Look at her eyes Çeviri Türkçe
136 parallel translation
- Look at her eyes!
- Gözlerine bak.
Look at her eyes, they follow you wherever you go.
Gözlerine bakın, nereye giderseniz takip eder onlar.
Look at her eyes.
Gözlerine bakın!
Don't look at her eyes.
Gözlerine bakma.
Look at her eyes.
Gözlerine bak.
- Look at her eyes.
Şu gözlere bak.
Look at her eyes!
Gözlerine baksana!
Look at the way s-she smiles, and-and look at her eyes, man.
Bak, nasıl da gülümsüyor. Gözlerine bir bak kardeşim.
DON'T LOOK AT HER EYES.
Gözünün içine bakma.
So don't look at her eyes.
Göğüslerine bak!
You take a look at her eyes, the way they are right there.
Gözlerine bak.
Look at her eyes, they follow you wherever you go.
Gözlerine bakın, nereye giderseniz takip eder onlar
Look at her eyes and you understand everything.
Gözlerine bakınca herşeyi anlıyorsun.
I look at her eyes, man, and she looks up, back at me...
Gözlerine bakıyorum,... bakışlarını kaldırıp o da bana bakıyor.
Still very alive. Look at her eyes.
Onun gözlerine bir bak.
Look at her eyes...
Hala yaşarken ki hali.
Take a look at this country through her eyes.
Bu ülkeye o kadının gözleriyle bak.
I'm chokin'at the way you made her look lousy in my eyes.
Onun benim gözümde iğrenç bir duruma düşmesi için izlediğin yol nefesimi kesti.
Look at her eyes.
- Bu olamaz.
I seen him come home, night after night and he'd look at the rug and he'd look at me, the red showing in his eyes, the veins moving in his head.
Her gece eve geldiğinde halıya bakar ve sonra bana bakardı, kan çanağı gözlerini, başında hareket eden damarları gördüm.
Look at Mother crying her eyes out.
Anneme baksana... gözleri ağlamaklı.
We do not obtain to support These imbeciles of esbugalhados eyes That they look at with disdain Everything what he is Russian.
"İnsan, Rus olan her şeye küçümseyerek bakan bu balık gözlü sersemlere katlanamaz."
Look at him sometime, when he doesn't know anyone's looking, you can see it in his eyes.
Farkına varmadığı bir anda, bir bakın ona, gözlerinden okunuyor her şey.
You look at her in the eyes and talk.
Gözlerinin içine bakıp konuştun.
Look at her eyes!
Gözleri.
Do my eyes forget themselves And do I ever look at him And smile in such a way
# Gözlerim kendini unutur mu, # ve ona her daim bakar mı, # ve gülümser mi bir şekilde, # seni hissettiğimde?
Whenever I'd try to take aim, that lab would look at me out of the corner of her eyes.
Ne zaman nişan almaya kalksam, o labrador gözünün kenarıyla bana bakardı.
But that is because they look with the eyes that were too English.
Atıldı çünkü olaya çok şey bakarak her şeyi göremedi İngiliz gibi.
Disdain and scorn ride sparkling in her eyes... misprising what they look on, and her wit values itself so highly... that to her all matter else seems weak.
Kurum ve küçümseme, kıvılcımlar saçarak at koşturur gözlerinde. Neye baksa hor görür. Aklı dersen, kendini dev aynasında görür.
Look... anything worth anything has a price, and when I'm standing next to your deathbed looking as young as I look right now and I see that fear in your eyes at the moment of death... then, then tell me the price is too stiff.
Her şeyin bir bedeli vardır. Sen ölüm döşeğindeyken, senin kadar genç bir halde, yanında dururken,... ve gözlerinde ölümün korkusu gördüğümde de bana bedelin çok ağır olduğunu söyleyebilecek misin göreceğiz.
I want you to look deeply into her eyes and listen with the heart of a man... who has just been given a second chance at life.
