Read on Çeviri Türkçe
3,414 parallel translation
Well, maybe we could've gotten a better read on her if two people hadn't gone off topic.
İki kişi konu dışına çıkmamış olsaydı onu daha iyi anlayabilirdik belki.
You know, I read one thing about her having a Crescent-shaped birthmark on one of her - - oh.
Onun hakkında bildiğim tek şey, hilal şeklindeki doğum lekesi.
I read on your profile that you love football trivia, so...
Profilinde futbolu çok sevdiğini okudum da.
I can't get a read on them.
Bir türlü çözemedim.
I read on her blog that she's trying to get financing For some Eskimo movie that she wants to star in.
Blogunda, başrolünde oynamak istediği bir Eskimo filmi için para toplamaya çalıştığını okudum.
I'll know after I put my feelers out, get a read on whether or not there's a bust on the horizon.
Birilerinin ağzını arayıp ufukta bir baskın olup olmadığını öğrendikten sonra, bileceğim.
See, you can't believe everything that you read on the Internet.
Görüyorsun ya, internette okuduğun her şeye inanmayacaksın.
Grete Maigret read on, increasing dejected.
Grete Maigret okumaya devam ederken, morali iyice bozulmuştu.
Mr. Reese, I managed to get a read on that escrow account that's funding HR.
Bay Reese, HR'a para sağlayan emanet hesabına göz gezdirmeyi başardım.
I read Sal Price's book on Hannah.
Sal Price'ın Hannah'yla ilgili kitabını okudum.
I got to go break it to his brothers before they read about it on Twitter, tell mom.
Gidip kardeşlerine Twitter'dan öğrenmeden önce haber vermeliyim, anneme söyle.
Maybe a rent a small room.. .. where l can read books and hear songs on the radio.
Belki, şarkı dinleyebileceğim, kitap okuyabileceğim küçük bir oda kiralarım.
I meant you read it, like, on your own.
- Kendin için oku demek istedim.
The priest came, prayed for her, read from the Bible, now she goes to the market on her feet.
Rahip geldi ve onun için dua etti şimdi yürüyerek pazara gidiyor.
Come on, read.
- Söyleyecek! Hadi, oku.
Come on, the priest will read to you and you'll see you'll be better.
Peder sana dua okuyacak ve daha iyi olduğunu göreceksin.
You gotta go on Amazon and read a really long review written by an insane person who's been dead for months because he shot his wife and then himself after explaining to you that the remote is counterintuitive.
Amazon'a girip inanılmaz uzun bir eleştiriyi okumak zorundasın... aylar önce ölmüş bir akıl hastası tarafından yazılmış... çünkü karısını vurmuş... sonra da kendini... uzaktan kumandanın beklentileri karşılamadığını sana açıkladıktan hemen sonra.
I used to read you ee Cummings while you rested your head on my naked chest and we'd both weep and those were the best days of my life.
Çıplak göğsümde dinlenirken Cummings'te, seni okumak için kullandım ve ikimiz için ağlamak istiyordum ve hayatımın en güzel günleriydi.
Can you read the name on it?
- Üzerinde yazan ismi okuyabiliyor musun?
In fact, I have read every book published on murder since 1850, to be precise.
Aslında, kusursuz olmak için 1850'den beri basılmış tüm cinayet kitaplarını okudum.
Hang on a second, I just read an article...
Bir saniye, bir yazı okumuştum.
I'll read your columns on the air.
Canlı yayında köşe yazılarından birini okuyacağım.
Ms. Berg, I've read a few of your pieces on the president.
Bayan Berg Başkan hakkında yazdığınız yazılardan birkaçını okudum.
I used to sit on the bench by the tree and hold a book over my face, pretending to read, and I'd watch you, running and jumping on the court.
Ağacın dibindeki bankta otururdum ve kitap okurmuş gibi yapardım. Aslında senin sahada koşup zıplamanı izlerdim.
I just read that you're gonna be on "Dancing With The Stars."
"Yıldızlarla Dans" a katılacağını okudum.
This is my life you're putting on the internet for any weirdo to read.
