English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / In my case

In my case Çeviri Türkçe

2,646 parallel translation
Or we could take a stand for what we believe in - - in my case, clean non-fuel alternatives.
Ya da inancımız doğrultusunda baş kaldırırız. Benim durumumda temiz, katakullisiz bir iş oluyor bu.
Well, in my case stuffed bra.
Yani benim durumumda sıkıştırılmış sütyen.
I'll be performing the seminal, and in my case, semiautobiographical Broadway classic,
Çığır açan ve benim durumumda yarı otobiyografik olan bir Broadway klasiği söyleyeceğim.
So you've done a runner. It was nice of her Majesty to put me up but I was worried in case I outstayed my welcome.
Kraliçemizin beni ağırlaması çok kibarcaydı ama ziyaretin tadını kaçırmaktan endişelendim.
Well, in that case, someone can refill my drink.
O halde, birisi bardağımı doldurur.
In my father's case, it inspired terror.
Babamın itibarı dehşetten geliyor.
If my only lead in the case is Luusalmi, - I better tell Ruuhio I'll give up the case.
Eğer tek lider Luusalmi ise - bu durumda ben vazgeçeceğim, bunu Ruuhio'ya söyleyeceğim.
I have some money socked away, in case my dad gets arrested again.
Babamın tekrar tutuklanma ihtimaline karşı birikmiş biraz param var.
Here's my card in case you remember something...
İşte benim kartım. Dava hakkında bir şey hatırlarsanız,
Well, in that case, I could probably shuffle my schedule around.
- O halde programımı biraz değiştirebilirim.
Mrs Hughes, the last thing I'd wish to be is rude, but in this case I really must be left to my own devices.
Bayan Hughes, istediğim son şey kaba olmak ama bu durumda, kendi kaderime bırakılmam gerek.
It's part of the evidence in a case my father was working on right before he was killed.
Babamın öldürülmeden hemen önce üzerinde çalıştığı bir davanın delillerinden biriydi.
But... but the bat is in my trophy case.
Ama sopa ödül dolabımdaydı.
I'm scrambling my voice, in case they pick up the call.
Telefonunun dinlenme ihtimaline karşın ses bozucuyla konuşuyorum.
But I was gonna go to the copy store today and copy all of my books in case we ever do get robbed.
Ama olur da bir daha soyulursak diye bütün kitaplarımın fotokopisini çektirecektim.
Hey listen, in that case I'll take the chair that's on my property.
Bu durumda benim mülkümde olan sandalyeye geçerim.
In case you didn't notice, my car is a'96 Fiat.
Arabamın 96 fiat olduğunun fark etmedin.
In my experience, the wife always knows. In which case, the wife's got a motive. Yes, but we're not doing motive yet.
Fakat uzun yıllar sahne ışıkları altında olmadıktan sonra, sahneye tekrar geri dönme düşüncesi sizi çok üzmüş olmalı.
In that case, um, could you hand over your phone, please, because I'm pretty sure it still has plenty of texts from Lena on it? Your phone, please. You don't need my phone.
'Tekrar sahneye dönme ve insanları tekrar coşturura bilme konusunda endişeleri olduğunu biliyorum.
I had my heart checked after the incident, just in case.
Kâlbimle. Olaydan sonra her ihtimale karşı kâlbimi muayene ettirdim.
Well, do you want to take my card, in case you need a new accountant?
- Hayır mı? Muhasebeci ihtiyacına karşın kartımı almak ister misin? - Hayır.
In which case, my personal best happens to be 16 feet.
Bu olayda, kişisel en iyi olduğum 16 ayaktı.
Everything you need to start a new life- - fake passport, fake money, and my fake number in case of emergency.
Yeni hayata başlamak için gereken her şey- - sahte pasaport, sahte para, ve acil durum için benim sahte numaram.
I took this case a week ago hoping the coroner's would screw up and lose Erin's body and then her sister would come to you to find it, allowing me to get my client off and us to spend some quality time together.
Bu davayı aldım çünkü bir hafta önce morg görevlisinin biri aptallık eder ve Erin'in cesedini kaybeder sonra kardeşi sana gelir ve senden bulmanı ister böylece ben de müvekkilimi serbest bırakmak için davayı alırım, birlikte çok güzel vakit geçiririz diye yaptım her şeyi.
In case you're wondering, he is why I always have sex with my socks on.
Merak ediyorsundur diye söylüyorum seks esnasında çorap giymemin sebebi o.
Um... my parents wanted them here in case any uninvited guests showed up.
İstenmeyen konuk olursa diye ailem çağırdı.
