English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just you wait

Just you wait Çeviri Türkçe

3,568 parallel translation
Just you wait.
Sadece bekle.
You'll get what you deserve. Just you wait.
Cennete Hoş geldin.
No, no, just you wait there, Gus, OK?
Sen arabada bekle Gus, tamam mı?
Just you wait.
Sen bekle hele bir.
- Just you wait, newbie.
- Sadece bekle çaylak.
I told them to wait for you, but they just started into it.
Seni beklemelerini söyledim ama başladılar bile.
It's going to be legend wait for it, no, I won't wait for it and neither should little baby Marvin, so maybe it's better if you two just die right now dary.
Efsa- - Bekleyin. Yok, ne ben beklerim ne de Marvin bebek beklemeli.
Sometimes you just have to wait it out.
Bazen sadece beklemen gerekir.
You have to just wait.
Tabii ki sadece bekleyeceğiz.
Oh, man, guys, just wait until you see Dipper's costume.
Arkadaşlar, sadece Dipper'ın kostümünü görene kadar bekleyin.
- Wait, you can't just lower your offer.
- Bekle, teklifi daha fazla düşüremezsin.
Just wait until you're caught in one of these pictures.
Resimlerden birinde yakalanana kadar bekle
You just wait.
Sadece biraz bekle.
Wait, what'd you just say? Cheeses.
- Dur biraz, ne dedin sen?
So you're supposed to just wait around until she decides you're worthy of her presence?
Ne yani, tekrar onun huzuruna çıkacak kıymette olduğuna karar verene kadar böylece bekleyecek misin?
Wait, can you just hear me out?
Dur beni dinle tamam mı?
Wait, you have a horse, and I'm just hearing about this now?
Bir dakika, atınız var ve ben bunu ancak mı duyuyorum?
So I'm sorry if you're upset, but you're just gonna have to wait for the chapter to go online tonight.
Bu yüzden kızdıysan üzgünüm, ama bölüm bu gece yayınlanana kadar beklemek zorundasın.
I'm gonna be somebody someday, you just wait and see.
Bir gün önemli biri olacağım, bekleyin ve görün.
I wanted to surprise you on stage, so I played a little prank. But you couldn't wait even that long and just left.
Sahnede sana hava atarak sürpriz yapacaktım, ama sen beklemedin ve hemen gittin.
- Mm. - I just, you know, didn't wait until I retired, that's all.
Emekli olana kadar beklemek istemedim, o kadar.
Everyone just wants me to be- - why... is this happening to me? Wait. You can cure cancer?
Bir dakika, kansere çare mi buldun?
- To get your tonsils out, I heard you got to wait in a line around the block For the same doctor who just finished a colonoscopy.
- Bademcik ameliyatı olmak için tüm gün sıra bekleyip kolonoskopi yapmış bir doktora gittiğinizi duymuştum.
You want me to wait right here while you get another coffee. Or you could just leave.
Sen bir fincan kahve alırken, benim beklememi söyledin.
Just wait a week, wait a month, but you can't propose to your new girlfriend now, not on Lemon's first Christmas alone.
- Bir hafta bekle, bir ay bekle... ama yeni kız ardaşına şimdi evlenme teklif edemezsin. Lemon'un yalnız geçirdiği ilk Noel'de olmaz.
'I just...'want to know, before I get off my current train that, you know, there's a coach wait...
Sadece şimdi ki trenimi kaybetmeden önce bilmek istiyorum biliyorsun orada koç bekliyor.
Just... could you just wait here one sec?
Bir saniye burada bekler misin?
Will you just sit and wait?
Oturup izler misin?
- I'm just asking you to wait.
- Senden sadece beklemeni istiyorum.
I think, if you're a geeky "Doctor Who" fan, a time-travel storyline is the sort of thing that you wait for and "bad wolf" was a great example of just how geeky you can get.
Eğer biraz inek bir Doctor Who hayranıysanız,... bir zaman yolculuğu hikâyesi,... dört gözle beklediğiniz bir şeydir ve "Kötü Kurt" ne kadar inekleşebileceğinizin harika bir örneğiydi.
Do you think I would just wait around for that man?
Ömür boyu bu adamı bekleyeceğimi mi sanıyorsun?
Just wait for me, will you?
Sadece bekleyin.
Just for one day, can't you wait for me?
~ Bir gün daha beni bekleyemez misin? ~
It's not like you to just sit here and wait to go to hell.
Burada hiçbir şey yapmadan cehenneme gitmeyi beklemek sana yakışmıyor.
You just wait.
Bekle.
If he makes you cry... just one more time... I'm not going to wait until you come to me.
Eğer seni... bir daha ağlatırsa senin geri dönmeni beklemeyeceğim.
You just wait.
Bekle beni.
I'm just gonna wait outside for you.
Dışarıda seni bekliyorum.
Now, the rest of you, you just wait here... and don't come out until I give the signal.
Geri kalanınız burada bekleyin... -... ve işaret verene kadar dışarı çıkmayın.
You just wait for me one second.
Sen beni bir saniye bekle.
Wait, you didn't really just do what I think you just did, did you?
Bekle, az önce yaptığını sandığım şeyi yapmadın değil mi?
You just have to wait and see how it all unfolds.
Sadece bekleyip, işlerin yoluna girdiğini görmelisin.
Just sit here and wait for you to come back?
Böylece oturup geri dönmeni mi bekleyecektim?
The detective will be back in just a minute, you need to wait.
Dedektif birazdan gelecek, onu beklemelisin.
Wait! You just sat that man down at a high-stakes poker game with no cards and told him to bluff.
Adama kart vermeden poker masasına oturttun ve blöf yapmasını söyledin.
Wait, I just described you.
Bekle bir dakika, az önce seni tarif ettim
- Wait, so you're just gonna leave?
Dur bakalım, öylece gidiyor musun yani?
But if your marriage will not let you rest, just wait ten years.
Ama evliliğin dinlenmene izin vermezse sadece on yıl bekle
I'll just drive right up there and wait for you.
Şuraya kadar gidip sizi bekleyeceğim.
Oh, wait, wait, I got... some other stuff you might need just in case.
Dur, dur. İhtiyacın olabilecek diğer şeyler.
If you need to leave a message for Maddie, just wait for the beep.
Maddie'ye mesaj bırakmak istiyorsanız bip sesinden sonra bırakabilirsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]