English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The first day

The first day Çeviri Türkçe

3,998 parallel translation
Feels kind of like the first day of spring training for Little League here.
Ilk günkü gibi tür hissediyor Burada Little League için bahar eğitim.
That's all I've ever wanted from the first day we met.
Tek istediğim şey buydu. Tanıştığımız ilk günden beri.
And the first day underground, went down and the buggers switched off the lamps and disappeared and left me in the dark. Bastards.
Yer altındaki ilk günümde aşağı indim, alçak herifler lambaları söndürüp gittiler, beni karanlıkta yalnız bıraktılar.
I know the first day can be tough.
İlk günün zor olabileceğini biliyorum.
I asked myself, "self, what do you do on the first day of the rest of your life?"
Kendime şöyle sordum : "Kendim, kalan hayatının... ilk gününde ne yapmak istiyorsun?"
The first day of school was something I usually found exciting,
Okulun ilk günü genellikle heyecanlı olduğunu düşündüğüm bir gündür,
The first day of senior year is emotional for everyone, so I hereby therapize you to go to your happy place whenever you feel stressed.
Son sınıfın ilk günü herkes için duygu yüklüdür o yüzden seni, kendini ne zaman baskı altında hissedersen, mutlu yerine gitmeye terapize ediyorum.
If today weren't the first day of Ramadan... we'd sell your flesh at the abattoir!
Eğer bugün Ramazan'ın ilk günü olmasaydı... parçalara ayırıp mezbahaya satardım!
It's not a coincidence the first day she's back,
Döndüğü ilk gün Harold'un okulda olması tesadüf olamaz.
We joined the band the first day of 1975.
- 1975'in ilk gününde gruba katıldık.
- The first day of Lent.
- Lent ilk gün.
The first day I saw you in Delhi.. .. I wanted to hug you.
Seni Delhi'de gördüğüm ilk an Sana sarılmak istedim.
Feels like the first day of school out here, huh?
- Okulun ilk günü gibi geliyor, değil mi?
And you, Jesse, remember the first day celebrate Independence?
Ya sen Jesse, ilk 4 Temmuz'unu hatırlıyor musun?
As the first day of our college road trip came to an end, it was Volkswagen and Eagle-One, Cadillac-zero.
Üniversite araba yolculuğumuzun ilk günü sona ererken... VW ve Eagle bir, Cadillac ise sıfırdı.
More will follow on the first day of each and every month.
Her ayın ilk günü daha da fazlası gelecek.
- How was the first day?
- İlk gün nasıl geçti?
If not one year after... two years after You didn't belong here... What did I tell you the first day?
o da olmasa bi sene sonra... iki sene sonra buraya ait değildin... ilk gün sana ne dedim?
First time I met Pete was the first day of primary school.
Pete ile tanışmam ilk okulun ilk gününde oldu.
It's like the first day of school.
Okuldaki ilk gün gibi.
Since today is the first day, I'm going to stop here.
Bugün ilk gün olduğu için burada bırakıyorum.
Yου can't qυiz me the first day!
İlk günden beni sözlü yapamazsınız!
In France, they are sold in the streets on the first day of May.
Fransa'da Mayıs'ın ilk günü sokaklarda bunlardan satılır.
But Axl had made it through his four years pretty much unscathed... until the first day of the last semester of his senior year.
Ama Axl son sınıfa kadar 4 sene boyunca hiç yara almadan gelmişti. Ta ki son dönemin ilk gününe kadar.
A butcher, first day on the job, he's got to cut up a cow. There's blood, there's bones.
Bir kasabın ilk iş günüde bir ineği kesmesi gerektiğinde kan olur, kemik olur.
First good news of the day.
Günün ilk iyi haberi.
'When I saw the Estancia for the first time,'two day's ride from Buenos Aries, it is magnificent.
Estancia'yı ilk gördüğüm zaman...,... Buenos Aires'ten iki gün uzaklıkta, çok muhteşemdi.
And remember the day you first met the lovely Delilah.
Ve sevimli Delila'yla tanıştığınız ilk günü hatırla.
Guy got me my first job with Weststar back in the day.
Zamanında, Weststar'da ilk işimi ayarlamıştı bana.
But first the other day, when we met, do you remember what I said?
Ama önce, geçen gün karşılaştığımızda, ne dediğimi hatırlıyor musunuz?
Now that she's told me the truth about what happened on that first day, I don't think it's such a crazy thought.
Bana ilk gününde aslında neler olduğunu da anlattığına göre, bunun o kadar da çılgın bir düşünce olduğunu düşünmüyorum.
You forget I was by your side the day you first saw her.
Onunla tanıştığın gün seninle birlikte olduğumu unutmuşsun.
I'll never forget, the day my mom died, Tom was the first person to come over to my house.
Annemin öldüğü günü hiç unutmam, evimize ilk gelen kişi Tom olmuştu.
That day for the first time I saw you so upset.
O gün, ilk kez, seni çok üzgün gördüm.
'That day I saw him for the first time.'
'O gün onu ilk defa görmüştüm.'
I first met Mary many years ago when she tracked me to the Thirsty Beaver, a warehouse where bounty killers could train all day and at night share a stiff drink with one of Lucille's famous beaver girls.
Mary ile seneler önce tanıştım Beni Thirsty Beaver da buldu, ödül avcılarının tüm gün eğitim yapabildiği ve akşamları Lucille'nin meşhur kızlarıyla sert bir içki içebileceğin eski bir depodaydım.
Do you remember the first time celebrate Independence Day?
İlk 4 Temmuz'unu hatırlıyor musun?
Freddy was the one who shot first that day.
O gün ilk ateş eden Freddy idi.
This is the first thing you ever wore. Day you were born.
Doğduktan sonra giydiğin ilk kıyafet.
The time in your life when you're least capable of managing your emotions is the same time you're locked up for eight hours a day with the people responsible for those emotions in the first place.
Duygularını kontrol etmenin en zor olduğu dönem, günün 8 saatini bu şekilde hissetmene sebep olan kişilerle birlikte geçirmek geçirmek zorunda olduğun döneme denk gelir.
Knocked the bloody head off me my first day in the army.
Ordudaki ilk günümde kafama girdi.
It's the first time I've spoken all day.
Bugünkü ilk konuşmam bu.
Your first dick of the day.
Gününün ilk siki!
There was this one day, um, right around the time that we first met.
Bir gün, um, ilk tanışmamızdan sonra bir zamandı,
You know, this isn't the first time I've seen you in the middle of the day, praying on your own, but never at mass.
Bu, sizi gün ortasında ilk kez görüşüm değil. Kendi başınıza dua ediyorsunuz, ama ayine hiç katılmıyorsunuz.
First wine of the day.
Günün ilk şarabı.
God, it's like Tarzan's first day in the city.
Tanrım, sanki Tarzan'ın şehirdeki ilk günüymüş gibi.
Schοοl A υseless recess in between the first and last schοοl bell eνery day.
Okul... Girişten çıkışa gereksiz bir teneffüs.
First class of the day is at 8 : 00 a.m.
Bugün ilk ders sabah saat 8'de.
I was really hoping this was like a prank for my first official day on the job.
Görevdeki ilk resmî günümün gerçekten bir şaka olduğuna inanmak istiyordum.
Yeah, first day of work, spinning around in the CEO's chair, perfectly normal.
Evet, işin ilk günü CEO'nun koltuğunda dört dönüyorsun. Kesinlikle normal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]