Onca manyağın okuması için internete yüklediğin şey benim hayatım.
I read up on you.
Hakkında araştırma yaptım.
Quinn... sorry, Lindsay Dwyer... Saw a text on his phone that read, and I quote,
Quinn, affedersiniz, Lindsay Dwyer Jesse'nin telefonunda şöyle bir mesaj görmüş.
It breaks your heart to read what's going on over there.
Orada yaşananları okumak insanın yüreğini burkuyor.
All the encrypted data's on here, read-only.
Bütün şifreli veriler burada, sadece okunabilir.
That book is so idiotic, I couldn't even read it on a toilet.
Bu kadar salak bir kitabı tuvalette bile okumam ben.
I remember A Christmas Carol on the wireless, but I don't think I've read this one.
Bir Noel Şarkısı'nı radyodan hatırlıyorum. Ama bunu okuduğumu pek sanmıyorum.
Did you ever read the coroner's report on Richard Simons?
Richard Simons'ın otopsi raporunu okudun mu?
I read you in on the Yemen deal,
Yemen konusundaki görüşünü dinledim.
I read the note you left on your desk.
Masana biraktigin notu okudum.
I made sure I read every file on my targets, cover to cover.
Her görevimdeki hedef kişinin detaylarını iyice okurdum.
I lay in my bed the first night... after she was born... and twisted the ring he had given me... put on the light to admire it... read the letter he had written to his daughter and me.
Kızım doğduktan sonraki ilk gece yatağımda yattım... ve bana verdiği yüzüğü çekip ışığının hayranlığında... bana ve kızıma yazdığı mektupları okudum.
Burt enjoyed pretending to read, trying on hats, and the outdoors.
Burt bir şeyler okuyormuş gibi yapmayı, şapka denemeyi ve kamp yapmayı seviyor.
Come on, dude, don't read that.
Okuma onu.
And, Fusco, be careful who you read in on the case. Yeah.
Fusco, soruşturmaya birilerini dahil ederken dikkatli ol.
When I heard you laying down righteous truths on those blonde bots in the crap house the other day, I knew I finally found a kindred spirit, which is why I wanted you to read my book on female empowerment.
Senin hakikatleri anlatmaya çalıştığını duyduğumda geçen gün bok evinde o sarışın botların önünde, soydaş bir ruh bulduğumu anlamıştım, bu sebeple kitabımı okumanı istemiştim kadın hareketi.
First time you always read it out loud on Monday, it's different.
Her Pazartesi sesli şekilde ilk kez okumuş olursunuz ve bu farklıdır.
We are constantly getting feedback on what's working and what's not working from the table read to the tape night.
Masadaki okumadan çekim gecesine kadar... ne işliyor ne işlemiyor daima geri dönüş alıyoruz.
They can send in comments and views on things they've seen, read, heard.
İnsanların izledikleri, okudukları şeyler hakkında yorumlar gönderdikleri bir köşede.
I went and read the writing in the far distance on the wall and it had on the wall, "Today I am reborn."
Gittim ve duvarın üzerindeki yazıyı okudum. Duvarda, "Bugün, yeniden doğuyorum." yazıyordu.
It didn't read like a teenager on a sugar high.
Hiper enerjili bir ergenin mesajına da benzemiyordu.
The email that was read by everyone in the world, "I cheated on Will." You were talking about me, right?
Tüm dünyanın okuduğu "Will'i aldattım" dediğin e-posta benim hakkımda, değil mi?
Yeah, the cops read "Mexican Mafia" on your file and it got reinterpreted as Mafia-Mafia on the Old Sandwich gossip circuit.
Evet, polis dosyandaki Meksika mafyası kısmını okudu ama orası sadece mafya olarak yorumlandı ve dedikodu ağı da şehri sardı.
You read that dreck? On the plane.
O saçmalığı okudun mu?
Did you read that on the Internet, whatever that is?
Bunu internetten mi okudun, her iş dediğin bu mu?
You know, rumor has it that DCS was read-in on this.
Söylentiler DCS'in bundan haberi olduğu yönünde.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230