyorum.
Yes, I believe it is.
Evet sanırım öyle
And I believe that this man, it is one it kills of her.
ve sanırım bu adam, kurbanlardan biri.
Whether I believe it or not is of no importance.
Benim inanıp inanmamam, bir önem teşkil etmiyor.
I tell you the truth, it is you who don't believe me!
Sana gerçeği söylüyorum sen asla inanmıyorsun!
You choose to believe it's true is what I think.
Doğru olduğuna inanmayı seçiyorsun. Böyle düşünüyorsun.
I believe you, I do, it's just you don't know where the car is, and the guy might not come.
Sana inanıyorum. İnanıyorum, Arabanın nerede olduğunu bilmiyorsun. Ve yardım için biri de gelmeyebilir.
I can ´ t believe it, the dumbass is in love with his lover.
İşte buna inanamıyorum, bu züppe metresine aşık mı olmuş?
It is, I believe, extremely hot.
İnanıyorum ki öyle, aşırı sıcak.
If I say that's what it is, you'd better fucking believe it!
Öyle olduğunu söylüyorsam, inansan iyi edersin!
I mean, not that roping ain't important, it is, and believe me Albert is a legend, OK?
Hedefi ağa düşürmenin önemli olmadığını söylemiyorum, yanlış anlama. Ve Albert'ın da efsane olduğunu iyi biliyorum.
I believe Dormammu knows this, and it's the reason he is making his move now.
Bence Dormammu da bunu biliyor... ve bu yüzden harekete geçti
Only there was a meeting in the University of National Defense... and I believe that the unanimous opinion... of the people who was present at this meeting... with that I spoke then... it was : "This is a madness".
ulusal savunmanın üniversitesinde sadece bir tahta vardı... ve ben onunla birlikte inandım... bu kadar programı tahtaya yapan insanlardan... sonra kimle konuşacaktım... o oldu : "bu delilik olur".
I believe that the war would be different... if there was... a leadership that it understood... first, which is to be in the area of the combat... that has served in the armed forces... and, second, which had talent of control... to do that this works.
Ben savaşın farklı olacağına inanırım... eğer o sahip olsaydı... anlayışlı bir liderliğe... birinci, savaş alanında olmak nedir? ... O silahlandırılmış güçlerin içinde hizmet etti.... ve, ikinci...
He said : "I believe that it is necessary to speak with Jerry".
"sanırım onu yapacak kadar yeteneğimiz yok". dediki : "Jerry'le konuşmamız gerektiğine inanıyorum".
" I do not believe that it is the best idea.
" onları teslim et.
Did nobody say it to himself? I do not believe that it is true... but nobody said it, nobody said... Not.
kimse ona bu konuyu anlatmadı mı?
Not, I do not believe that it is true.
kimsenin demediğine inandım hayır, emin değilim.
I believe that it is not the best election as future leader of Iraq.
ben onun Irak lideri olarak iyi bir yönetim göstereceğine pek inanmıyorum.
I believe that it is the last breath of the rebellion, if they allow it to me.
isyanın son nefesi olduğunu düşünüyorum, eğer ben izin verirsem.
I find it hard to believe she is working for the Russians.
Baş Yardımcımın Ruslar için çalıştığına pek inanamadım.
I know what you're saying is necessary. I just cannot believe it has come to this.
Söylediklerinin gerekli olduğunun farkındayım, sadece şu gelinen noktayı aklım almıyor.
I believe that the Cylons want us to destroy ourselves, and this is how they're doing it.
Boş versene. Cylonlar kendi kendimizi mahvetmemizi istiyorlar bence ve bu şekilde yapıyorlar.
I believe among your people it is customary to shake hands.
Anladığım kadarıyla, insanlarınız arasında el sıkışmak bir gelenek.
I believe that society is only worth as much as the love and affection it shows to its smallest members.
Bence bir toplum, küçüklerine duyduğu sevgi kadar değerlidir.
I would tell you but the truth is you'd never believe it.
Sana söylerdim ama gerçeği duysan asla inanmazsın.
UNTIL THE KILLER STABBED HER IN THE THROAT 10 FEET FROM THE DOOR OF YOUR ROOM, WHICH IS WHY I FIND IT SO HARD TO BELIEVE
Katil onu odandan üç metre uzakta boğazından bıçaklayıncaya dek, Jenny'nin çıkardığı sesler.
