English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ P ] / Pass the ball

Pass the ball Çeviri Türkçe

274 parallel translation
Pass the ball over here.
Topu buraya atın.
Pass the ball, Gower.
Pas ver Gower.
Pass the ball, you git.
Pas versene it herif.
- Pass the ball, man!
- Ver şu topu birader!
Pass the ball. We'll show them...
Verin topu, gösterelim şunlara...
Tell cowboy to pass the ball once in a while.
Koboy'a tek pas yapmasını söyle.
That No.9 just keeps punting around and doesn't pass the ball.
Sadece 9numara etrafta geziyor ve pas atmıyor.
Pass the ball in!
Topu at!
Pass the ball!
Topu at!
Pass the ball!
Pas ver!
Loverboy won't pass the ball to me.
Çapkın çocuk bana pas vermeyecek.
Pass the ball over here.
Oraya pas ver.
Pass the ball!
Bana at!
Pass the ball around, keep it moving.
Topu paylaşalım, ilerlemeye devam edelim.
Pass the ball!
Pas at!
Pass the ball.
Ben boşum.
Quit chucking it up. Pass the ball.
Abuk subuk atislar yerine pas ver!
Come on, man, I'm open. Pass the ball.
Haydi dostum, ben müsaidim.
Higashiyama, pass the ball.
Higashiyama, pas ver.
Harrington is blocked by Miller and brown and has to pass the ball to Owens.
Harrington, Miller ve Brown tarafından engellendi ve topu Owens'a atmak zorunda kaldı.
- Come on! - Pass the ball!
Buraya ver.
God damn it, Kobe, pass the ball!
Lanet olsun, Kobe, pas versene! Lanet!
Pass the ball, man! Pass it!
Boş ver adamım.
They never pass the ball, they don't wanna play defense, they take five steps on every lay-up to the hoop, then they wanna turn around and blame everything on the white man.
Pas atmaz, defans.. ... oynamaz, potanın yakınından basket atmaz ve her şey için Beyaz Adamı suçlarlar.
Tracy Reynolds, you need to pass the ball.
Joad açıkta! Tracy Reynolds, pas vermek zorundasın.
Pass the bloody ball, you nit!
Lanet pası atsana, seni yavşak!
What about your boast you could pass her off as a duchess at the Embassy Ball?
Hani bir iddian vardı. Sefaret Balosunda onu bir düşes gibi yutturabilirdin.
Pass the ball!
- Hadi!
Mrs. Carlill suffered the inconvenience... of having to use the ball. She gave something up... even if it didn't pass to the other party.
Karşı tarafa bildirmemesine rağmen... kullanmaktan vaz geçti.
Knauer takes the pass and throws it to Levitt Levitt takes the ball and he's going to the Mean Machine 30-yard line on me.
Knauer pas aldı ve Levitt'e attı. Levitt topu aldı ve Mean Machine'in 30 yarda çizgisine doğru gidiyor. ... benim.
If she'd get in the air, somebody would pass her the ball.
Eğer o havalanırsa biri, ona topu versin.
- Please god... no one seemed to hit him, and yet, the ball squirted, just like magic... black magic, more like it, Danny... pass the ball... is there a black cat in the house?
- Allahım, yalvarıyorum... Kimse topa vurmamış. Sanki biri büyü yaptı vr topu düşürdü.
Pass interference. The Knights have the ball on the Ampipe fiive-yard line.
Şimdi!
It's pass interference, and the ball will be spotted at the 15.
Pas verilirken engelleme vardı. Ve top 15 metreye dikilecek.
Come on gimpy, pass us the ball.
hadi sakat, bize pas ver.
If they throw a forward pass, see the ball in the air and then go and get it.
İleri pas atarlarsa, topu havada görene kadar bekleyin sonra da gidip alın.
Come on. pass the ball.
Hadi, pas ver.
Pass it. Son. throw me the ball.
Pas ver.
Pass me the ball, Bugs.
Topu bana at, Bugs.
Pass the fucking ball! I was wide open!
Atsana su topu bombosum burada!
Come on, pass me the ball, Oompa Loompa.
Hadi topu bana at, Oompa Loompa.
Come on, Earnest, pass us the ball.
Hadi Earnest, at şu topu.
Three innings, four beers and one shameless flash of my press pass later.... We waited outside the locker room to get my ball signed by the new Yankee.
Üç vuruş sırası, dört bira ve utanmadan yapılan tezahuratlardan sonra topumu imzalaması için soyunma odasının önünde Yeni Yankee'yi bekliyorduk.
Pass me the ball.
Topu bana yolla.
You hold the ball firmly, and pass like that.
Topu sıkıca tutarsın ve böyle pası atarsın.
HE'S SMILING AND NODDING BECAUSE HE WANTS ME TO PASS HIM THE BALL.
Gülüyor ve başını sallıyordu çünkü topu ona atmamı istiyordu.
Pass the fucking ball!
Lanet pasi ver.
Pass me the ball, lame-o.
Pas ver bana, topal.
Why don't you just go ahead and pass me the ball, if you still know how.
- Neden sahaya gelip bizimle maç yapmıyorsun.
Pass the ball!
Pas ver.
Just pass me the ball.
Sus da pas ver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]