Not that long ago Çeviri Türkçe
276 parallel translation
It's not that long ago that...
Çok uzun zaman önce değildi...
Abandoned, but not that long ago, either...
Terk edileli pek fazla olmamış...
It's the first time I come to a man who was killed not that long ago, and see cops everywhere. Interesting.
Enteresan olan, ilk defa bir maktulün evini ziyaret ettiğimde, her katta aynasızlara rastlamadım!
Not that long ago.
O kadar değil.
Marcello, the womanizer, was not that long ago.
Çapkın Marcello, o kadar da eski değil.
But it was not that long ago that we- - that we did it.
Biliyorum çok uzun zaman geçti üzerinden ama...
Not that long ago, you were so much more to me.
Kısa zaman önce benim için çok şey ifade ediyordun.
Not that long ago.
Hem de uzun zaman önce değil.
Not that long ago, I announced to a young woman... Mary... who it was she was expecting.
Ve adı Meryem olan genç bir kadına karnında taşıdığı çocuğun kim olduğunu haber verdim.
Long ago, Jean, I learnt that life is to give and not to take.
Uzun zaman önce, hayatın almak değil, vermek olduğunu anladım Jean.
But, mademoiselle, it's so hard to remember things that happened so long ago and way over in England, not France.
Ama matmazel uzun zaman önce olmuş şeyleri hatırlamak zor hem İngiltere'yi anlatıyor Fransa'yı değil.
Gentlemen, I understand that not long ago when the question came up in the British Parliament as to who should be entrusted with the supreme command of the allied forces in Africa some members suggested my name.
Beyler, anladığım kadarıyla İngiliz Parlamentosu'nda Afrika'daki müttefik kuvvetlerine başkomutanlık için kime görev verilmesi gerektiği sorusu sorulunca bazı üyeler benim adımı önermişler.
I was quoting from the speech he made not so long ago in that very building.
Tam o binada çok da uzun olmayan bir süre önce yaptığı konuşmadan bir alıntı yapıyordum.
Not long ago, I saw a ship sailing through the skies of France... supported by a great bag filled with air that was lighter than air.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
You have been unreal to me for so long it is hard to believe that all of this is not something I dreamed a long time ago
Seni o kadar çok hayal ettimki, bunların uzun zaman önce kurduğum bir düş olmadığına inanmak çok zor.
You find it hard to believe that this is not just a dream you dreamed long time ago
Bunun uzun zaman önce kurduğun bir düş olmadığına inanmakta zorlanıyorsun.
There is nothing against me that is not all done and over with a long time ago.
Herşey uzun zaman önce yaşanmış ve bitmiştir, o kadar.
There was a time not so long ago when learned men thought that was flat.
İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı.
You know, not too long ago, I was at the base of that plateau.
O kadar çok olmadığını bilin, o yaylanın tabanındaydım.
But may I remind you gentlemen that not so very long ago, James Joyce and even Lady Chatterley herself were considered obscene.
Ama hatırlatırım ki beyler, çok uzak olmayan bir tarihte James Joyce, hatta Lady Chatterley bile müstehcen kabul edildi.
Is it true... that a long time ago... - firemen used to put out fires and not burn books?
İtfaiyecilerin uzun zaman önce kitapları yakmadığı ve ateşleri söndürdüğü doğru mu?
And when I bought it not half an hour ago you assured me that its lack of movement was due to it being tired and shagged out after a long squawk.
Yarım saat önce aldığımda bana dedin ki, hareket etmemesi uzun uzun öttükten sonra yorulup düzülmüş olmasından.
Not long ago I thought that life was fine ; now I want to die
Yakın zamana kadar hayatın güzel olduğunu düşünüyordum ; şimdi ölmek istiyorum.
I find myself missing that time, not so long ago, when I too could experience the pangs of anticipation.
Yakın zamanda, yol gözlemenin verdiği sancıyı tekrar yaşama şansım oldu.
No, you know I'm not trying to change anything, I gave up that long time ago, only...
Hayır, hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmıyorum ve uzun zaman önce vazgeçtim bundan...
It remained only one handful of trained pilots in that long ago it are the worthy Japanese Air Force, constructed to attack and it does not stop defending.
Japonların, bir zamanlar övünç duyduğu hava gücünden geriye bir avuç yetişmiş pilotları kalmıştı. Bildikleri savunma değil, saldırıydı.
I, Tiberius Claudius Drusus... Nero Germanicus... this-that-and-the-other... who was once, and not so long ago, better known to my friends and relatives as Claudius the Idiot, or That Fool Claudius, or Claudius the Stammerer... am now about to write this strange history of my life.
Ben, Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus tüm unvanlarımla başınızı ağrıtmayayım, falan feşmekan işte bir zamanlar, ki çok önce de değil arkadaşlarım ve akrabalarım tarafından Ebleh Claudius, Şu Aptal Claudius ya da Pepe Claudius olarak tanınan ben, şu an hayatımın bu tuhaf öyküsünü yazmaya hazırlanıyorum.
Not very long ago, an obvious trick like that... would have sent you into a towering rage.
Kısa süre Önce bÖyle bir şey... seni Öfkeden çılgına çevirirdi.
