On your feet Çeviri Türkçe
2,825 parallel translation
You shouldn't even be on your feet.
ayakta olmamalısın.
I know you'll find a job, and I know Mike is happy to have you stay at his place until you get back on your feet.
Biliyorum ki bir iş bulacaksın. Ve biliyorum ki Mike da sen yeniden kendi ayakların üstünde durana kadar evde kalmandan mutluluk duyacaktır.
It's just, you've fallen on your feet here.
- Yani dört ayak üstüne düştün.
- On your feet.
- Ayağa kalk.
Sir, you're fast on your feet.
Efendim, ayağınıza çabukmuşsunuz.
- On your feet!
- Ayağa kalk!
Get up on your feet.
Ayağa kalk.
- On your feet?
- Ayaklarında.
It's a mascot race ; all you gotta do is stay on your feet.
Maskot yarışı bu. Ayakta durman yeterli.
On your feet. Ranger!
Ayağa kalk korucu!
I can't imagine what it's like to be on your feet for so long.
Bu kadar ayakta durmak nasıl bir his düşünemiyorum bile.
On your feet.
Kalk.
You'd better get used to that,'cause you're gonna be on your feet again all night.
Buna alışsan iyi olur, çünkü bütün gece ayakta olacaksın.
What's on your feet?
Ayağındakiler de ne?
Thinking on your feet.
İyi düşünüp karar verdin.
Oh, and, um, you may want to rethink the heels. You're going to be on your feet a lot here.
Ve o topuklar hakkında bir daha düşün çünkü burada oldukça uzun süre ayakta kalacaksın.
I mean, you'll land on your feet.
Yani bir şeklide halledersin.
Why don't you come stay with us till you can get back on your feet?
Kendi ayakların üstünde durabilene kadar neden gelip bizimle kalmıyorsun?
- So when do you get back on your feet, Porky? - The doctor says with enough physical therapy,
Doktorun dediğine göre, yeterince fizik tedaviyle, zaman kaybetmeden bowling oynayabilecekmişim.
Ben... good to see you back on your feet.
Ben... seni tekrar ayakta görmek ne güzel.
On your feet, ladies.
Ayağa kalkın, bayanlar.
Brian, you and Ashley go practice dancing with her standing on your feet.
Brian, Ashley senin ayaklarının üzerindeyken dans etmeyi deneyin.
What we're gonna do, you're back on your feet, we drive around the North Side, you point out these black bastards.
Yapacağımız şey sen ayağa kalktığında kuzey tarafta arabayla dolaşacağız, sen o pislikleri göstereceksin.
- You'll land on your feet, I've no doubt.
- Her şey yoluna girecek, buna şüphem yok.
Everybody, on your feet.
Herkes ayağa kalksın.
- On your feet.
- Dizlerinin üzerine çök.
By anticipating my needs, I mean spraying Febreze on your feet before coming to bed, not tricking me into doing something that you've already done.
Önceden anlama derken yatağa gelmeden önce ayaklarına Febreze sıkmanı kastediyordum önceden yaptığın bir şeyi yapmam için kandırmanı değil.
There's a reason you always land on your feet, Zeke.
Daima dört ayak üstüne düşmenin bir nedeni var, Zeke.
And I'm gonna have enough cash to keep us afloat until you get on your feet.
Sen iyileşene kadar geçimimizi sağlayacak paramız olacak.
You're looking at manslaughter, kid. Get on your feet.
Adam öldürmekten yargılanacaksın.
- back on your feet.
-... tabi olacaksın.
On your feet!
Kalk!
Well, you've already mated with him, So he has no reason to stand on his hind legs. Or fling a half-eaten salmon at your feet.
Şey, ne de olsa artık onunla çiftleştin o yüzden artık arka ayakları üzerinde durması için ya da ayağına yarısı yenmiş somon getirmesi için neden kalmadı.
Where I come from, if someone like you attacked a little lord... at low tide we'd lay you on your back on the beach, your hands and feet chained to four stakes.
