I told you so Çeviri Türkçe
3,114 parallel translation
"I told you so."
"Ben söylemiştim."
You know I hate to say "I told you so," but- -
Bunu söylemekten nefret ettiğimi biliyorsunuz "Ben söylemiştim," ama- -
Mom, there is gonna be no "I told you so" this time.
Anne, bu sefer "Ben söylemiştim" olmayacak.
- Maybe because it's not worth the "I told you so" that always comes with it.
- Belkide "Ben söylemiştim" ... dememe zamanı gelmiştir.
Oh, this is gonna be the mother of all "I told you so" s.
Bu benim söyleyeğim söze doğru gidiyor "Ben söylemiştim".
I told you so.
Ben söylemiştim.
You gonna say "I told you so"?
"Sana demiştim" diyeceksin şimdi, değil mi?
I don't believe in "I told you so."
"Sana demiştim." cümlesine inanmam.
I get to say "I told you so" a lot.
"Sana söylemiştim" lafını çok fazla diyebiliyorum.
Man, my dad was so ready to tell me "I told you so" about managing Ade. But after he heard her sing, he agreed to give her a second chance.
Dostum, babam Ade için, sana demiştim demeye o kadar hazırdı ki ama şarkıyı duyduktan sonra ikinci bir şans vermeye karar verdi.
If you came here to say I told you so, you can leave.
Buraya sana söylemiştim demek için geldiysen, gidebilirsin.
And then when they dropped all the charges, she had her coat open and the "Yusef is Innocent" shirt on and this huge smile on her face like, not only did I told you so, but I'm
Bütün suçlamaları düşürdüklerinde montunu açtı ve "Yusef masumdur." tişörtü vardı. Yüzünde de büyük bir gülümsemeyle sadece "size demiştim" değil "bugün çok mutluyum" diyordu.
I-I would... I would just like you to note that I told you so.
Sadece bunu daha önce söylediğimi belirtmek istiyorum.
I told you so.
Sana demiştim.
- I hate to say I told you so.
- Sana söyledim demekten nefret ediyorum.
So I told her, "You go out, and you find somebody " that'll make you happy.
Ben de ona dışarı çıkıp onu mutlu edecek başka birisini söyledim.
Well, I've told enough people that I set you two up, so when legend becomes fact, print the legend.
Yeteri kadar insana sizi benim tanıştırdığımı söyledim, yani efsane gerçeğe dönüşünce, efsane okunur.
About a week or so before Kyle left, you and I and Kyle and Dale were here having the barbecue, and Kyle told me - -
Kyle gitmeden birkaç hafta önce sen, ben, Kyle ve Dale mangal partisi yapıyorduk ve Kyle bana...
Ingrid Thulin and Harriet Andersson... so it occurred to me I had never really told him... that it's over for me, you know?
Ingrid Thulin ve Harriet Andersson. Benim için bittiğini ona hiç söylemediğim kafama dank etti, biliyor musun?
So I told you and Jess to go get some sushi at Asakune, but I hear you hara-kiri'd that one.
Jess'le sana Asakune'ye gidip suşi almanızı söylemiştim ama sanırım bu kendisine harakiri yapmış.
I'm gonna split the tomato in seven, and so you told me.
Domatesi yedi parçaya ayırmamı söyledin.
If I knew his name, I would've told Monroe, so he wouldn't have to call you.
Seni aramasına gerek kalmazdı.
So I know I took some pictures of you that I should've told you about.
Biliyorum bir kaç fotoğrafını çekmiştim bundan sana bahsetmeliydim.
It's very disconcerting to discover that the person with whom you share your home, your bed and your heart has been lying to you so convincingly, and I would be a fool not to consider all the things that you have told me were lies.
Evini, yatağını ve kalbini paylaştığın kişinin bu kadar inandırıcı yalan söylemesi o kadar rahatsız edicidir ki şimdiye dek bana söylemiş olduğun her şeyin yalan olduğunu düşünmemek aptallık olurdu.
Look, you know I've told you guys everything I know, so how about you just give me my burger and then I'll leave, okay?
Bildiğim her şeyi size anlattım bana hamburgerimi verseniz de gitsem artık, olur mu?
Talking about "Times were bad," so I told him, "I can get you some work."