He's probably posting my name on the message board right now, in which case this will be our last conversation.
Büyük bir ihtimalle şu an adımı forumda yazıyordur. Bu durumda bu son konuşmamız olur.
But diagnosing such a common ailment is more than my lousy job's worth, so just in case, we're going to cut off your vagina.
Ama bu hastalığı teşhis etmek, benim işimi daha değerli yapıyor, bu yüzden bu durumda, vajinanı keseceğiz.
My Jewish background is completely irrelevant in this case.
Musevi olmamın bu davayla hiçbir alakası yoktur.
Okay, in that case, you don't mind if I move on with my life, right?
Peki, o zaman hayatıma devam etmemi kafaya takmazsınız.
Gavin defended me in my favorite case ever.
Gavin beni en gözde davamda savunmuştu.
But this... really is my number... in case there are any, uh, private concerts I should know about.
Ama bu gerçekten benim numaram. Bilmem gereken özel bir konser olursa diye.
Can I give you my number, address, in case you think of anything else?
Aklına başka bişi gelirse diye size numaramı ve adresimi verebilir miyim?
And in case you're still thinking about slitting my throat, I wouldn't.
Ve bir de hala boğazımı kesmeyi düşünüyorsan, ben olsam yapmazdım.
My number's on there, in case you want to call me, okay?
Eğer aramak istersen numaram yazılı, tamam mı?
In any case, he got beaten thoroughly by my men.
Buna karşın, adamlarımca bir güzel dövüldü.
No, the moral is... the moral of my anecdote is, you should always keep fighting in case you find an exhaust port.
Hayır, buradaki kıssadan hisse her zaman bir tahliye bacası olabileceğini aklınızdan çıkarmayıp savaşmaya devam etmek.
Okay, well, then, I'm going to need a little bit more than that in order to officially reopen the case, considering that my boss, the senior medical examiner, was the one who performed the autopsy.
Peki, benim bu davayı açabilmem için biraz daha fazlasına ihtiyacım olacak, çünkü bu otopsiyi yapan da benim patronum olan, kıdemli tıbbî hekim oluyor.
I always keep my phone on in case of emergencies.
Telefonum herzaman açık tutarım her ihtimale karşı acil bir durum olur.
Or you're getting her gifts to screw with her, in which case, I will be teaching you my secret homie handshake.
Eğer durum buysa, sana çok gizli mahkum tokalaşma tekniğimi öğreteceğim.
In that case, yes, I'm planning to suture my own hand.
O zaman bu durumda, evet kendi elime dikiş atmayı planlıyorum.
In that case, I'd like to retract my hand-raise from earlier.
Öyle bir durumda, elini ilk indiren ben olurdum.
May I cite you in my Workmen's Comp case?
Sana kendi iş sözleşmemden bahsetmemi ister misin?
Pack up my stuff before school every day, stash it in my car just in case.
Her gün okula gitmeden önce eşyalarımı toplayıp ne olur ne olmaz diye arabama koyuyorum.
I think I've got three case files in my in tray that should be in my pending tray and, erm, there's a case file in my pending tray I should have swept to my out tray, or my in tray?
Bekleme kutumda olması gereken ama gelen kutumda olan 3 dava dosyası var ve bekleme kutumda ama giden, ya da gelen kutuma geçmesi gereken 1 dava dosyası var.
In case you're wondering how I got here, the U.P.S. man heard my cries and cut me down.
Buraya nasıl geldiğimi merak ediyorsan kargoyu getiren adam çığlıklarımı duyup beni indirdi.
I have all the supplies in my trunk, along with clean towels, hand sanitizer, and breathing masks in case the stench is overwhelming.
Bagajımda bütün malzemeler ve temiz havlular, el dezenfektanı ve gaz maskeleri var. Koku dayanılmaz olursa diye.
Take my hand... That night, all the teenage girls in the audience got a bad case of Jimmy fever.
O akşam seni izleyen bütün genç kızlar Jimmy ateşine tutuldu.
As the arresting officer in the case, I take full responsibility for my part in this miscarriage of justice.
Davadaki tutuklamayı yapan polis memuru olarak bu adli yanlışlıktaki kendi payıma düşen tüm sorumluluğu alıyorum.
Well, in that case, you shall have the grand tour, my dear.
Madem öyle. Gösterişli gezimize çıkalım, canım.
Until we know, my best bet is to stay close to Gates, in case somebody makes a move.
Onu bulana kadar, birinin bir şey yapma ihtimaline karşın Gates'in yakınlarında duralım derim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]