English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ P ] / Please go in

Please go in Çeviri Türkçe

575 parallel translation
Please go in there and find out what he's saying about me.
Lütfen içeri git, benim hakkımda neler söylüyor, öğren.
Please go in.
Lütfen, hadi.
- Please go in, he's waiting for you.
- Rahatınıza bakın, sizi bekliyor.
Please go in.
Lütfen girin.
Please go in peace
Huzur içinde git.
- Please go in good health.
Lütfen kendinize dikkat edin. Hoşçakalın.
I wish to think. Now, Miss Simpson, if you'll please go in there and lie down.
Bayan Simpson, derhal içeri gidin ve yatın.
Please go in.
Lütfen içeri girin.
Right. Please go in there and take off all your clothes.
Oraya gidin ve tüm giysilerinizi üzerinizden çıkartın lütfen.
Please go in, Miss Scrumptious.
Lütfen içeri buyurun, Bayan Scrumptious.
Please, go in. I'm sorry, sir, but it can't be helped.
Tabi, ne düşünüyorsan onu yap
Please go back down the ladder quietly.
Lütfen usulca aşağı in.
Please go down because you've already cost the museum $ 1 million.
Lütfen in çünkü müzeye zaten 1 milyon dolar kaybettirdin.
Father, please go down.
Lütfen aşağıya in baba.
I'm not the slightest bit interested in what you print. Now, please go. I'm in a hurry.
Bir de öğretmen olan ortanca kardeş Evelyn var.
- Please, Dr. Jekyll, may I go in?
- Lütfen Doktor Jekyll, girebilir miyim?
Will you go in to dinner, please?
Şimdi akşam yemeği için aşağıya iner misiniz lütfen.
In the mean time, go over there and open those curtains please?
Bu arada, şuraya gidip perdeleri açar mısın lütfen?
- Will you go in, please?
Girebilirsiniz.
Charlie, please, go in the other room!
Charlie, lütfen diğer odaya geç!
Please go ahead and help yourself, and we'll be right in... in just a moment. That's fine.
- Beni güldürme.
Go in, please.
İçeri girin lütfen.
- Please don't go in yet.
- Şimdi içeri girmeyin lütfen.
- Please, go in the other room.
Baba, lütfen bırakın.
Please hold the baby. I have to go in there.
Çocuğu benim için biraz tutar mısınız?
- Please go on in.
- Lütfen girin.
Please, doctor, go in.
Doktor, lütfen içeri girin.
- Please, you cannot go in there. - I've got to.
- Lütfen, içeri giremezsiniz.
- Let me go in, please, will you?
- Bırak gireyim lütfen, olur mu?
Unless you have official business in this vicinity, Please listeners, go back to your homes.
Bu çevrede resmî görevde değilseniz lütfen bizi dinleyin ve evlerinize dönün.
Whoever you are, whatever your motives, please go and leave us in peace.
Kim olursanız olun, niyetiniz ne olursa olsun, lütfen gidin ve bizi rahat bırakın.
Won't you go in, please?
İçeri gelir misiniz, lütfen?
Would you go in, please?
İçeri geçin.. Lütfen..
Go ahead in, please.
Girin lütfen.
- Could you go right in, please?
- İçeri girebilir misiniz, lütfen?
- Will you go in, please?
- İçeri girer misin?
Please have any in the sick bay that want to go placed aboard the yacht.
Lütfen revirdekilerden gitmek isteyenleri yata çıkarın.
Please, go on in.
Lütfen içeri buyurun.
I come and go in the theatre as I please.
Canım ne zaman isterse tiyatroya girip çıkıyorum.
Please let us go.... it's terrible in here....
Lütfen, bırakın gidelim. Burası korkunç bir yer.
Hit me if you want to, but please don't go in there.
Tamam, Zelda, istiyorsan bana vur ama lütfen içeri girme.
So if you'll please go and get in your boat and go home.
Lütfen botuna atlayıp evine gider misin?
In the meantime, please go home to Milchester and stay there.
Bu arada Milchester'a dönün ve orada kalın lütfen.
Do I have to go to France, one please, or can I start my leave in Algiers?
Fransa'ya gitmem şart mı, yoksa iznime Cezayir'de başlayabilir miyim?
Go in, I'll arrange it, all the way to the end please, watch your head, that's good.
Devam et, ayarlayacağım. Baştan sona doğru lütfen. Başlarınıza dikkat edin, güzel.
You will please go to that table and write down all of your activity from when you arrived in England.
Lütfen şuradaki masaya geçin ve İngiltere'ye indiğiniz andan itibaren tüm faaliyetlerinizi yazın.
Go on in, please.
Girin, lütfen.
In any case, please go for now.
Ne olursa olsun, artık gitmeniz gerekiyor.
When you see the red light go on, please state in the following order :
Kırmızı ışık yandığında, lütfen sırayla cevaplayın :
Once we have made good our promises, please let us associate with the islanders again, please let us go out to sea again, and please let us participate in the Dongama Festival.
Verdiğimiz sözleri güzelce yerine getirir getirmez lütfen izin verin, tekrar ada halkıyla arkadaşlık edelim lütfen izin verin, yeniden denize açılalım ve lütfen Dongama Festivali'ne katılmamız için bize izin verin.
Would you go to Mr. Siddley, please?
Bay Siddley'in yanına gider misin lütfen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]