Pointy Çeviri Türkçe
588 parallel translation
Look at how pointy her tits are.
Bak meme uçları ne kadar dik.
She was from the north and had pointy tits.
Kuzeyliydi ve dik meme uçları vardı.
Good Father, you have pointy ears.
Sevgili peder. Kulağınız kesik.
And pointy steel helmets, and they keep jumping up and down, up and down.
Ve iğneli başlıklarıyla, yukarı aşağı zıplıyorlar.
You're so smart, Kirk. You, and this pointy-eared thinking machine of yours.
Çok akıllısın, Kirk, sen ve bu sivri kulaklı düşünme makinen.
Boots with the pointy toes.
Sivri uçlu çizmeler.
He looked like one of those greeting-card jokes, awful pointy above the ears.
Şu komik tebrik kartlarındaki tiplere benziyordu, sivri kulakları vardı.
I used to be pointy above the ears.
Benim kulaklarım da sivridir.
One of those little pointy ones.
O küçük noktalı olanlardan.
- It's sharp, pointy and painful.
- Keskin, küçük ve acı verici.
You see a lion, is a huge savage beast... about ten-foot long, five-foot high... with masses of sharp, pointy teeth... and nasty, long, razor-sharp claws.
Aslan, üç metre uzunluğunda, bir buçuk metre yüksekliğinde, bolca sivri dişi ve jilet gibi keskin pençeleri olan, dev bir yırtıcı canavardır.
Well, see, a maple's sort of pointy in its corners.
Şey. Görüyor musun? Akçaağaç köşelerinden sivri uçludur.
He's got a pointy head!
Sivri bir kafası vardır. Ohoho-no-Ho!
It was just sh - pointy, all sharp - pointy.
Sadece... sivri, keskin... sivri.
If you got your little pointy heads out of them pajamas, you wouldn't be late for work!
Küçük sivri kafalarınızı pijamalarının içinden çıkarabilseydiniz, işe geç kalmazdınız.
You pointy-heads has no more idea of traffic control than a goony bird!
Sivri kafalarınız trafik kontrolünü aptal bir kuş kadar bile anlamıyor!
Pull your cars over, you little brown pointy-heads!
Arabalarınızı kenara çekin, küçük kahverengi sivri kafalılar!
Ain't none of you pointy-heads ever seen an airplane before?
Daha önce hiç uçak görmediniz mi?
So, brave knights... if you do doubt your courage or your strength... come no further, for death awaits you all... with nasty, big, pointy teeth.
Bu yüzden cesur şövalyeler... gücünüzden ya da kuvvetinizden şüphe ediyorsanız... daha fazla ilerlemeyin, çünkü ölüm, kirli, büyük... ve sivri dişleriyle bekliyor.
One was about Wallace, it was during the time of that election, it was about Wallace, George Wallace, and I said he keeps calling everybody pointy-head... he... he refers to pointy-headed intellectuals.
Esprilerden biri Wallace hakkındaydı ve seçim zamanıydı. Ben de dedim ki George Wallace herkesten sivri diye bahsediyor. Sivri entelektüelleri kastediyordu.
You're gonna keep on saying I'm suave and sophisticated, and then when I start to believe it, then you're gonna say how pointy head I have, and how floppy arms I have, and, and how dull I am.
Tatlı dilli ve sofistike olduğumu söylemeye devam edeceksin ve ben buna inanmaya başlayınca, ne kadar saplantılı bir kafam olduğunu ve ne kadar gevşek kollarım olduğunu ve ne kadar sersem olduğumu söyleyeceksin.
- Now, you must admit, though, Bert, that the head up there is a little bit pointy, Bert.
- Ne? - Şimdi, itiraf etmelisin Bert orada kafanın yukarıda olması biraz saplantılıydı Bert.
That has the pointy top.
Sivri uçlu olan.
No, Mr. Monk, the pointy finger.
- İşaret mi çekiyor? - Hayır, Mr. Monk, işaret ediyor.
- Tits... Pointy ones?
- Sivri memeli mi?
He wrote "In Dilman's Grove" and "Pointy Birds."
'Dilman Korusunda'ile'Kakan Kuşlar " ın sairi.