Because not long ago, a man drove his tractor out into the fields and that was the last anybody ever saw of him.
Çünkü uzun zaman önce bir adam traktörünü tarladan... dışarı sürmüş ve herkesin onu son görüşüymüş.
He is not what you imagine. Know that without him you would long ago have lost me for ever.
O olmasaydı beni çok uzun zaman önce kaybedeceğinizi bilseydiniz ona verdiğim sözleri bu kadar kötü karşılamazdınız.
You know, not too long ago I had some doubts... that you had the stuff to be my partner one day.
Biliyorsun, kısa bir zaman öncesine kadar bir gün ortak olabileceğimizle ilgili... şüphelerim vardı.
But speaking seriously, I remember that day, and it was not so long ago, when the creditors were banging at the doors of this archdiocese, when, as the saying goes, we didn't have a pot to spit in.
Ciddi konuşmak gerekirse, alacaklıların bu Başpiskoposluğun kapılarını yumrukladıkları günleri hatırlıyorum ve bu uzun zaman önce değildi.
I'm telling you this because I think you're in a simmilar position like I was long ago but my friend, you're not that young as I was back than you're old enough to know better, pull yourself together confess it and I swear whatever you tell me, will remain within these 4 walls...
Bunu sana söylüyorum çünkü şu an benim yıllar önce içinde bulunduğum durumdasın. Ama dostum, sen benim o sıralar olduğum gibi genç değilsin. Durumu daha iyi kavrayıp, akıllı davranacak kadar yaşın var.
Remember when you told me, a long time ago... well not too long ago... that you'd give me 1000 dollars to go to Europe, if I finished school?
Hatırladın mı, bana bir zamanlar dediğini... Çok zaman olmadı. ... okulu bitirdiğimde bin dolar vereceğini?
That financial-world wizard who came on the scene not long ago and continues to thrill and delight the fans of this stadium.
Finans dünyasının sihirbazı, sahneye çıkarak .stadyum dolusu fanatiği memnun etti ve titretmeye devam ediyor.
When was that? Not too long ago.
- Ne zamandı bu?
It was not so long ago that I held you in these old hands.
Seni kucağımda tuttuğum günler sanki dün gibi geliyor.
Except for that incident not so long ago.
Uzun zaman önce yaşadığın malum olayı saymazsak tabi.
In Yugoslavia, not too long ago it was believed that families without male heirs were cursed.
Çok da uzun olmayan bir zaman önce, Yugoslavya'da erkek varisi olmayan ailelerin, lanetli olduğuna inanılıyordu.
Somebody else asked me that not long ago.
Bunu yapmamı isteyen biri daha vardı.
She walked that way not too long ago.
O tarafa gitti. Çok olmadı.
We have to remember that not long ago, we were still debating whether or not Christians could use rock'n'roll to convey a godly message.
Şunu hatırlayalım, biz Hıristiyanların Rock'n Roll'u tanrısal bir mesaj iletip iletmediğini... sürekli tartışıyorduk.
not long ago i met an italian who had had an experience just like that of the woman in the double life of veronique one night he woke up in a fright and couldn't go back to sleep next day a colleague gave him
Kısa bir süre önce, " Veronik'in İkili Yaşamı'" filmindeki kadın gibi bir deneyim yaşayan bir İtalyan'la karşılaştım. Bir gece korkuyla uyanır ve tekrar uyuyamaz.
I decided a long time ago that I was gonna be open to everything but not buy into any one and only belief system.
Uzun zaman önce herşeye açık olmaya ama.. .. tek bir inanç sistemine bağlanmamaya karar vermiştim.
My husband told me that, not so long ago.
Bunu bana kısa bir süre önce kocam söylemişti.
One day, not so long ago... your mother was sitting in the window, looking out on the snow that covered the land.
Bir gün, kısa bir zaman önce, senin annen pencerenin yanına oturmuş etrafı kaplayan karı izleyerek...
I remind you that not long ago I fought to keep you... from taking control of the Rangers.
Kısa bir süre önce Kolcular'ın yönetimini ele geçirmek için seni öldürmeye çalıştığımı hatırlatırım.
That you should know my heart,..... look into it,..... finding there the memory and experience that belong to you,..... that are you,..... is a comfort to me now as I feel the tethers loose and the prospects darken..... for the continuance of a journey that began not so long ago,..... and which began again with a faith shaken and strengthened by your convictions.
Bilmelisin ki, çok da uzun olmayan bir süre önce başlayan, ve inançlarınla güçlenen bu yolculuğun, devam etmesi için, tüm çarelerim tükenirken ve ve tüm umutlarım kararırken kalbimin derinliklerinde sana ait olan, hatıralarım ve deneyimlerim bana huzur veriyor.
But that was a long time ago... and, believe it or not, one of my better experiences.
Ama bu uzun zaman önceydi ve, İster inan ister inanma benim için iyi bir deneyim oldu.
Not long ago that visits...
Keşke gidip görsen onu.
And first, very soft, so as not to scare him, the murmuring that man heard long ago,
Ve yumuşak yumuşak, onu korkutmamak için insanların çok uzun zaman önce duyduğu homurdanma - öyle önceydi ki, o vardı!
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that it matters 90
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that it matters 90