Ready for lunch Çeviri Türkçe
95 parallel translation
Tell Albert we're ready for lunch.
Albert'a yemek için hazır olduğumuzu söyle.
You wouldn't have anything ready for lunch?
Öğle yemeği için hazır bir şeyler var mı?
I hope you're ready for lunch,'cause I am.
Umarım öğle yemeği için hazırsındır, çünkü ben hazırım.
Alexandra is ready for lunch.
Alexandra öğle yemeğine hazır.
- Ready for lunch?
- Yemek için hazır mısın?
Ready for lunch?
Yemeğe hazır mısınız?
You ready for lunch, cowboy? Yep.
- Yemek için hazır mısın Kovboy?
I know you ain't ready for lunch, boy.
Öğle yemeği için hazır olmadığını biliyorum oğlum.
Ready for lunch?
Yemeğe çıkmaya hazır mısın?
Okay then, ready for lunch?
Tamam o zaman, yemeğe hazır mısın?
- Ready for lunch?
- Yemek yer misin?
Ready for lunch?
Öğle yemeğine hazır mısın?
YOU READY FOR LUNCH?
Acıktın mı?
You ready for lunch?
Yemeğe çıkmaya hazır mısın?
Good luck, loser. Who's ready for lunch?
Öğle yemeğine hazır mısınız?
You ready for lunch?
Öğle yemeği için hazır mısın?
Ready for lunch?
Öyle yemeği için hazır mısın?
Okay, are my co-Stars ready for lunch, huh?
Başrol arkadaşlarım yemeğe gitmek için hazır mı bakalım?
Hey, you ready for lunch?
Hey, öğle yemeği için hazır mısın?
- Ready for lunch?
- Yemeğe hazır mısın? - Kesinlikle.
- Hi. Ready for lunch?
- Selam, öğle yemeği için hazır mısın?
Hey, honey, why don't you take your stuff and go upstairs and, uh, get ready for lunch, okay?
Hey, tatlım, neden eşyalarını yukarı çıkarmıyorsun? Yemeğe kadar hazır ol tamam mı?
Anyone ready for lunch?
Öğle yemeği isteyen?
i'm just getting ready for lunch with talia from french "vogue."
Fransız Vogue'dan Talia ile öğlen yemeğine hazırlanıyorum.
Hey, you ready for lunch?
Selam. Öğle yemeği için hazır mısın?
Ready for lunch?
- Yemek için hazır mısın?
- Ready for lunch? - Mmm-hmm.
Yemeğe hazır mısın?
- Ready for lunch? - Oh.
- Yemeğe çıkmaya hazır mısın?
Like I'm ready for lunch at the Delano.
Sanki De'lano'da yemeğe gitmeye hazır gibi miyim?
While we're waiting for him to get all signed in, everybody put away your notebooks, and let's get ready for lunch.
Pekâlâ. Tyler'ın gelmesini beklerken herkes defterlerini kaldırsın ve öğle yemeği için hazır olsun.
To get everything ready for lunch,
Öğle yemeği için her şeyi hazır etmeye,
- Lunch is ready, waiting for you.
- Öğle yemeği hazır sizi bekliyoruz.
If the menus are late for lunch, it doesn't matter, the guests can look at the picture till they are ready, right?
Eğer menüler öğle yemeğine yetişmese bile sorun değil, ziyaretçiler menü hazır olana kadar resimlere bakabilirler, haksız mıyım?
READY FOR THE BOX LUNCH BIDDING-
Çocuklar?
All ready for a Halloween lunch?
Herkes Cadılar Bayramı Yemeğine hazır mı?
It'll be ready just in time for lunch.
Öğle yemeğine kadar hazır olur.
Well, bossanova, although rosey'd been saving herself for a nice big Magog worldship lunch, I'd say a universe-crunching dimensional time tunnel qualifies as a break-glass-in-emergency kind of emergency, so, in short, rosey's ready to rumba.
Şöyle diyeyim büyük patronum Rosey kendini büyük Magog dünya gemisi için saklıyor olsa da evren yok edici boyutsal bir tünel için acil durumda "acil durumda camı kırınız" koşulunu yerine getirebilecek durumda.
Go downstairs and get ready for lunch.
Aşağıya in ve yemeğe hazırlan.
Speaking of which, I have to go get ready for my lunch date.
Konuşan biri, ben benim öğle yemeği tarih için hazır gitmek zorunda.
- Ready for your birthday lunch?
- Yaş günü öğle yemeğin için hazır mısın?
You try and paint Dr. Kelso as this jackass who turns on people who don't do his bidding, when you were ready to write me off just for having lunch. So honestly?
Dr. Kelso'yu, kendi tarafında olmayan insanları bir kalemde silen bir dallama olmakla suçlarken, sen sadece bir öğle yemeği yedim diye beni silmeye kalkmadın mı?
Helen, Simon's got to go to London tomorrow for some tests so have him ready straight after lunch.
Helen, Simon'ın bazı testler için yarın Londra'ya gitmesi gerekiyor. Öğle yemeğinden hemen sonra hazırla onu.
Well, whoever it was, she called me the night before and was like, "be here by 8 : 00, you know,'cause I have this big lunch and I'll be all ready for you,"
Neyse kimse kim. Heather beni önceki gece arayıp saat 08 : 00 gibi gelmemi istedi. Önemli bir öğle yemeği varmış.
Then you're gonna get her ready for her lunch meeting at The Grill with the writer of her next feature.
Onu, son filmin senaristiyle The Grill'de yapacağı öğle yemeği buluşmasına hazırlayacaksın.
Are you going to be ready for this lunch?
Öğle yemeği için hazır olacak mısın?
You ready for our lunch date?
Yemek için buluşmaya hazır mısın?
I had an early lunch, so I'm ready for dinner.
Öğle yemeğini çok erken yemiştim o yüzden sorun değil.
Gonna get an office ready for you after lunch.
Öğle yemeğinden sonra ofisin hazır olacak.
So I have to get ready for Chuck's party, but Nate will take you to lunch.
Chucklara gitmek için hazırlanmalıyım.
You know, actually I was about ready to take a break for lunch, yeah.
Aslında yemek için ara vermek üzereydim, evet.
Are you ready for our lunch date?
Öğle yemeği randevumuza hazır mısın?
ready for what 105
ready for this 33
for lunch 58
lunch 488
lunch box 16
lunch time 24
lunch is ready 54
lunch and dinner 24
lunchtime 59
lunch is on me 20
ready for this 33
for lunch 58
lunch 488
lunch box 16
lunch time 24
lunch is ready 54
lunch and dinner 24
lunchtime 59
lunch is on me 20