English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Lesson one

Lesson one Çeviri Türkçe

451 parallel translation
Lesson one... the three cardinal rules of theft.
Birinci ders ; hırsızlığın üç temel kuralı.
I think we'll go back to lesson one, shall we?
Şimdi ders bir, hazır mıyız?
- Frank, is that lesson one?
- Frank, bu birinci ders mi?
Koryu, please give me a lesson one of these days.
Koryu, lütfen bana da öğret.
Have you memorized Lesson One yet?
Birinci dersi ezberlediniz mi?
Lesson one :
Birinci ders :
Only you're going to need more than one lesson.
Ama sizin birden fazla derse ihtiyacınız var.
And you'll get more than one lesson.
- Ve birden fazla ders alacaksın. - Benim için endişelenmeyin, Gettys.
You're gonna need more than one lesson.
Birden fazla ders alacaksınız.
Just one more little lesson.
sadece küçük bir ders.
But the important lesson to learn is that one should always marry a loyal woman.
İşte sana önemli bir ders : Evleneceğin kadında önce sadakat ara!
This is one lesson you do not be paid for teaching!
Ben sana, bu konuyu öğretmen için para vermiyorum!
Papa, don't you think this is enough for one lesson?
Baba, ilk ders için fazla değil mi?
lesson number one begins.
Bu bir emirdir. Şimdi... Başlangıç ders numarası 1.
One lesson is bad enough after a hard day's work
Zorlu iş gününden sonra bir ders bile kötü.
There is one way to teach them a lesson.
Onlara ders verebilmemizin tek bir yolu var. Nasıl olacak o?
You did amazingly well for only one lesson.
Ne kadar çabuk kavradınız golfu, sadece bir derste!
Now, I allowed you this one mistake because I wanted to teach you a lesson.
Bu hatanı görmezden geliyorum çünkü sana bir ders vermek istedim.
- Wants teaching a bloody lesson, that one.
- Bu herif iyi bir ders istiyor.
He wants teaching a bloody lesson, that one.
O iyi bir ders istiyor, o var ya.
History lesson number one.
Tarih dersi : Bir.
There is only one penalty for those who do not choose to obey... a lesson in obedience.
İtaat etmeyenler için verilecek ders ve ceza... sadece ölümdür.
You stop around one day, and I'll give you a lesson.
Bir gün ugra da sana ders vereyim.
I remember that each day patrols came to teach a lesson to one of the directors, a comrade of the board of management or commissioner of the company.
Her gün devriyeler gelir ve müdürlere yönetimdeki yoldaşımıza ya da şirketin delegesine ders verirdi.
Spring chicken to shite hawk in one easy lesson.
Birinci dersimiz : Piliçler pisliyor.
Lesson number one - never distrust a computer.
Bir numaralı ders, asla bir bilgisayara güvenmemezlik yapma.
Any boy wishing to be excused physical education, or showers, must, at the time of the lesson, produce a sealed letter of explanation signed by one of his parents or his legal guardian.
Beden eğitimine ya da duşa girmeyecek öğrenciler, ders saatinde anne babalarından ya da velilerinden kapalı zarfta, imzalı bir izin notu getirmek zorundadırlar.
From squadron leader to barman in one easy lesson.
Kolay bir dersle bölük liderliğinden barmenliğe.
Pursued for the Luftwaffe, the Norwegian campaign left well clear the lesson of that a naval force without one Air Force did not gain battles.
Luftwaffe'nin damgasını vurduğu Norveç seferi, müttefiklere iyi bir ders vermişti : Hava desteğinden yoksun bir donanma, yenilmeye mahkumdu.
You're the one who could use a lesson in manners.
Nezaket dersine ihtiyacı olan sensin.
Here goes lesson number one.
İşte ilk dersin başlıyor.
Lovers'lesson number one : we have no secrets.
Sevgililerin birinci dersi : hiç sır yok.
That's lesson number one.
Bu, birinci ders olsun.
Sory, Madam, one mustn't disturb the students during their lesson.
Üzgünüm Bayan, dersleri süresince öğrenciler rahatsız edilemezler.
They give you one free lesson, then they hook you for $ 50,000 worth.
Önce parasız verirler, sonradan 50.000 dolar borca girersin.
You have had your first lesson, young one.
İlk dersini almış oldun evlat.
That's lesson number one.
Bu, birinci dersti.
Wouldn't let me out until I finished every last one. Taught me one hell of a lesson.
Hepsini tek tek içip bitirmeden çıkmama izin vermedi.Bana güzel birders verdi.
Lesson Number One :
Bir numaralı ders :
Lesson number one :
Ders bir :
Never had one lesson
Bir ders dahi almadım.
If they can catch one, they'll make a lesson out of him.
Eğer birini yakalarlarsa, ibret verici bir ceza verecekler.
Lesson number one in becoming more human.
Daha fazla insan olmak için, bir numaralı ders.
I'm your new catcher... and you just got lesson number one :
Ben Crash Davis. Ben sizin yeni top tutucunuzum. Ve biraz önce sen bir numaralı dersi aldın :
I had left my purse... at a piano lesson. I had no papers. One of the men, he had a long scar on the left side of his face.
Çantamı piyano dersinde unutmuştum.
It's an important lesson, and I admire your lack of resentment, Number One.
Bu önemli bir ders, ve kin gütmemeni de takdir ediyorum Bir Numara.
This is lesson number one.
Bu bir numaralı ders.
Only one truly important lesson remains, but must wait.
Sadece öğrenmeniz gereken çok önemli bir ders kaldı, fakat şimdilik beklemeli.
It looks like you're the one who needs a lesson, pal.
Öyle gözüküyor ki, seninde bir derse ihtiyacın var, adamım.
Business lesson number one.
İş dersi kural bir :
Lesson number one.
Ders bir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]