English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Not surprisingly

Not surprisingly Çeviri Türkçe

152 parallel translation
The latest opinion poll published today shows Labour ahead with 40 percent, the AA, second with 38 percent, and not surprisingly, Kentucky Fried Chicken running the Liberals a very close third.
Son kamuoyu yoklamasına göre İşçi Partisi % 40'la önde AA % 38'le ikinci ve Kentucky Fried Chicken Liberallerle birlikte üçüncü.
Derek tried to put an ordinary leisure trouser on it and, not surprisingly, the machine wouldn't play.
Derek makineye sıradan bir pantolon koymayı denemiş, ve elbette, makine çalışmamış.
Not surprisingly, she's flaunted the law... and traditional morality all of her life.
Hiç şaşırtıcı değil, kanunlara karşı gelmesi..... tüm hayatı boyunca bunu alışkanlık haline getirmesi.
The lesion, not surprisingly... causes diffuse enlargement of the cervix... and, of course, our old friend, leucorrhoea.
Doku bozukluğu, doğal olarak rahim boynunun düzensiz gelişmesine neden olur. Ve tabii eski dostumuz lokoreye.
The number of gorillas that you report is very low, not surprisingly.
Rapor ettiğiniz goril rakamları çok düşük, sürpriz olmadı.
Not surprisingly, it's all I know.
Sizlere sürpriz yapamıyorum, her şeyi biliyorsunuz.
All, perhaps not surprisingly,..... on a direct path from the federal morgue in Youngstown, Ohio,..... where Jason's remains were flown,...
Youngstown, Ohio'daki federal morgdan, Jason'ın cesedinin bulunduğu
- Not surprisingly.
- Buna hiç şaşırmadım.
Nobody saw anything, not surprisingly.
Kimse bir şey görmemiş ve de duymamış. Hiç şaşırmadım.
Then, finally, the third year, begging the parents I've got the Superman Halloween costume, not surprisingly.
Sonunda, üçüncü yıl, annemlere yalvararak kendime Süpermen Cadılar Bayramı kıyafeti aldırdım ; doğal olarak.
Not surprisingly, all birds lavish a great deal of attention on their feathers.
Kuşların tüylerine bu kadar özen göstermeleri şaşırtıcı değildir.
Not surprisingly, the girl ate, excused herself... ... that was the Iast they saw of her.
Kız yemeği yemiş, tabii ve kaybolmuş onu bir daha görmemişler.
Not surprisingly we were somewhat foxed by the abbreviated, er... restatement.
Beklendiği gibi kısaltılmış tekrar yüzünden kafamız karıştı.
It happened in Salem, not surprisingly.
Aynısı Salem'da da oldu tabii ki.
- It's about Faith, not surprisingly.
- Şaşırtıcı bir şey yok. Konu Faith.
Not surprisingly, we don't have any evidence of any of this, so, uh, I think she's free to go.
Zaten bu konuda elimizde bir kanıt yok. Bence bayan gitmekte özgürdür.
Not surprisingly.
Bunda da şaşılacak bir şey yoktu, Alderbury'nin mirasçısıydı.
Not surprisingly.
- Sürpriz olmadı.
Not surprisingly, now that my mother-in-law's face-lift is over... so is the anxiety.
Pek şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kaynanamın yüz gerdirmesi bitince stres de bitti.
Well, not surprisingly, there was a picture of an elephant,
O yüzden resimde bir fil olması şaşırtıcı değil.
Not surprisingly, your ability to adapt to sudden changes in protocol, to handle adverse situations, is exceptional.
Hiç şaşırtıcı değil. Protokoldeki ani değişikliklere uyum sağlama,.. ... zor durumlarla baş etme yeteneğin müthiş.
He believed, perhaps not surprisingly, that the paintings were about hunting,
resimlerin doğal bir şekilde avlanma hakkında olduğunu düşünüyordu,
Not surprisingly, the early drawings turned out to be incorrect, such as this one from U.S. News and World Report, in which the airplane is diving towards the helicopter pad.
Beklendiği üzere, ilk çizimlerin hatalı olduğu ortaya çıktı, mesela U.S News World Report'un yayınladığı, uçağı helikopter pistine dalarken gösteren bu çizim gibi.
Not surprisingly, the Air Force refused to explain what "in ongoing operations" means.
Şaşırtıcı olmayacağı gibi Hava kuvvetleri "devam eden operasyonlar" la neyi kasdettiğini açıklamayı reddetti.
Not surprisingly, the report doesn't explain anything.
Beklendiği gibi, rapor hiçbir şeyi açıklamıyordu.
