English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Open the bag

Open the bag Çeviri Türkçe

267 parallel translation
Open the bag, Danny.
Çantayı aç Danny.
Open the bag, please.
Çantaları açın, lütfen.
- Open the bag.
- Çantayı açın.
Then isn't it safe to assume that they would open the bag to see if the money was there?
Yani şöyle diyebilir miyiz? Parayı görmek için çantayı açtılar.
Open the bag.
Torbayı açın.
Open the bag.
Kutuyu aç.
Open the bag.
Çantayı aç.
- Open the bag!
- Torbayı aç!
Open the bag, please.
Çantayı açın lütfen.
I didn't even open the bag.
Ben çantayı hiç açmadım.
Are you sure? Jerry, I can open the bag!
Kalkmadan önce birşey içmek ister misiniz?
- You satisfied? - Open the bag.
- Tatmin oldun mu?
Come here. Open the bag.
Çantayı aç.
Open the bag.
Çantaya bakın.
Well open the bag then.
Pekala çantayı açın.
And then that night... Mr. Rhett, he locked hisself in the nursery with Miss Bonnie. He wouldn't open the door when Miss Scarlett beat on it and hollered.
Sonra o akşam Bay Rhett, kendini Bayan Bonnie'yle birlikte, çocuk odasına kapattı Bayan Scarlett kapıyı yumruklayıp bağırınca bile açmadı.
Then I wait till the train goes over the bridge... in case her window is open and she should scream.
Kadının camının açık olması ve bağırması ihtimaline karşı tren köprüden geçene kadar bekleyeceğim.
I wouldn't even open up the popcorn bag.
Popcorn kutusunu bile açmadım.
They try to tear out the boils... they bite their hands... scratch open their veins... scream in agony.
Çıbanları yırtarak koparmaya çalışırlar ellerini ısırıp damarlarını kanatıncaya kadar kaşırlar acılar içinde bağırırlar.
Boy, open that bag and hang those things up in the closet.
Evlat, o valizi aç ve giydileri dolaba as.
The window's open. You could always scream.
Pencere açık, ne zaman istersen bağırabilirsin.
I think the piecework is important, I mean... When we open up the bag and there's 20,000 lire in there, don't you like it?
Bence parça başı önemli bir kazanım, yani yastığı kaldırdığımızda orada 20,000 liretimiz var, bunda ne problem var?
You figure a kidnapper is afraid to get caught so he's not likely to stop, open a bag, take the money out, then run away and leave the bag.
Takdir edersiniz ki, fidyeciler korktuklarından durup çantayı açıp parayı çıkarmaktansa çantayı bırakıp kaçmayı isterler.
And I want you to yell, "Open the fucking door."
Ve senin, "Sikindirik kapıyı açın" diye bağırmanı istiyorum.
If you open the beaches on the Fourth of July it's like ringing the dinner bell, for Christ sakes.
Bağımsızlık Günü'nde plajları açmak akşam yemeğine davetiye çıkarmak demek olur!
I repeat, all passengers are to remain on the train. And open that bag, please.
Tekrar ediyorum, tüm yolcularımızın trende kalması rica olunur.
So I open the safe, take out a black bag and I come back here to the cab?
Kasayı açıp, siyah çantayı alıp taksiye mi dönüyorum?
I'd like you to keep your hands visible open the golf bag and slide it towards me.
Ellerini görünür yerde tut. Golf çantasını aç ve bana doğru it.
Tomorrow I will take 50 men with me... find these three gringos, open their stomachs... grab their intestines and squeeze the shit out of them!
Yarın, yanıma 50 adam alır bu soytarıları bulup karınlarını yarar bağırsaklarını söküp, içlerini dışlarına çıkartırım.
All of our sins were forgiven and now the world of God is open to every one of us.
Bütün günahlarımız bağışlandı. Artık Tanrı'nın saltanatı hepimize açık.
Help me open the bag.
Haydi, torbayı açmama yardım et.
The lines are open. Waiting for your pledge.
Hatlar açık, bağışlarınızı bekliyor.
At some point I felt I could stop the crash if I could only open my mouth and scream.
Bir an eğer yalnızca ağzımı açıp bağırırsam, çarpışmayı durdurabileceğimi hissettim..
They should line them up against the wall, slice them open... and spread their guts out on the parkway.
Hepsini duvara dizip, karınlarını deşmeli ve bağırsaklarını sokağa yaymalılar.
Would you prefer I proclaim my independence and drink in the open?
Bağımsızlığımı ilan edip alenen içmemi mi yeğlersin?
Maybe you'll have to open up the bag and see?
Belki de çantayı açıp görmelisin.
Leave him alone! You want the bag open?
Çantanın açılmasını mı istiyorsun?
Open the fucking bag.
Aç şu lanet çantayı!
All right, sit the bag down on the toilet and open it.
Pekala, çantayı tuvaletin üzerine koyup aç.
sorry to be blunt, but I can't open the window.
Skışma için bağışlayın, ama pencereyi açamıyorum.
Your father's cries were really worth listening to when his stomach was cut open and his intestines were dumped in the gutters.
Babanın çığlıkları daha acı idi.. .. karnı açıkça parçalanmıştı.. .. ve bağırsakları dışına akmıştı.
Hang the banana bag wide open.
Sarı serumu iyice açın.
You will join us in the Great Link open your thoughts, allow us to understand you.
Büyük Bağ'da bize katılıp düşüncelerini açıp, seni anlamamıza izin vereceksin.
Your entrails will come out of your shameful orifices those that exist and those that the angels of Satan have ripped open.
Bağırsaklarınız utanç dolu deliklerinizden fışkıracak o gün geldiğinde şeytanın melekleri dirilecekler.
Open the bag!
Ağzını aç.
But the wizard cut open a bag of salt..... and now the dancing minions have nowhere to put their big maypole... fish thing.
Ama sonra büyücü tuz çuvalına deldi. Şimdi de, dans eden dalkavukların bağımlısı büyük bahar direğini dikecek yerleri yok.
If I can't depend on the foundation and until I get some new grants I'm taking out a loan to keep the clinic open.
Eğer vakıfa güvenemezsem ve yeni bağış toplamadıysam kliniği açık tutmak için kredi alacağım.
One might as well open the window and shout down the street.
Pencereyi açıp sokağa bağırsan da olur.
I want to be open to the innermost part, and if someone sees, that the mystery is just a mass of intestines, the woman's finally dead!
En derin noktasına kadar açım Ama bütün gizemi bağırsaklarında saklıyorsa kadın ölür!
Open on the side of the long string.
Uzun bağın olduğu tarafı aç.
Grow up in the sun, happily entwined with others, and then someone comes along, cuts you open and rips your guts out.
Güneşte büyüyorsun. Diğerlerine bağlanmış bir halde. Sonra biri geliyor ve karnını yarıp bağırsaklarını ortaya döküyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]