Nine hours Çeviri Türkçe
466 parallel translation
Yes, it's been beating for nine hours.
Evet, 9 saattir atıyor.
he did not want to navigate near the coast... at lunchtime which means that it will be at the Barret about nine hours this evening.
Yemek saatinde buradan geçmek konusunda çok istekli. Bu da demek oluyor ki 9 gibi Barret Burnu'nda olur.
You know, she knocked me out nine hours in a closet.
O kızla evlendiniz mi? Beni bayılttı. Dokuz saat dolapta kilitli kaldım.
We have nine hours before Rommel attacks.
Bizimse Rommel'in saldırısından önce dokuz saatimiz var. - Ya da daha az.
Practicing nine hours a day, from the age of ten... may make a great ballerina, I suppose.
Büyük bir balerin olmak için sanırım 10 yaşından beri günde 9 saat çalışmak gerekiyor.
- Now, say nine hours between three of us -
- Şimdi, üçümüz arasında dokuz saat!
Sixty-nine hours away?
69 saat uzaklıktalarmış.
Eight, nine hours.
Sekiz, dokuz saat.
Nine hours sitting on a horse, to hunt the ghost of a stranger now I'm really worn out.
Dokuz saattir at üzerindeyim, ve çok bitkinim Gerçekten yoruldum.
Now motionless for nine hours, 47 minutes.
9 saat ve 47 dakikadır hareketsiziz.
Ross called her person-to-person from a phone in Union Square approximately nine hours before he was killed.
Ross öldürülmeden yaklaşık dokuz saat önce... Union Square'den onu aradı.
- Nine hours, ten minutes.
- 9 saat, 10 dakika.
I know my friend, passed nine hours!
Biliyor musun dostum, dokuz saat oldu.
You know I stay here for nine hours?
Dokuz saattir burada olduğumuzun farkında mısın?
Well, X.O., after 11 days, nine hours and eight minutes,
Pekala, İkinci Kaptan., 11 gün, Dokuz saat ve sekiz dakika sonunda,
If you want answers, you better wait about nine hours.
Konuşmasını istiyorsan, dokuz saat beklemen gerek.
Nine hours?
Dokuz saat mi?
I had to get up in the morning, at ten o'clock at night, half an hour before I went to bed, eat a lump of cold poison, work twenty-nine hours a day down mill and pay mill-owner for permission to come to work, and when we got home,
Ben sabahları akşam 10 : 00'da, yatmadan yarım saat önce kalkardım. Bir kalıp soğuk zehir yer, değirmende günde 29 saat çalışır değirmenciye işe gelme izni için para öderdim.
- Oh, nine hours I'd say.
- Oh, dokuz saat diyebilirim.
And we got the admittance form says she ate nine hours before.
Elimizdeki kabul formunda dokuz saat önce yediği yazıyor.
The admittance form says she ate nine hours prior.
Kabul formunda ise onun dokuz saat önce yediği yazılı.
"A patient should refrain from taking nourishment up to nine hours... prior to induction of general anesthetic." Sound familiar?
"Genel anestezi uygulamasından en çok dokuz saat öncesine kadar hastanın gıda almaması gerekir." Bu sözler tanıdık geliyor mu?
Four years ago you swore that she ate nine hours before admittance.
Dört yıl önce ise onun kabulden dokuz saat önce yediğine yemin etmiştiniz.
You swore on this form that the patient ate nine hours...
Siz bu formda hastanın dokuz saat önce yemek yediğini...
You've been asleep for almost nine hours now.
Neredeyse dokuz saattir uyuyorsun.
I've been watching you sleep for nine hours.
9 saattir uyumanı seyrediyorum.
In nine hours and 23 minutes you'll be mine.
Dokuz saat ve 23 dakika sonra benim olacaksın.
You want me to work for nine hours... and only clock in for eight?
Günde dokuz saat çalışmamı ama sekiz saatlik para almamı mı istiyorsun?
Nine hours!
Dokuz saat.
Tokyo exchange is nine hours behind us
Tokyo borsası bizden dokuz saat önde.
It only takes about nine hours from here.
- Ben gittim. - Buradan yalnızca dokuz saat uzak.
- A nine hours.
- Bu gece mi? - Saat 9'da..
Nine hours in a closet.
Dokuz saat dolapta kaldım.
At the rate you're going, you'll use up our nine-day supply in two hours.
Böyle giderse dokuz günlük desteği iki saatte bitireceksiniz..
Three hours to come here, nine with you, five with my wife, and three back.
Üç saat buraya geliş, dokuz saat seninle beraber, beş saat karımla beraber, üç saat de dönüş.
Yes, Grandma, in two hours.
Evet, nine, iki saat.
And that's with golden hours, time-and-a-half and I worked Saturday and nine days altogether last week.
Altın saatler, mesai ve Cumartesi de çalıştım. Geçen hafta toplam dokuz gün.
We're still sixty-nine flying hours away.
Hala 69 saat uzaklıktayız.
About nine or 10 hours.
Yaklaşık 9 ya da 10 saat.
Nine or 10 hours?
Dokuz ya da 10 saat mi?
All right, ten to nine and two and a half hours is plenty of time. Give us a biscuit. Not until you've done the door.
Pekala, 8 : 50 ve iki buçuk saat... bolca zaman demek.
Now, I'm givin nine, ten, eleven, twelve hours here.
Kaç zamandır günde on saat, on iki saat çalışıyorum.
Fourteen hours, nine minutes and twenty seconds.
Kabaca... Ondört saat, dokuz dakika ve yirmi saniye kalmış.
My name's Axel Foley. Call there between the hours of nine and ten, Detroit time, he'll tell you everything you need to know.
Detroit saatiyle 9 ile 10 arası arayın, size anlatacaktır.
That's four hours And nine minutes ago.
Bunlar 4 saat 9 dakika önce oldu.
Two hours, nine minutes.
2 saat, 9 dakika.
At that speed, we should arrive nine-point-six-three hours behind the original schedule, sir.
Oraya, hedeflenen zamanımızın 9,63 saat gerisinde varacağız efendim.
Iy yook us six hours jusy yo play nine holes.
Sadece dokuz delik oynamamız altı saat sürdü.
Three hours, nine minutes.
Üç saat, dokuz dakika.
We can match its trajectory and apply continuous warp-equivalent power nine to the tractor beam. We can push it for nearly seven hours and that just might do it.
Rotamızı onunkiyle eşitleyip, aralıksız olarak warp 9 gücüne eş değerde bir çekici ışın uygular... ve onu aralıksız 7 saat itebilirsek, belki işe yarayabilir.
Nine to five, office hours. Pair of ladies.
Ofis saatleri.
hours 6338
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours now 24
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours now 24