English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just beautiful

Just beautiful Çeviri Türkçe

2,195 parallel translation
My cousin, Marie, swell girl, just beautiful.
Kuzenim, Marie, harika bir kızdı, o çok güzeldi.
That was just beautiful.
Bu çok güzeldi.
It's beautiful, kid. That is just beautiful.
Bu gerçekten çok güzel.
It's just beautiful.
Çok güzel bir fikir.
- It was just beautiful music.
- Çok güzel müzik yapıyordu.
Beautiful, just beautiful.
Güzel, çok güzel.
- Just beautiful. - Just what we're looking for.
- Tam olarak aradığımız şey.
Constantly being invaded, constantly flooding... constantly... Just beautiful!
Birçok kez işgal edildi, birçok kez sel bastı... daima... çok güzel!
- Imagine : Odessa, night club, "B-2" on the stage, across the whole dance floor, they are bringing us Champagne in a bucket with ice, and there is this thing inserted into the bottle neck, with fireworks, well, just beautiful.
Hayal edin Odessa, gece klübü, Bi-2 sahnede, biz tam dans pistinin karşısındayız şampanya, kovanın içinde buzla.
And if I turn out to be just half the man that my father was, then the child I'm planning on having with my beautiful wife
Eğer ki babamın yarısı kadar adam olabilirsem o zaman güzel karımla yapacağımız bebek
It was just a beautiful thing.
Gerçekten güzel bir şeydi.
She's just so beautiful.
O çok güzel.
Just walking with my beautiful aunt on the beach.
- Kumsalda güzel teyzemle yürüyorum.
But I understand why you want because it has a beautiful view, close to just about everything, but...
Ama neden oraya geçmek istediğini biliyorum.Güzel bir manzarası var... herşeye çok yakın, ama...
Your house is just so beautiful.
Evin çok güzel.
You look beautiful just the way you are.
Bu hâlinle zaten güzel bir kadınsın.
Just make me beautiful again.
Beni tekrar güzelleştir.
Your beautiful legs, Sofia.. Just one glimpse.. that's my cure!
O güzel bacakların yok mu, Sofia bir kerecik görsem ilaç gibi gelir!
It was just... It was a beautiful moment in my life.
Hayatımın en güzel anlarından biriydi.
You look beautiful just the way you are.
Sen kendi halinle gayet güzelsin.
You're so... cool, and I get scared you're going to want to go out with someone else and not me because I'm not beautiful or funny or perfect, or even just a little bit cool.
Gördün mü? Bir postacı karakteri. Mektupları dağıtıyor.
It should just be beautiful drift wood, not all this industrial flotsam and jetsam but, you know, men should still wear hats every day, the world's changed
Buralarda sadece ağaç kütükleri olmalı, tüm bu endüstriyel atıklar ve pislikler değil. Ama adamlar şapka takıp etrafta dolanıyor çünkü dünya artık değişti.
Here I am on the most beautiful day of my life, with the man I love who's just asked me to marry him.
İşte burdayım, hayatımın en güzel gününde, bana henüz evlenme teklifi etmiş olan aşık olduğum adamla.
I was practically just a boy when my big brother brought home the most beautiful baby girl in the world.
Ağabeyim dünyadaki en tatlı bebeği eve getirdiğinde sadece küçük bir çocuktum.
Okay, number two. Just because you're a beautiful woman that I'd give a non-vital organ to make love to, doesn't give you the right to just show up here with this clown... Wait a minute... and humiliate me in front of my friends.
İkinci olarak sevişmek için cinsel organımı kullandığım güzel bir kadın olabilirsin ama bu sana buraya gelip beni arkadaşlarımın önünde utandırma hakkı vermez.
You're beautiful, just the way she was.
Sen de onun kadar güzelsin.
Hey, we're just showing our American brothers the beautiful Irish countryside, Officer.
Amerikalı kardeşlerimize İrlanda'nın güzelliklerini gösteriyorduk, memur bey.
And it was just this beautiful, serendipitous moment.
Ve o, güzel, şans eseri keşfedilen andı.
But he was just a beautiful fellow, you know, and it's terrible.
Ama çok iyi bir yoldaştı diyebilirim, bilirsin işte, sadece müthişti.
No, it's not just business when you're here on beautiful Saturdays.
Hayır, cumartesilerini burda geçiriyorsan, bu sadece iş değildir.
It's just a beautiful lake.
Çok güzel bir göl.
I just... that was, um... that was really beautiful, Kev.
Sadece... Konuşman çok güzeldi, Kev.
A beautiful woman just called me yummy.
Az önce güzel bir kadın bana lezizsin dedi.
Well, I call'em like I see'em, and I just think you're the most beautiful woman in the world.
Ben gördüğümü söylüyorum ve sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın benim için.
Bobby's just such a kind, beautiful man.
Bobby çok kibar, iyi bir erkek.
Cannabelle, I swear to you, you are just as beautiful as the day we met.
Cannabelle, yemin ederim ki tanıştığımız günki kadar güzelsin.
Well, I could give you all the standard answers, like, you're beautiful, smart, funny, but that's just what people say.
Sana standart cevaplar verebilirim. Güzelsin, zekisin, eğlencelisin gibi. Ama bunu herkes söyler.
I just wanted this to be beautiful, you know? All my books said That the way a child comes into the world
Bütün kitaplarımda bir çocuğun dünyaya geliş şeklinin hayatını şekillendirdiği yazıyordu.
Yeah, I mean, Alex is just a genius, and Haley is turning into this beautiful young woman, and it makes me realize that motherhood is - San Francisco.
Yani Alex çok zekidir Haley ise çok güzel bir genç kız olma yolunda. Bunlar bana anneliğin dünyadaki... -... en önemli...
You're a beautiful single girl, And--and he's just a shy guy.
Sen güzel ve bekar bir kızsın ve o da sadece utangaç bir adam.
He just said she's beautiful.
Az önce eşine güzel olduğunu söyledi.
So, Mr. Agent... tell me this is just the beginning of a beautiful relationship.
Ee, bay menajer, bana bunun, güzel bir ilişkinin sadece başlangıcı olduğunu söyleyin.
Well, why don't you just tell me why you're eyeing the old bull in a bar full of beautiful ladies?
Pekala, o zaman neden bana güzel bayanlarla dolu bir barda yaşlı bir adamı kestiğini söylemiyorsun?
Then you try a prohibited method, say : "You know, it turns out, in Moscow, there are many beautiful women, not just you."
Artık onu kızdıracak mesajlar atıyorsun "Biliyor musun Moskova'da senin haricinde güzel kızlar da var"
Oh, you just can't stand it that a beautiful actress is actually interested in me.
Güzel bir oyuncunun benimle ilgilenmesine dayanamıyorsun, değil mi?
Oh, I'm just a wee little lass, combin'me beautiful hair.
Ben küçük bir kızım, güzel saçımla oynuyorum.
It's just great to be able to get up close to one of these beautiful machines.
Bu güzel makinelerden birisine yakın olabilmek çok güzel.
Not that you're not as beautiful as anything just the way you are.
Tabii, bu şekilde güzel değilsin demiyorum.
Have I told you how beautiful you look this morning? I mean, just... aah!
Bu sabah ne kadar güzel göründüğünü söylemiş miydim?
It just reminds me how beautiful you are.
Sadece bana, ne kadar güzel olduğunu hatırlatır.
The people will be very sympathetic toward the grieving mother who has just lost her beautiful children in a tragic...
İnsanlara sempatik görünecek olan acı çeken bir anne, çocuklarını henüz kaybetmiş trajik bir,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]