English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I got to go

I got to go Çeviri Türkçe

10,267 parallel translation
- Um, I got to go!
- Gitmem gerek!
- Listen, I got to go, okay?
- Dinle, gitmeliyim, tamam mı?
I got to go record an entry in my video blog.
Video bloğuma kayıt girişi yapmam lazım.
I got to go change my pants.
Benim pantolonumu değiştirmem gerek.
I got to go, honey. Love you.
Seni seviyorum.
Okay, Ryan, I got to go.
- Ryan, kapatmam gerek.
I got to go.
Gitmeliyim.
Pick him up a pizza, I got to go.
Ona bir pizza al, ben kapatıyorum.
So I'm sorry, but I-I got to go.
Üzgünüm ama gitmem gerek.
I got to go call somebody and hang up.
Birini arayıp telefonu suratına kapatmalıyım.
Look, I got to go.
Gitmem gerekiyor.
I got to go.
Gitmem lazım.
Now I got to go to class. "
Şimdi okula gitmem lazım. "
Speaking of which, I got to go meet up with Princess Love, AKA Lil'Funyuns.
Bu arada Aşk Prensesi, namı diğer Küçük Soğan Halkası'yla buluşmam lazım.
I got to go to the hospital and put a stint in this.
Hastaneye gitmem ve bir baktırmam gerek.
So now I got to go to a real store this weekend and buy them in person?
Hafta sonu gerçek bir mağazaya gidip bizzat almam lazım.
I got to go.
Gidiyorum.
And at the afternoon pep rally, I got to go, "'8th grade.'say it a little louder now.'8th grade!
Ve öğleden sonraki motivasyon konuşmasında " Sekizinci Sınıf şimdi daha gür'Sekizinci Sınıf!
I got to go meet her.
Onunla buluşmam lazım.
- I-I got to go.
- Gitmem gerek.
I got to go hang my map.
Gidip haritamı asacağım.
I got to go.
Gitmek zorundayım.
All right, I got to go.
Pekala, gitmeliyim.
Oh, uh, well, I got to go home.
Şey... Eve gitmem gerek.
People in the driver's seat. And look at me, profiling a bug. I got to go.
Kapatmam lâzım, hatasını bulmaya çalış.
Frank, I got to go.
Frank, gitmem lazım.
All right, I got to go.
Benim gitmem gerekiyor.
I got to go.
Kapatmam gerek.
Ooh, after that steak, I got to go lay down on the toilet.
O bifteği yedikten sonra... Tuvaletimi yapmam gerekiyor.
We've been going'round and'round about it for months, and, well, I just got tired of arguing, so I decided to go ahead and...
Aylardır bu konu etrafında dönüp duruyoruz. Tartışmaktan yoruldum. O yüzden belgeleri imzalamaya karar verdim.
- No, I think we... what? What? - We've got to go.
- Bir kez daha, lütfen!
I saw Joon Mo go to the Chief's office earlier, and I think he got an earful.
Görünüşe göre Joon Mo, Bölüm Şefi'nin odasında azarlanmış.
Aurora, I've got to go. I'm calling 9-1-1.
Aurora kapatmam lâzım 911'i arayacağım.
Call a locksmith, Val, I've got to go.
Bir çilingir çağır Val, benim kapatmam lazım.
I've got to go. No, no!
Gitmeliyim.
I got tickets for this concert thing, and I'm thinking about asking Amelia, but she and I... we don't really go to things together.
Konser bileti aldım. Amelia'ya sormayı düşünüyorum ama beraber pek takılmıyoruz.
- I've got to go.
- Gitmem gerek.
- No, but I want everything to go to Jackie. Right, I've got a will and testament here, right?
Burada bir istek ve vasiyetim var, tamam mı?
I think you got to go down on Lupe.
Sohbeti Lupe'yle yapman gerekiyor.
I got to go to the hospital.
Hastaneye gitmem lazım.
I got to let her go for $ 75,000 cash today.
75 bin dolara vermek zorunda kaldım bugün.
I just got to find somebody to go in there and get it.
Sadece birinin gidip onu bulup getirmesi gerekiyor.
And when you had to go daughter's wedding, I went to take care of that case by myself. On that rainy day I got cut with a knife.
Kızımın düğününe gitmem lazım dediğinde olay yerine tek başına gidip yağmurlu o günde bıçaklanmıştım.
I think we got to go after him.
Bence onun arkasından gitmeliyiz.
But I've got to go get it right away.
Yalnız hemen gidip almam gerek.
- Yes. - I've got to go pee. Pee.
- Tuvalete gitmem lazım.
Now I got a job in broadcast network television, a booming industry with nowhere to go but up.
Artık bir televizyon kanalında çalışıyorum. Sürekli gelişen, yukarıdan başka gidecek yeri olmayan bir sektör.
I've got nowhere to go.
Gidecek hiçbir yerim yok.
I've got to go.
Gitmeliyim. Hayır, hayır!
We got to go back to your childhood, so I'm gonna hypnotize you.
Çocukluğuna gitmemiz gerekiyor. Bu yüzden seni hipnotize edeceğim.
I got to go now.
Artık gitmem gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]