Oh, pointy birds Oh, pointy, pointy
O, kakan kuşlar O, kakın, kakın
It's a wee, pointy little thing with ear flaps.
Kulak kapakçıklarıyla minik noktalı bir şey.
I found you face-down in a puddle, wearing a pointy hat and singing.
Yüzün gözün çamur içinde, kafanda puanlı bir şapka, şarkı söylerken bulmuştum seni.
Imagine a sharp, pointy, calcified projectile ripping and knifing its way through your soft, tender, inflamed gum tissues.
Keskin, sivri, damağından yeni çıkan ve orayı yavaşça delen, yumuşak, iltihaplı dişeti dokuları hayal edin.
Come on noone is going to be taken in if he has a long, red, pointy tail.
Yapma! Uzun kırmızı bir kuyruğu olsa kimseyi kandıramazdı.
Well, he's kind of small, And he's all covered with fur, And he has big, pointy ears
Pekala, küçük bir şey, bütün her yeri tüyle kaplı, büyük kulakları var, ve burnu Nebraska'ya benziyor.
No pointy hats, but plenty of pointy heads.
Sivri uçlu başlıkları yok ama sivri uçlu kafaları var.
I know it, yes. Clayton Townley, chief pointy head.
Evet biliyorum, Clayton Townley, kukuletalıların lideri.
Our chance to show the Hun that it takes more than a pointy hat and bad breath to defeat the armies of King George.
Kral George'un ordularını yenmek için sivri uçlu şapka ile kötü kokan nefesten fazlasının lazım olduğunu Almanlara gösterme şansımız.
You Goya-bean-eating, 15-in-a-car, 30-in-an-apartment, pointy shoes, red-wearing, Menudo, mira-mira, Puerto Rican cocksucker, yeah, you!
Seni fasulye yiyen, bir arabaya 15 bir daireye 30 kişi doluşan puanlı ayakkabılı, kırmızı elbiseli "menudo, mira" filan diyen Puerto Rico'lu homo.
However, the net effect of these laws... is to protect any pointy-headed cretin... who moves into your property... and slowly drives you bankrupt and insane.
Bununla birlikte bu yasalar dairenize taşınan kişiyi kesin bir dille koruyor ve bu da sizi yavaşça iflasa ve deliliğe doğru sürükler.
Look. I made it cloudy way up in the pointy states.
Bakın, işaretli eyaletleri bulutlu yaptım.
"O pointy birds, O pointy, pointy..."
Noktalı kuşlar, noktalı, meshedilenler...
His nose is too pointy.
Burnu çok sivri olduğunu.
It's kinda pointy, see that one?
Sivrimsi bir şey, görebildin mi?
I've seen him watching the Madonna videos and I can tell he just wants to put on a pointy bra and vogue.
Madonna'nın kliplerini nasıl izlediğini gördüm. Sivri uçlu bir sütyen takıp vogue yapmak istediği belli oluyor.
Dale, I could kiss your pointy little head. Mwah.
Dale, senin küçük siyah nokta kafanı öpebilirim.
- Just let him show those pointy little ears.
Hele bir sivri küçük kulaklarını göstersin.
- You should've been there, pointy ears.
- Orada olmalıydın, sivri kulak.
My, my. Can we actually have a brain beneath that pointy cowl of ours?
O maskenin içinde gerçekten bir beyin taşıyor musun acaba?
I never felt so alive. The rush of the water the feeling of flight as you're launched out of the boat and the good, clean crack of a pelvis as it meets one of nature's finest pointy rocks.
Hiç bu kadar canlı hissetmemiştim Hızla akan su, bottan fırladığın andaki uçma hissi ve tabiatın sivri kayalarıyla temas ettiği anda kırılan kalça kemiği.
- No, don't look for the pitchfork and pointy tail.
- Hayır. Yaba ve kuyruk aramayın.
Spherical, but pointy in parts.
Küresel, ama bazı noktaları sivri.
Oh, no, my pointy-eared old friend.
Ah hayır, sivri kulaklı dostum.
A crab with eight legs, pointy heads, size like this.
yengeç 8 ayaklıdır,
point 398
points 477
pointer 34
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
point one 17
points 477
pointer 34
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
point one 17