Zamanın kötü olduğundan bahsettik ben de ona, sana iş bulabilirim dedim.
I told him I love you so much, I wouldn't know how to say good-bye.
Seni çok sevdiğim için nasıl veda edeceğimi bilmediğimi söyledim.
You told me you needed time, so I... I just told him that.
Bana zamana ihtiyacın olduğunu söylemiştin, ben de aynısı ona söyledim.
So, if I told you where to find a circuit board with a capacitor on it...
Peki size üzerinde kapasitör olan devre kartını nerede bulacağınızı söylersem...
You were who I was excited about and I was so sad when you left the party. But then you told me you were getting a rare item.
En çok heyecanlandığım avların başında geliyorsun ve ender eşya alacağını söyledikten sonra... saçmalık olur.
so... so I told him about you and your shop.
ikimiz de ön saflardanız. ben de seni önerdim.
I was the one who told you to turn the pot handles towards the stove so I couldn't reach them.
Uzanamayayım diye tencere saplarını fırına çevir diyen bendim.
So, Keith told his parents that he saw you take Tommy into the basement.
Bu yüzden Keith ailesine seni Tommy'i bodrumuna sokarken gördüğünü söylemiş.
I should've told you before, but I was so scared...
Daha once soylemeliydim, ama cok korkmustum...
I'm just so curious at all the versions of this story that have been in existence since I was, like, 13, and my sister first told me as a joke, "You know, your dad's probably not your real dad."
13 yaşımdan beri devam eden, ablamın başlangıçta şaka olarak,... "senin baban muhtemelen gerçek baban değil" diye söylediği bu hikâyenin bütün versiyonları çok merak ediyorum.
You told me to dress as someone I admire, so I dressed as you, Debbie Weaver.
Bana örnek aldığım biri gibi giyinmemi söyledin.Ben de senin gibi giyindim Debbie Weaver.
I told you to stop trying so hard.
Sana bu kadar zorlamamanı söyledim.
I told you I'm not gonna talk about it so we're not talking about it.
Size bu konuda konuşmayacağımı söyledim. - Yani bu konuda konuşmuyoruz.
No, actually I told her you were molested in a car, which is why the test is so difficult for you.
Hayır, aslında ona, önceden arabada tecavüze uğradığını ve yüzden sınavın sana bu kadar zor geldiğini söyledim.
Eli, you asked, so I told.
Eli, sen sordun ben de söyledim.
- So, just so I'm clear, you never told anyone...
- Doğru anladıysam, hiç kimseye...
But I told you all is forgiven, so... all is forgiven.
Ama söylediğim gibi tamamen affedildin. Yani... tamamen affedildin.
So she thought it would be better if I told you man-to-man, vet-to-vet, superior surgeon to slightly lesser...
O yüzden sana ben söylersem daha iyi olur diye düşünmüş, erkek erkeğe, veteriner veterinere, üst cerrah biraz daha alt- -
I told you, you don't have to worry about me so much.
Önceden de söylemiştim. Benim için endişelenmen gerekmiyor.
I was trying to keep her safe, so I told her I said, you know... It might be a good idea when I'm not here, maybe call your sister over.
Bu yüzden ona dedim ki ben yokken kızkardeşinin gelmesi iyi bir fikir olabilir.
I told you, I'm not going to a doctor till you tell me why you're acting so crazy.
Söyledim, niye bu kadar delice davrandığını söyleyene kadar doktora gitmiyorum.
So, I told you ages ago about how they cause more problems than good.
Faydadan çok zarar verdiklerini uzun zaman önce anlatmıştım size.
I think we're okay. So, uh, Victor told me you were sent home?
Bir de Victor seni eve yolladıklarını söylemişti?
Because I told you it would be worth it, and if I say it's going to be worth it, it's worth it, so turn on your camera, stop complaining,
Çünkü buna değeceğini söyledim! Ben değecek diyorsam, değecektir.
I told you so!
Ben demiştim!
Yeah, so I told the guy I had never been snowmobiling in my life, you know, and...
Evet, hayatımda hiç kar arabası kullanmadığımı söyledim, bilirsin, ve...
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you i would 20
i told you already 105
i told you yesterday 20
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you i would 20
i told you already 105