English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Shall i go on

Shall i go on Çeviri Türkçe

138 parallel translation
- Shall I go on?
- Devam edeyim mi?
Shall i go on, sir?
Devam edeyim mi efendim?
- Shall I go on? - You bet!
- Devam edeyim mi?
Inspector, shall I go on searching?
Müfettiş bey, devam edeyim mi?
Shall I go on?
Devam edeyim mi?
- Shall I go on? - Please.
- Devam edebilir miyim?
Shall I go on?
- Devam edeyim mi? - Evet.
Or shall I go on?
Yoksa devam edeyim mi?
Cause... " Shall I go on?
- Devam edeyim mi?
Drug addiction alcoholism, sadism, bestiality, mutilation murder, vampirism, necrophilia, cannibalism. Not to mention a gamut of sexual goodies. Shall I go on?
Uyuşturucu bağımlılığı, alkol sadizm hayvanlara tecavüz işkence, cinayet, kan içme, ölü sevicilik, yamyamlık yani olağan seksüel ilişkilerle pek alakası yok.
- Shall I go on?
- Bu kadar yeter mi?
- Shall I go on?
- Gidecek miyim?
Shall I go on with my dream?
Rüyama devam edeyim mi?
Shall I go on?
Gideyim mi?
Shall I go on my own?
Ben tek başıma gideyim mi?
Shall I go on, sir?
Devam edeyim mi hocam?
You know, if you go on like this, i shall begin to think that... charlie!
- Biliyorsun bu şekilde devam edersen şunu düşünmeye... - Charlie.
And I shall be very sorry, too if you do not decide to go on to Gömbös.
Ve Gömböş'e uğramayı düşünmezseniz de çok üzülürüm...
And that their contempt of truth shall not go unpunished I shall ask their indictment for perjury on the same evidence that in one minute will prove the identity of these defendants with that of 22 active members of the mob that stormed and burned the jail and lynched Joseph Wilson!
Ama gerçeğe ihanetleri cezasız kalmayacak. Ben de birazdan ortaya koyacağım ve davalıların 22'sinin birden hapishaneyi basıp Joseph Wilson'ı yakarak linç ettiklerini gösteren kanıtı onların yalancılıktan yargılanması için de kullanacağım!
I shall say and go on saying I lent them the bonds.
Çünkü tahvilleri onlara borç olarak verdiğimi söylerim.
When the time is up, if you haven't delivered that document to me properly signed... I shall shut off your air and go on my way.
Süre dolduğunda, belgeyi imzalanmış olarak vermezsen havanı kapatıp yoluma devam ederim.
I came on foot with the old man and shall go the same way.
Ben yürüyerek geldim ve aynı yoldan geri dönerim. - Hayır!
On the contrary. I shall go out every night until I catch him.
Tam aksine, onu yakalayana kadar her gece dışarıdayım.
And if you were to ask any man who knew England well, "Where shall I go to?" 10-to-one he'd say, "Go to Kent."
Olur da İngiltere'yi iyi bilen birine nereye gitmeniz gerektiğini sorarsanız on kişiden biri Kent cevabını verir.
I shall have to go on trying, that's all.
Denemeye devam edeceğim.
On that charming observation, I shall go and change for breakfast.
Bu zarif benzetmenin üzerine çıkıp kahvalti için birşeyler giyeyim.
No matter what you may say or do, whatever may happen to either of us... I shall go on loving you always.
sorun ne söylediğin yada yaptığın değil, birbirimize karşı neler yapabildiğimiz... seni daima seveceğim.
I shall not go on board until my dispatch box has been found.
Evrak çantam bulunana kadar gemiye binmeyeceğim.
Good. I suppose we shall have to go on with the performance.
Sanırım gösteriyi devam ettirmeliyiz.
Queequeg, if you go on like this, I shall be very angry.
Queequeg, böyle devam edersen sinirleneceğim ama.
Right, and I shall go on being a stinker until I've evened up the score.
Doğru, skoru eşitleyene kadar gıcık biri olmayı sürdüreceğim.
But this glimpse of my past monstrosity has made me so grateful to those I once thought cruel that I shall go on yelling'Tripe'whenever tripe is served. "
"Geçmişteki hilkat garibesi oyunum gözüme ilişince..." "... bir zamanlar acımasızlık diye düşündüğüm eleştirilere minnettar kaldım. " " Her oyun için hak ettiği sıfatı haykırmaya devam edeceğim. "
I shall go on shanks'mare, Mrs Faulk.
Tabanvayla giderim Bayan Faulk.
I know a good spot on the Seine. Shall we go there?
Ben Sena'da iyi bir yer biliyorum.
I shall have to go around by the blacksmith's in Rojdesdvenskoie on my way home.
Yolumun üzerinde Rojdesdvenskoie Köyü'nde nalbanta uğramam gerekecek.
And if I go on working for this company I shall finish up looking like him.
Bu şirketle çalışmaya devam edersem, sonum bunun gibi görünmek olur.
I shall go and wait on the other side.
Ben gidip öbür tarafta bekleyeceğim.
Shall I go on?
Benim platonik dostum...
Let that man go on or I shall have to speak to him.
O adam devam etsin yoksa onunla konuşacağım.
No I shall go there on my own.
Oraya tek başıma gideceğim.
I shall find another way to earn us a living. Oh, please, go on the game.
Bir filin hayasından daha geniş ve bir o kadar da erişilmesi zor.
I swear to you... on my chastity... that even if my mother forces me to go through with this marriage... I shall be yours completely.
İffetim üzerine yemin ederim ki... annem beni bu evliliğe zorlasa bile... ben tamamen sizin olacağım.
As he's on his way I shall go to meet him... sword in hand!
Madem ki o yolda, karşılarım onu elimde kılıcım.
You shall go through the rear entrance while I go in the front.
Ben ön taraftan girerken, sen de arka kapıdan gireceksin.
Mama, I shall be able to go on the school trip now.
Anne, artık okul gezisine gidebileceğim.
I shall go mad and die alone in the woodshed with nasty things pressing'on me!
Üstümdeki çirkin şeylerle kömürlükte delirip tek başıma öleceğim!
If you go on like this, I shall have to leave.
Böyle devam edersen işi bırakırım.
I shall surely go on living, but what will become of you?
Elbette ki yaşamaya devam edeceğim ama sizler ne hale geleceksiniz?
# I'll go on home and lay my body down # - Therefore... I shall resign the presidency, effective at noon tomorrow.
Başkanlık görevimden, yarın öğlenden geçerli olmak üzere istifa ediyorum.
"So on Sunday, I shall go to your place of worship and then a final plunge at noon."
"Pazar günü ibadet yerine gidip öğlende kendimi ölüme atacağım."
I shall still be unable to understand with my reason why I pray, and I shall still go on praying.
"Neden dua ettiğimi asla anlayamayacağım". "Oysa dua etmeye devam edeceğim".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]