I believe that vampires are the world's greatest golfers, but their curse is that they'll never get to prove it.
Vampirler de dünyanın en iyi golfçüleri. Ama bunu asla kanıtlayamamak en büyük talihsizlikleri.
I find it kind of hard to believe he is so desperate to reach me now that he's dead. Much less through a perfect stranger
Tamamen yabancı biri şöyle dursun, şimdi artık ölüyken bana ulaşacak kadar çaresiz olduğuna inanmayı biraz güç buluyorum.
Everything I say is complete nonsense, so... please, don't believe any of it.
Başkalarıyla olan arkadaşlıklarımda hep mesafeliyim.
Now, if, my lords, we are able to agree between ourselves that the marriage was, in fact, never legal and was proceeded with against both canon and ecclesiastical law as His Majesty, to his great regret, has come to believe then it is my understanding that, as papal legate I myself have the power and authority to dissolve and end it.
Eğer burada, bu evliliğin, gerçekte yasal olmadığı ve dini kurallara karşı gelinerek yapıldığı konusunda uzlaşırsak ; ben de Majestelerinin bu pişmanlığını, Papa'nın İngiltere'deki temsilcisi olarak sona erdirme yetkisini kendimde buluyorum.
... I think and believe. And it is my belief that some of those votes that were cast for me probably were cast for me mistakenly in the belief that people were casting their ballots for Al Gore.
Bana kalırsa, bana verilen oylardan bazıları insanların Al Gore'a oy verdiklerini düşünerek attıkları oylardır.
I'm sorry, but I believe it's possible the tumor is infiltrating the optic nerve.
Üzgünüm, ama tümörün optik sinirlere doğru ilerlediğini düşünüyorum.
But now, according to her almoner, preparations for death have increasingly occupied her thoughts, and so I believe she is reconciled to it.
Şimdiyse, yardımcıları... ölüm hazırlığıyla meşgul olduğunu söylüyorlar. Zannımca, kaderine razı olmuş.
I do not believe that is a true coffee. It seems coffee maize.
Polis olduğumuza asla inanmazlar çünkü bu polis arabasına benzemiyor.
I believe it was a roofie. Is that right, Seaton?
Değil mi, Seaton?
Why is it so important to you that I believe that something like that could happen?
Böyle bir şeyin olabileceğine inanmam senin için neden bu kadar önemli? - Çünkü, bu...
Look, it just feels desperate. I mean, no one who reads this stupid book is ever gonna believe that's who we are. Now, come on.
Bu çok saçma, yani o kitabı okuyan hiç kimse oradakinin biz olduğumuza inanmaz bile.
I don't believe in entering into merger negotiations unless I'm absolutely certain it is a lifetime investment.
Bunun bir ömür sürecek bir yatırım olduğundan emin olana kadar birleşme anlaşması pazarlığı yapmam.
And the day that I think it's just about making money is gonna be the day that I've betrayed everything I believe in.
Bu işin sadece para kazanmak için olduğunu düşündüğüm gün... o gün benim..
I don't believe it.
Olur iş değil.
Well, it seems to me that I have before me somebody who is defying my order and who seems to believe that she is above the law itself.
Sanırım emirlerimi uygulamayı reddedecek ve kendisini yasalardan üstte görüyor.
On the other hand. I do not believe that it is worth the pain.
Ama diğer yandan buna değmez bile.
But I can make people believe that it is.Okay?
Ama öyle olduğuna inanmalarını sağlayabilirim.
And considering it's a good 2 degrees above freezing, I believe a toast is in order.
Eğer soğuğun iki dereceden çok olması iyiyse, usule uygun kutlama yapmaya inanırım.
I cannot help but believe it is the spirits'.
Elimden bir şey gelmiyor fakat ruhlara güveniyorum.
I don't believe it, but tell me Martin is it true that the president is already looking for his successor?
İnanmıyorum ama, söyle bana Martin Başkanın şimdiden bir halef düşündüğü doğru mu?
You know, I want to believe that the world is good, but it's not.
Bilirsin, dünyanın iyi olduğuna inanmak isterim, ama değil.
And no matter what you believe in... "... even " if it's nothing, grief is something I'm good with.
Neye inanırsan inan, hiçbir şeye inanmasan bile acıyla iyi baş ederim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]