Let her go Çeviri Türkçe
7,469 parallel translation
Let her go in safety and you can have me.
Güven içinde gitmesine izin verip beni alabilirsin.
You're in here, and they let her go.
Sen buradasın, onu ise bıraktılar.
The key to a one-night stand is that when she leaves, you just let her go.
Tek gecelik ilişkide önemli olan şey kız evden ayrılırken sadece yolcu edeceksin.
Did you really just let her go in there?
Gerçekten onun oraya girmesine izin mi verdin?
Let her go.
Bırak, rahat ölsün.
Let her go.
Bırak.
Can you let her go?
Lütfen onu bırak!
Promise me you'll let her go.
Onu bırakacağına söz ver.
- Let her go!
- Bırak onu!
All right, you let her go... and I'm gonna come with you.
Pekâlâ. Onu bırakırsanız sizinle gelirim.
Let her go.
Gitmesine izin ver.
Let her go!
Bırak onu!
I just let her go.
Gitmesine izin verdim.
Clara, let her go.
Clara, bırak gitsin.
Let her go.
- Thea...
We can't let her go.
Gitmesine izin veremeyiz.
- Idéjala! Let her go!
- Bırak gitsin!
- Ona, you have to let her go.
Ona, gitmesine izin vermelisin.
I let her go down on me, like, twice and she thinks we're married.
Ýki defa yalamasýna izin verdim diye evlendik falan zannediyor. Anladým.
Let her go.
Kızı bırak.
You can't let her go.
Onu bırakamazsın.
- Let her go!
- Bırak gitsin!
Then let her go.
Onun gitmesine izin ver.
- You let her go now.
- Bırak hemen.
- Let her go now.
- Bırak onu hemen.
You've got to let her go.
Onun gitmesine izin vermelisin.
Lucas, listen, brother, you've gotta let her go.
Lucas, dinle kardeşim. Gitmesine izin vermelisin.
You've got to let her go.
Gitmesine izin vermelisin.
Who let her go?
Kim serbest bıraktı?
Who let her go, damn it? !
Kim serbest bıraktı dedim?
I didn't let her go.
Serbest bırakan ben değildim.
We can't just let her go for Carl's sake and Ian.
Öylece gitmesine izin veremeyiz. Carl'ın ve Ian'ın hatırına.
Let her go!
Bırak gitsin!
I also couldn't let her go.
Ama onu bırakamazdım da.
Let her go.
Kızı bırakın.
- Let her go to her room. Go on.
- Odana git bakalım.
You know what, let's just go get Charlie,'cause I don't want to hold her hand
Bence gidip Charlie'yi çağıralım.
For weeks, I'd go to watch her dance, pay for booze, for lap dances, and she still wouldn't let me take her out.
Haftalarca dansını izlemeye geldim. İçki ve kucak dansı için paralar döktüm ve buna rağmen hâlâ benimle dışarı gelmedi.
Let it go.
Her şey hallolur.
You are and always have been my top priority, but for a brief moment I just let myself go and it felt so...
Sen her zaman benim ilk önceliğim oldun ama sadece bir an için kendime izin verdim ve bu çok...
I've let it all go.
Her şeyi bıraktım gitti.
She did say she was coming for you and that if we let her people go she'll let our people live.
Peşinizde olduğunu, ve eğer insanlarını bırakırsanız insanlarımızın yaşayacağını söyledi.
- Let's go after her.
- En peşinden gidelim.
Let's go meet her, shall we?
Gidip tanışalım mı?
Every step of the way, you've... You let that man go.
Yolun her aşamasında, o adamın gitmesine izin verdiniz.
Let them all go.
Bırak her şey bitsin.
- Let her go.
- Hemen bırak onu dedim.
Let the doctor go do her job.
Bırak da doktor işini yapsın.
- ( IN SERBIAN ) Let's kill her and go.
- Öldürüp gidelim haydi.
Let go of her!
Bırak onu!
As impossible as that may sound, we have to let him go.
Her ne kadar imkânsız olarak gözükse de onu unutmamız gerek artık.
let her go now 17
let her in 69
let her 65
let her rip 38
let her sleep 28
let her be 47
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her talk 43
let her in 69
let her 65
let her rip 38
let her sleep 28
let her be 47
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her talk 43
let her finish 17
let her alone 16
let her through 43
let her stay 20
let her out 30
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820
let her alone 16
let her through 43
let her stay 20
let her out 30
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820