English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just bear with me

Just bear with me Çeviri Türkçe

133 parallel translation
- Just bear with me.
- Şimdi beni dinle.
If you'll all just bear with me.
Hepiniz bana biraz tahammül ederseniz.
Just bear with me for one moment.
Bana bir süre sabır gösterin.
- Just bear with me, will ya?
- Biraz sabredebilecek misiniz?
Sorry, just bear with me, detective...
Afedersiniz. Sadece benimle irtibatta kalın dedektif.
But just bear with me for a minute, please.
- Ama bana sadece bir dakika kulak ver olur mu?
Just bear with me.
Sen sadece benimle gel.
I know how strange it is, sir, my coming to you about this John Doe, but if you'll just bear with me.
Ne denli garip olduğunu biliyorum, efendim, şu kimliksiz konusunda sana gelişim, fakat bana sabır göstereceksinizdir.
Just bear with me.
Sadece bana güven.
I can assure you if you'll just bear with me.
Biraz sabırlı olun.
Just bear with me for a few more tests.
Bana bir kaç test daha katlanmanı istiyorum.
JUST BEAR WITH ME.
Biraz sabredin...
Just bear with me here.
Bildiklerimizi paylaşsak iyi olur!
- Those reports are unsubstantiated. - Just bear with me for a second.
- Mulder, o araştırmaların kesinliği kanıtlanmadı.
Just bear with me here.
- Biraz sabret.
I know that's dangerous, but just bear with me.
Biliyorum bu çok tehlikeli ama bana biraz tahammül et artık.
- Just bear with me for a moment.
- Bir dakika için beni dinle.
- Just bear with me.
- Biraz sabır.
Just bear with me.
Sabırlı ol.
Just bear with me.
Sadece dayan.
Um, if you all could just bear with me one second.
Bana bir-iki dakika izin verirseniz.
Just - Just bear with me, please.
Lütfen biraz sabret.
Just bear with me, okay?
Biraz sabredin lütfen, olur mu?
Now, if you would just bear with me I've got to have a chat with these two gentlemen.
Sizden bana biraz izin vermenizi isteyeceğim çünkü bu iki beyefendi ile konuşmam gerekiyor.
Just bear with me one minute.
Bana sadece bir dakikanı ver.
Please just bear with me today.
Lütfen bana uyun.
Just bear with me, all right?
Beni dinle, tamam mı?
I don't know what's going on. Just bear with me.
Bana neler olduğunu bilemiyorum.
Just bear with me for a minute, okay?
Sadece birazcık sabırlı ol, tamam mı?
If you could just bear with me a little longer, I need to talk with every one of you one at a time, so I promise to get you out of here as quickly as possible.
Biraz daha sabrederseniz, sizlerle teker teker konuştuktan sonra, söz, en kısa zamanda gideceksiniz.
Just bear with me.
Sadece bana güvenin.
and I just don't want to lose you, so I was hoping that, maybe, you could just bear with me for a little while longer.
Seni kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden ben umuyordum ki... Belki bana bir süre daha katlanabilirsin.
Police! - Just bear with me a moment, sir.
- Bir saniye bekleyin lütfen.
- Just bear with me one second.
- Sizi biraz bekleteceğim.
Just bear with me is what I meant to say.
Ayımdan ayrılma demek istedim.
But if you'll just bear with me, you know, kind of take me through the story one more time.
Ama eğer bana yardım edersen, bilirsin, yani bana olayı bir kez daha anlat.
If you just bear with me...
Eğer bana biraz katlanırsanız...
I'm not usually at a loss for words, but if you'll just... bear with me a moment, I think I might be able to explain.
Genelde kolay kolay dilim tutulmaz. Ama bana birkaç dakika izin verirseniz, sanırım açıklayabilirim.
The movements and major policy decisions of the United States Navy... may be of limited interest to you... but if you will bear with me for just a moment or two... I think you will find that it may be worth your while to pay some attention.
Birleşik Devletler Donanması'nın hareketleri ve politik kararları... pek ilginizi çekmiyor olabilir... ama bana birkaç dakika tahammül ederseniz... dikkatinizi bana vermenizin sizin yararınıza olduğunu anlayacaksınız.
I'm afraid you'll just have to bear with me, won't you?
Korkarım ki bana sabır göstermeniz gerekecek.
If you'd just bear with me for a moment.
Kesinlikle mümkün. Anlamıyorum.
Just bear with me.
Biraz daha dayanın lütfen.
And it isn't easy, but if you could just... bear with me and maybe give me one more chance, I think I'm gonna get a lot better, because I'm feeling... very comfortable around you.
Ve kolay olmuyor, ama sen bana karşı sabırlı olabilirsen ve belki bana bir şans daha verirsen sanırım daha iyi olabilirim çünkü senin yanında kendimi çok rahat hissediyorum.
Bear with me, just a moment.
İzin verin, bir dakika.
Would you bear with me for just a second, please?
Lütfen bana bir saniye daha ayırabilir misin?
I just put a fresh coat of lacquer on this, so bear with me with the fumes.
Sabah üzerine vernik sürdüm. Kokunun kusuruna bakmayın.
If you can bear with me on this, just know that I love you, and I'll be back.
Bu konuda bana katlanabilirsen, sadece şunu bil ki seni seviyorum ve geri döneceğim.
Fellow diners, if you will all bear with me for just a moment, please.
Sevgili konuklar. Lütfen bir dakika beni dinleyin.
So just... bear with me.
Yani sadece... dayan biraz.
- Just bear with me one minute.
Bir dakika daha benimle birlikte kal.
If a woman, not you, just some hypothetical woman, were to bear with me through all this,
Bir kadın, sen değil varsayımsal bir kadın benimle bütün bunları yaşasaydı bence ona çok iyi bir koca olurdum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]