Benim memleketimde, senin gibi biri küçük bir lorda saldırırsa dalgalar çekildiğinde onu sırt üstü kumsala yatırır ellerini ve ayaklarını dört kazığa zincirleriz.
Okay, Sir, on your feet, on your feet.
Tamam.
Come on, put your feet up.
Hadi, ayaklarınızı uzatın.
- On your feet.
Kalk ayağa hemen!
What happens if your star witness gets cold feet on the day of trial. what then, you lose Zapata on murder. and any chance of landing the whales that he was swimming with.
- Ya yıldız tanığınız mahkeme günü korkaklık ederse o zaman ne olur, Zapata'nın cinayet suçlamasını ve birlikte yüzdüğü balinaları açığa çıkarma şansını kaybetmiş olursunuz.
Now I want you to learn to stand on your own feet.
Artık kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenmeni istiyorum.
You're dragging your feet on the wedding, the invitations still haven't gone out, and every time I bring it up, you look at me like I'm the crazy one.
Düğünü ağırdan alıyorsun. Davetiyeler hala gönderilmedi. Ne zaman konuyu açsam, deliymişim gibi bana bakıyorsun.
Come on, Get your feet off the boot.
- Haydi, kaldır ayağını şimdi.
I'd like to think I'd have the good sense to say "no." - You afraid to have your feet on fire for all of eternity? Why -
Hayır diyecek sağduyum bulunduğunu düşünebilirim ancak.
You can spend eternity kissing the feet of los jefes while they walk on your face, just like you did when you were alive.
Sonsuza dek olduğun yerde üstünden geçenlerin ayaklarını öpebilirsin tıpkı hayattayken yaptığın gibi.
Put some socks on, Lee, your feet are getting cold.
Kendine çeki düzen ver, Lee, çünkü vazgeçmek üzeresin.
You're nice and you're funny and... Whatever you were doing... To... to my neck was really working for me, but the idea of walking 10 feet into your bedroom is about the scariest thing I can think of right now.
Hoşsun, eğlencelisin ve şu boynuma yaptığın şey de oldukça hoşuma gitmişti,... ama yatak odandan on adım içeriye girme fikri şu an düşünebildiğim en korkunç şey.
But if you give me one last chance, I'll sweep you off your feet on the dancefloor "And finally be your guy".
Ama bana son bir şans verirsen, dans pistinde ayaklarını yerden kesip en sonunda senin erkeğin olacağım.
If you give me one more chance I'll sweep you off your feet. On the dancefloor, and finally be your guy.
Bana son bir şans verirsen, dans pistinde ayaklarını yerden kesip en sonunda senin erkeğin olacağım.
You keep dragging your feet like this, he's going to move on.
Böyle geri adım atmaya devam edersen o vazgeçecek.
[Knocks on door] I know I shouldn't be here, but Shawn said I should throw myself at your feet and beg for mercy.
Biliyorum, buraya gelmemeliydim, ama Shawn ayaklarına kapanıp, merhamet dilemem gerektiğini söyledi.
And I put my feet on top of your feet?
Ayağımı, senin ayağının üstüne koymuştum.
I was just thinking about your little feet on my feet!
Sadece küçük ayağının, ayağımın üstünde olduğunu düşünüyordum.
on your behalf 19
on your mark 94
on your knees 587
on your bike 16
on your marks 92
on your right 71
on your birthday 23
on your left 74
on your knees now 16
on your way 112
on your mark 94
on your knees 587
on your bike 16
on your marks 92
on your right 71
on your birthday 23
on your left 74
on your knees now 16
on your way 112
on your toes 27
on your desk 31
on your own 129
on your stomach 27
on your head 43
on your side 26
on your way out 27
on your 38
on your back 34
on your face 24
on your desk 31
on your own 129
on your stomach 27
on your head 43
on your side 26
on your way out 27
on your 38
on your back 34
on your face 24
your feet 42
feet 1397
feet tall 111
feet deep 20
feet up 44
feet apart 19
feet high 56
feet per second 35
feet away 134
feet long 45
feet 1397
feet tall 111
feet deep 20
feet up 44
feet apart 19
feet high 56
feet per second 35
feet away 134
feet long 45