English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The first

The first Çeviri Türkçe

122,680 parallel translation
Ah, heard you the first time.
İlk seferinde de duydum.
Two men came out of the first car, both white, and then behind, uh... two more men.
İki adam öndeki araçtan indiler, ikisi de beyazdı sonra arkadakinden iki adam daha.
I cut her the first day of callbacks.
İkinci tur seçmelerde onu eledim.
Tell me about the first time we kissed.
İlk öpüştüğümüz zamandan bahset.
So they gather here every morning to exercise their magnificent right, guaranteed by the First Amendment... to let their angry voices be heard.
Bu yüzden insanlar her sabah, Birinci Anayasa Değişikliği'nin mümkün kıldığı muazzam haklarını icra edip... öfkeli seslerini duyurmak için burada toplanıyorlar.
You're not the first person to come here making false claims
Buraya gelip de Underwood ve yandaşlarıyla ilgili yalan iddialarda
- No? - All voices should be heard out of respect for the American people and the gravity of the vote before the Senate today, the first like this since 1825.
- Hem Amerikan halkına saygıdan hem de 1825'ten beri örneği görülmemiş bugünkü Senato oylamasının ciddiyetinden ötürü tüm fikirler dinlenmeli.
It wouldn't be the first time!
- Bu ilk kez olmaz!
- Am I not the first?
- Ben ilk ben değil miyim?
I fear that I am not the first... with my wife.
Korkarım ki ilk ben değilim... eşimle.
The first, lord?
Birincisi, efendim?
That was the first time I said "I love you" to anyone and meant it.
Birine ilk kez o an "seni seviyorum" dedim ve ciddiydim.
I was the one that warned him about the Abbots in the first place. But he still insisted upon going.
Keşişler konusunda onu en baştan uyardım ama yine de üzerine gitmekte ısrar etti.
How did Sunny hook up with an asshole like you in the first place?
Nasıl oldu da Sunny en baştan senin gibi bir puştla takıldı acaba?
"Oh, how did Sunny..." You don't know the first thing about me, son.
"Nasıl oldu da Sunny..." Hakkımda bir şey bilmiyorsun evlat!
Your bullshit's what got us here in the first place, remember?
Saçmalık bizi burada ilk başta olan şey, hatırladın mı?
He'll abandon you the first chance he gets, just like he abandoned me.
Beni yüzüstü bıraktığı gibi seni de bulduğu ilk fırsatta yüzüstü bırakacak.
What's going to happen to the first one when it's born?
İlk doğan bebeğe ne olacak?
Giannis took the first swing?
İlk yumruk da Giannis'ten mi gelmiş?
It adorns the crypt of the first commander, Bekka Pramheda.
İlk kumandanın mağarasını süslüyor, bekka pramheda.
Neither will the ashes of the first commander, if that's all that's down there.
Eğer aşağıda ilk komutanın, küllerinden başka şeyler de varsa.
The First Lady isn't a part of your security team.
First Lady, güvenlik ekibinizde değil.
Seth, nobody can have a personal conversation with you without Harvard coming up, usually within the first 30 seconds.
Seth, her konuşmanın ilk 30 saniyesinde Harvard'dan söz ediyorsun.
I've also set up an informal dinner at the Residence with the First Lady.
Aynı zamanda First Lady'yle Saray'da bir yemek de ayarladım.
Does it ever weird you out that you and Dad are, like... the President and the First Lady?
Babamın Başkan, senin de First Lady olman sana hiç tuhaf geliyor mu?
Now, what do you make of the First Lady's comments?
First Lady'nin sözlerine ne diyeceksiniz?
Well, I have to say, I find it curious that on the same day the President announces his hundred days roll-out, the First Lady starts beating the drum for gun control.
Başkan'ın 100 günlük planını duyurduğu gün First Lady'nin silah kontrolüne dair sinyaller vermesi epey manidar.
Hmm? The President or the First Lady?
Başkan mı yoksa First Lady mi?
- Are you talking about the First Lady?
- First Lady'yi mi diyorsun? - Duydun mu?
You have to talk to the First Lady.
First Lady ile konuşmalısınız.
And I know that both Tom and I are very excited about his agenda for the first hundred days.
Biliyorum ki Tom da ben de ilk 100 günlük programı hakkında oldukça hevesliyiz.
I guess that, part of me knew that first night, but when I went out there for you in the mist,
Sanırım bir parçam ilk gece olduğunu biliyordu fakat senin için sise çıktığımda...
Pray the pleural effusion doesn't kill him first?
Onu önce plevral efüzyonun öldürmemesi için dua mı edeceğiz?
It was first introduced in the Disney comic book
İlk kez Disney'in en sevdiğim çizgi romanlarından olan Flip Decision'da ortaya atıldı.
So do you want the good news or the bad news first?
Önce iyi haber mi, kötü haber mi?
First sign of trouble, fire the ship.
Belanın ilk nişanı olarak gemiyi ateşe ver.
I am to be first up the ladder?
Merdivene ilk gelmek miyim?
After the first round,
İlk turun ardından
Since the moment you first sucked air, you were a disappointment.
Havayı ilk soluduğun andan beri tam bir hayal kırıklığısın.
The Horseman and I have been sworn enemies since our first meeting on the battlefield in 1781.
1781'de karşılaştığımız ilk savaşta atlıyla ben baş düşman olduk.
What made you first pick up the item?
Onu asıl alma sebebiniz nedir?
And this... this was her first brush with the supernatural.
Ve bu da... Bu ise doğaüstü ile ilk karşılaşması.
A moment alone with you first. Just to hammer out the details.
Önce seninle biraz yalnız kalalım da detaylara şekil verelim.
Your first order is to go to The Widow and tell her that Baron Chau is trading a boy named M.K.
İlk siparişiniz Dul'a gitmektir. Ve ona Baron Chau'nun M.K. adlı bir çocuk ticareti yaptığını söyleyin.
First, they killed Paul, then Besnik, making it appear that one murder is revenge for the other.
Önce Paul'ü sonra Besnik'i öldürdüler, biri diğerinin intikamıymış gibi gösterdiler.
Apparently, Collin was scheduled to start work in Athens in two days, but because it was his first time in Greece, he came in early to get a lay of the land.
Collin iki gün içinde Atina'da işe başlayacakmış, ama Yunanistan'a ilk gelişi olduğundan erken gelmek istemiş.
Did I ever tell you about how I got my first job at the White House?
Beyaz Saray'daki ilk işimi nasıl aldım, biliyor musun?
Most presidencies are judged by their first hundred days, when a president rolls out his policy initiatives for the next four years.
Birçok başkan, gelecek dört yılda izleyeceği politikaların ilk adımlarını attığı ilk 100 gününde değerlendirilir.
It just can't happen in the first hundred days. Keep working on it, though.
Ama siz üzerinde çalışmaya devam edin.
The very fact that I'm standing here before you as First Lady should be proof enough of that.
Karşınızda First Lady olarak bulunuyor olmam da bunun kanıtı.
Well, it's his first public appearance away from the White House setting, and the idea is to bring his agenda directly to the people, to showcase the more personal side of Tom Kirkman.
Beyaz Saray dışında ilk kez halka karışacak. Ana gayesi, programını doğrudan halka aktarmak ve Tom Kirkman'ın kişiliğini göstermek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]