Not surprisingly, smoke came out of the rubble for months.
Doğal olarak aylarca kalıntıdan dumanlar yükseldi.
Not surprisingly, his airplane had an unfortunate accident.
Bekleneceği gibi, uçağı talihsiz bir kazaya uğradı.
Not surprisingly, our government never found any evidence that the attack was a scam.
Beklendiği gibi, hükümetimiz asla saldırının komplo olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadı.
Not surprisingly, you miss the point entirely.
Yeterince mahkeme görmüyor musun?
to which I ask'Not surprisingly Kurt in that period?
'Kurt o zamanlar nasıIdı? 'diye sorar.
Not surprisingly, their hybrid sent us a confusing set of data
Şaşırtıcı değil, onların melezi kafa karıştırıcı veriler gönderdi.
And not surprisingly there was no sign of Chagas'or any other parasites in his CSF.
Beklendiği üzere, Chagas belirtisi yok. Beyin omurilik sıvısında başka parazit yok.
Not surprisingly, carnival folk know how to have a good time, so we stayed for hours.
Beklediğimiz gibi karnaval ahalisi eğlenmesini biliyordu. Biz de birkaç saat orada kaldık.
Not surprisingly, this didn't go down brilliantly with the vicar father.
Haliyle, tutucu baba bu ilişkiye sıcak bakmadı.
Not surprisingly, prison was turning out to be a miserable place.
Beklenildiği gibi, hapishane insanı bedbaht yapıyordu.
FOR YOUR WIFE'S DEATH IS MR. CONROY. NOT SURPRISINGLY, MR. CONROY HAS AN ALTERNATE VERSION OF EVENTS.
Bay Chen, karınızın ölümünden Bay Conroy'un sorumlu olduğuna inanıyorsunuz.
But it turns out, not surprisingly, Since he was having an affair, That the schafers'bank accounts were nearly empty.
Fakat Schafer'in banka hesapları neredeyse boş çıkınca bunu yapması hiç de şaşırtıcı değil.
HERZOG At the so-called Freak Train event at one of McMurdo's bars, Karen is, not surprisingly, one of the most popular performers
McMurdo'nun barlarından birinde "Freak Train" olarak bilinen gösteride Karen'ın en popüler icracılardan biri olması pek sürpriz olmasa gerek.
Surprisingly not.
Şaşırtıcı ama hayır.
Surprisingly, the Germans allowed the Poles to surrender honourably, and treated them not as partisans fit for execution, but as enlisted combatants, due the rights of POWs under the Geneva Convention.
Almanlar, şaşırtıcı bir şekilde, Lehlerin, onurlarıyla teslim olmasına izin verdi. Onları, idamlık birer partizan olarak değil Cenevre Sözleşmeleri'nin belirlediği şekilde birer savaş esiri olarak telâkki ettiler.
Outspoken perhaps but not him. I find him surprisingly mature for one so young.
Dobra belki ama arsız değil Yaşı için çok olgun buldum ben
Surprisingly, people are grabbing things with both hands... suggesting it's not just southpaws in this rampaging mob.
Şaşırtıcı şekilde insanların eşyaları iki eliyle tutması kalabalıkta sadece solakların olmadığını akla getiriyor.
- Not bad, surprisingly.
Şaşırtıcı şekilde, hiç fena değil.
Surprisingly, as the cats fight to restrain their prey, they do not use their infamous teeth, in case they break them.
Şaşırtıcı bir biçimde, kurbanının karşı koymasını bastırır. Onlar, adı çıkmış dişlerini ısırmak için kullanmazlar.
That, surprisingly, is not necessarily a problem.
Bu da, şaşırtıcı bir şekilde, hiç sorun değildir.
Surprisingly, it's not gained any weight.
Şaşırtıcı bir şekilde henüz hiç kilo almadı.
But surprisingly, not so much.
Ama şaşırtıcı olan... O kadar da kötü değilmiş.
Right, so, not too surprisingly, neither party receives Mark's vote!
Mark'ın oyunu alabilen olmadı, ne büyük sürpriz!
Surprisingly perhaps, a male, when he does find a female, is not met with a friendly greeting.
İlginçtir ki, erkek kırkayak bir dişi ile karşılaştığında pek de sıcak karşılanmaz.
Your error, surprisingly enough, is not to be a grotesque of inconceivable stupidity, but that you are white and male and not repulsively obese.
- Senin hatan, çok şaşırtıcı inanılmaz derecede aptal olman değil, beyaz erkek ve itici derecede obez olman.
Surprisingly not.
Ne yazık ki yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]