Onun gözlerine bakmanı ve hayatta kinci bir şans yakalamış biri olarak... kalbinin sesini dinlemeni istiyorum.
But if I was ever depressed... ... she'd lay her head in my lap... ... look up at me with those big old eyes...
Ama sıkıntılıyken başını kucağıma koyardı koca gözleriyle bana bakardı ondan nefret ettiğimi düşünsem bile severdim onu.
Look at the fire in her eyes
O, size biraz benziyordu efendim.
- Look at my eyes and hair.
- Ve saçlara her şeye.
Look at her eyes, she's loving it!
Gözlerine bak, hoşlanıyor!
It's nice when she gets up in the morning... like she comes and wakes you up, and you look at her... and she has this very special smile on her face... and she leans to me like this... looks at you, and as soon as you open your eyes... one day she says to me, "I love you to the moon."
Sabah uyurken beni uyandırmak için yanıma gelir. - Ona bakarım ve çok özel bir gülüşünü görürüm. - üzünü bna doğru bu şekilde yatırır.
No. So look at me in the eyes, everything will be fine.
Gözlerime bak, her şey yolunda gidecek.
the look in the eyes of the fat her that is at that time is similar to victim
Gözlerinde o bakış vardı.
only an owl can look at an object with both eyes at a time due to their evolved adaptation.
Evrimsel uyumundan ötürü, yalnızca baykuş... her iki gözünü baktığı nesneye... ayrı ayrı odaklayabilir.
Jesus, look at her! Those eyes, man.
Tanrım, şu güzelliğa bak, adamım.
Guess why I came here, John I wanted to look into the joker's eyes, the eyes that didn't let me sleep... after the murder at the club
Çünkü kendimden kaçamayacağımı biliyorum. Seçtiğim yolun doğru olmadığını anladım. Tek umudum her şeye yeniden başlamak.
Look at her beautiful eyes!
Şunun güzel gözlerine bakın!
- Her on top, eyes closed yelling, "Don't look at me!"
- O üstte, gözleri kapalı bağırarak, "Bana bakma!" diyor.
It was her beauty that always pained your eyes, so much so, you wouldn't even look at her
Hep senin gözlerini boyayan, onun güzelliğiydi. Ona çok fazla bakmazdın bile.
Now is not the time, I know, but I must say, you are... more than ever, your eyes, even when you look at me in anger, I feel you.
Sırası değil, biliyorum ama itiraf etmeliyim her zamankinden daha güzelsin, gözlerin, bana kızarken bile seni hissediyorum.
I remember the look in your eyes at the end of each day, when you processed the crime scene and analyzed her clothes.
- Suç mahallini ve kadının kıyafetlerini İncelediğin her günün sonunda gözlerine yerleşen bakışı hatırlıyorum.
Every time I look at my wife, I see my own guilt reflected in her eyes. Oh, wow.
Karıma her baktığımda gözlerine kendi günahımın yansıdığını görüyorum.
She closes her eyes, refuses to look at me.
Gözlerini kapatıyor ve bana bakmıyor.
Just look at the way her eyes sparkle.
Gözlerinin nasıl parladığına baksanıza.
He has the cast of Hell in his eyes and he's taken all manner of terrible things unto himself, and if you look at him, his evil will surely spill onto you.
Gözlerinde cehennemin ağları var ve o her türlü korkunç şeyi kendinde toplamıştır. Eğer ona bakarsan, iblisi sana musallat olur.
I want her to look at me in the eyes - and say all of this to my face. - She's a freelance writer.
Gözümün içine bakıp ne söyleyecekse yüzüme söylesin.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at them 596
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at them 596
look at it 733
look at you go 18
look at my face 104
look at us 558
look at this guy 173
look at him go 61
look at the bright side 75
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66
look at you go 18
look at my face 104
look at us 558
look at this guy 173
look at him go 61
look at the bright side 75
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66