English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Let me go back

Let me go back Çeviri Türkçe

439 parallel translation
You won't let me go back to him, will you, sir?
Ona geri dönmeme izin vermezsiniz, değil mi, efendim?
You let me go back in there and I'll tell them what a grown man really thinks about.
Beni çabuk bırakın ve içeri girip yetişkin bir adamın gerçekte ne düşündüğünü anlatayım.
Let me go back...
Bırak gideyim...
Why don't you let me go back to Cairo?
Bırak Kahire'ye geri döneyim.
If I can swing sergeant's stripes by then, they'll let me go back to the States.
O zamana kadar çavuş rütbesine yükselirsem, Amerika'ya dönmeme izin verirler.
Let me go back to New York.
Bırak, New York'a döneyim.
- Don't let me go back there.
- Oraya dönmeme izin verme.
I begged him to let me go back to the geisha house.
Beni geyşa evine geri göndermesi için yalvardım.
Well, he won't let me go back to school.
Okula dönmeme artık izin vermeyecek.
And let me go back to mine.
Ben de benimkine döneyim.
Why don't you let me go back then!
O halde neden beni yollamıyorsun?
If you don't want me to do it, then let me go back for one of the men.
Benim yapmamı istemiyorsan dönüp, adamlardan birini getirmeme izin ver!
Please, Ganatus, let me go back.
Lütfen Ganatus, bırak döneyim.
- Oh, let me go back.
- Bırak geri döneyim.
You gonna take these things off me and let me go back to my brother.
Şu şeyleri üzerimden al da kardeşime döneyim.
- Oh, let me go back!
- Haydi gidelim!
Do not let me go back to the people of my tent.
Yalvarırım o çadırdakilerin... ... arasına beni geri göndermeyin.
Let me go back to solitary.
- Lütfen müdürüm! Hücreye geri döneyim!
Please let me go back.
Lütfen geri döneyim...
Please let me go back.
Lütfen müsaade edin, geri döneyim...
Please let me go back. Just as I thought.
- Lütfen geri dönmeme müsaade edin...
Let me go back
geri dönmeliyim!
Let me go back one last time.
Son anlarım için bana izin ver.
Please... let me go back to hills.
Lütfen bırak da dağlara geri döneyim.
- Let me go back in and face the peril.
- Bırakın felaketin içine düşeyim.
Even if I do talk, you won't let me go back.
Konuşsam bile bizi canlı bırakmıyacaksınız.
- Rafferty, you gotta let me go back.
- Rafferty, beni göndermen gerek.
You have got to let me go back...
Dönmeme izin vermek zorundasın...
You know what it means to me if I let you go and you don't come back.
Senin gidip te geri dönmemenin benim başıma ne iş açacağını biliyorsun.
If you leave, I'll go back to London and let them bump me off.
Eğer buradan gidersen, Londra'ya dönüp beni öldürmelerine müsaade ederim.
Go back to sleep and let me dream.
Siz uyuyun ben de rüya göreyim.
Let me go and come back.
Bırak gidip, sonra geri geleyim.
Come back when you can offer me that. He's going to let you go.
Bana bunları sunacak duruma geldiğin de geri gel.
I'll go back, just let me go by myself.
Geri geleceğim. Kendi başıma gitmeme izin verin.
Please, senora, let him go back with me to Dallas.
Lütfen hanımefendi, benimle Dallas'a dönmesine izin verin.
If you must go back to Agry Town, let me go with you.
Agry kasabasına gitmek zorundaysan, seninle gelmeme izin ver.
Just let her go back to her own life, and... leave me here to live mine in peace.
Bırak kendi hayatına dönsün ve ben de burada kendi hayatımı huzur içinde yaşayayım.
As long as I know you'll let me go before we get back to the States.
Yeter ki Amerika'ya dönmeden beni bırakacağını bileyim.
Give me the shoes. Let go. I'll be right back.
Ben gider onu getiririm, onu bana verin hemen dönerim.
If you won't go back to Boston, at least let me call Dr. Willet.
Eğer Boston'a dönmeyeceksen, en azından Dr. Willet'i çağırayım.
- Let go! And when you buy me the sports cap, I want it with a little strap in the back.
Şapkanın arkasında minik bir kayış olmasını istiyorum.
Aunt, now that you know that the robbers of the Flying Tiger Clan stole the lute, let me go and take it back.
Hala, artık Lavtayı Uçan Kaplan hırsızlarının çaldığını bildiğine göre bırak gidip geri alayım.
Well, let me see. Go back.
Durun bakayım, eski günlere gidelim...
Let me go see that they're picked... and I'll come back a few days later, okay?
İzin verin gidip toplandığını göreyim... bir kaç gün içinde geri dönerim, tamam mı?
As for the job of opening up the water gates... Let me go Fine, let us go back to the inn first
Su kapısı görevi için... ben gönüllü olurum peki, gel önce hana gidelim!
I will let him go, when you give me back that wagon.
Arabayı geri verirseniz, oğlanı serbest bırakırım.
I want to go back to mother's home districts. And to let you comfort me in mummy's place.
Annemin eskiden yaşadığı yerlere dönmek istiyorum umarım yaşamama izin verirsin annemin hatıralarıyla.
Somebody get my money back. That guy took my money. Let go of me!
Biri paramı geri alsın o adam paramı aldı!
Let me go. If that Zando-Zan reports back that I'm not Alex, Alex is in big trouble!
Eğer o Zando-Zan yeniden rapor verirse Alex'in başı büyük bir belaya girer.
All right, let's go back to my office, and you can convince me.
Tamam, benim ofise geçelim, beni orada ikna edin.
Why don't you go back to your sheriff's office in Montana... and do your job, and let me get on with mine?
Neden, Montana'daki şerif ofisine geri dönüp işine bakmıyorsun? Bırak da işime gücüme bakayım, olur mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]