English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just one drink

Just one drink Çeviri Türkçe

240 parallel translation
Just one drink, then.
Sadece bir kadeh.
Just one drink while waiting for you.
Seni beklerken yalnızca bir tane içtim.
Just one drink, then you'll go?
Sadece bir içki, sonra gideceksin?
Definitely just one drink, then we'll go.
- Söz verdim, bir içecek. Kesinlikle, sadece bir içecek, içip gideceğiz.
Just one drink.
Sadece bir şeyler içmek istiyorum.
We could have had just one drink.
Sadece birer içki içebilirdik.
How about breaking open a bottle, just one drink?
Bir şişe açmaya ne dersin Bruhn? Sadece bir içki.
Just one drink.
Sadece bir içki.
I'll stay for just one drink.
- Viskiyi getiriyorum.
We'll go there for just one drink, man.
Oraya birer tek atmaya gidelim.
- Just one drink.
- Sadece bir içki.
How can we be enemies after just one drink?
Bir kadehten sonra nasıl düşman oluverdik?
Just one drink, that's all I'm asking for.
Sadece bir içki, Tek istediğim bu.
- Just one drink, and I'll be on my way.
- Bir bardak içip, gidecegim.
- Come on, Les, just one drink.
Hadi ama Les, bir kadeh sadece.
You can't have just one drink.
Tek içkiyle kalmaz zaten.
- Just one drink.
- Yalnızca bir kadeh.
Just one drink.
Sadece bir tane.
Just one drink.
Sadece bir bardak içki.
- Just one drink?
- Sadece bir içki mi?
Come on, barkeep, just one drink.
Hadi, barmen, sadece bir içki.
- I want to go home. - Just one drink.
- Sadece bir kadeh.
Just one drink!
Sadece bir içki.
Maybe just one drink.
Belki sadece bir içki.
Just take one drink and let the lady in so she can make it.
Biraz iç, o bayan içine girip yapsın.
I take one, too, just so he don't drink alone.
Ben de isterim, tek başına içmesin.
Then let's just say that we were foolish and next time we'll drink to one another's health.
Öyleyse aptallık ettik diyelim ve bir dahaki sefere başkasının sağlığına içeriz.
I had to have a drink first, just one, only the one didn't do anything to me.
İlk önce bir içki almalıydım, sadece bir kadeh, ancak bir tanesi etki yapmadı.
Mother doesn't like me to drink very much, but maybe just a little one.
Annem içki içmemi istemez ama belki küçük bir tane içebilirim.
You weren't kicked by one, you were just trying to drink like one.
Seni katır tepmedi, sadece katır gibi içmeye kalktın.
So I just suggested that he have one little drink of your brandy.
Böylece senin brandinden bir küçük yudum daha almasını önerdim.
Maybe if I had a drink, just one, just to strengthen...
Belki bir içki alsaydım, sadece bir tane, sadece güç vermesi için...
THAT'S NOT ASKING MUCH. JUST SPARE ME FIVE MINUTES AND HAVE ONE DRINK WITH ME.
Roger, bir şapşal gibi davranıyorsun.
Just one more drink...
Azıcık daha içelim...
Come on, General, just one more drink.
Haydi, General, bir kadehcik daha.
Just one of those things you grin at and drink to.
Sırıtıp içmeni sağlayacak şeylerden biri işte.
I mean, she just had one drink and about five minutes later, she sits down, sort of gasps and then she's dead, poor thing.
Bir içki içti, beş dakika sonra oturdu, midesi rahatsız oldu... Sonra da öldü!
- Let me just buy you one drink.
- Sana içki ısmarlayayım.
- Just one little drink.
- Sadece ufak bir içki.
Rose, how about just one little drink?
Rose, ufak bir içkiye ne dersin?
Like the one you just swallowed in that drink.
Tıpkı az önce içkinin içinde yuttuğun gibi.
Just have one drink.
Bir içki içelim. Küçük bir içki.
I've just had a bit of a windfall and since you're looking so bloody beautiful I thought I might buy you gals a drink especially the one standing here in his fucking party dress.
Az önce başıma talih kuşu kondu da bu kadar manyak güzellikte olduğunuz için siz kızlara içki ısmarlayabilirim diye düşündüm özellikle de şurada parti elbisesiyle durana.
I got 15 years left, and I know I'd just hate myself... if I thought I blew my one shot at a naked party freak... and, and an umbrella drink.
Daha 15 yılım var, ve şunu biliyorum ki... eğer partide bir fıstığın üzerine patlamazsam ve şemsiyeli içkilerden... tatmazsam kendimdem nefret edeceğim.
Listen, I'm just gonna have one drink and get the hell out of here.
Bir şeyler içip buradan kaçabilirim.
Dad, if you just drink one more, I'll have a full bag.
Baba, bir tane daha içersen tam bir poşet olacak.
Let me drink just one.
Sadece bir tane içmeme izin ver.
Uh, I was just about to leave, but... well, I guess maybe I could stick around and not drink one more.
- Selam. Ben de kalkmak üzereydim. Belki içki içmeden biraz daha takılabilirim.
Why don't we just have one last drink together?
Neden birlikte son bir içki içmiyoruz?
Uh, uh, come-come on, guys! Just one little drink!
Hadi çocuklar biraz için!
Just one last drink and I should really go.
Son bir duble ve sonra gerçekten gitmem lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]