The hands Çeviri Türkçe
18,666 parallel translation
Now he's in the hands of Grimaud, primed to seize power the moment Louis dies.
Şimdi ise Grimaud'un ellerinde Louis'in ölümüne yakın bir zamanda gücü ele geçirmek istiyor.
[Cellphone dings]... I think it's just - - it's scary when you feel totally powerless and you realize that your entire life is in the hands of someone else.
Sanırım sadece kendini güçsüz hissetmek bütün kaderinin başkasının elinde olduğunu anlamak korkutucu.
Bruising was hidden under scalp hair at the back of the head and minor defensive wounds on the hands.
Morarma kafa arkasında saçın altına gizlenmiş. Ellerde ufak savunma yaraları.
- who fit that description. - It's kind of hard for me to wrap my brain around a female British spy who is enticing these young American girls into the hands of islamic terrorists.
İngiliz bir kadın casusun Amerikalı kızları İslamcı teröristler için kandırmasını aklım almıyor.
I saw my sister die at the hands of Jamal Al Fayeed.
Kız kardeşimi Jamal Al Fayeed'in ellerinde ölürken gördüm.
My friends at the hands of the Caliphate.
Arkadaşlarım da Halifeliğin elindeler.
I am not leaving this in the hands of people who do not know what they're doing.
Bu işi ne yaptığını bilmeyen insanların eline bırakmıyorum.
My husband, my little boy... they're dead... at the hands of your master.
Kocam, kücük oglum... Onlar oldürüldüler. Senin efendinin emriyle.
Then a year later we found out that our intermediary had conspired all along to place our product in the hands of the Taliban.
1 yıl sonra öğrendik ki... Bizim aracı kişi, başından beri bize komplo kurarmış---ürünleri Taliban'a satmak için.
The FBI can't suffer another black eye from the hands of one of its own leaders.
FBI kendi liderlerinden yediği bir başka yumruk yüzünden sıkıntıya giremez.
Uh-huh, and the hands are on 12, so Robyn's crew is meeting at noon.
Eller 12'de yani, Robyn ekibiyle öğle buluşacakmış.
In the hands of someone whose experience includes skimming his brother's med school books and stitching up my father's killer.
Tecrübelerinin arasında abisinin tıp fakültesi kitaplarını karıştırmak ve babamın katiline dikiş atmak olan birinin ellerinde.
Drawn from the ground after a millennia, straight into Nazi hands.
Bin yıl sonra yer altından alınıp Naziler'in ellerine düştü.
We talked about the feeling when someone you love disappears right out from under your hands.
Sevdiğin birisinin elinin altından uzaklaşıp gitmesinden konuşmuştuk.
In the wrong hands they could be used against Her Majesty.
Yanlış ellere geçerlerse Majesteleri'ne karşı kullanılabilirler.
The house was built in 1812 by the two bare hands of a local man, as a gift to his new bride.
Ev, 1812'de inşa edilmiş. Buralı birinin yeni gelinine kendi elleriyle yaptığı hediyesiymiş.
I believe if I don't know the answer then my hands do.
inanıyorum Cevabı bilmesem O zaman ellerim var.
I've kind of got my hands full at the moment.
Ellerim şuan baya meşgul.
Yeah, well, he's the expert on all of that, so you're in good hands.
Bu konuda uzman olan o, güvenli ellerdesiniz yani.
My hands were on that gun and I felt Rod force the trigger.
Benim ellerim o silahtaydı ve Rod'un zorladığını hissettim.
And you show up at my house with his blood on your hands? What the fuck do you expect me to do?
Kanı elinize bulaşmışken evime gelip benden ne yapmamı bekliyorsunuz be?
What if the girls break their hands and legs?
Peki ya kızlar bir yerlerini kırarsa?
And uncle, despite having both hands, felt helpless like the armless character from the film'Sholay'.
Ama amcam, iki eli olmasına rağmen Sholay filmindeki kolsuz adam gibi hiçbir şey yapamadı.
The match seems to be slipping out of Geeta's hands.
Karşılaşma Geeta'nın ellerinden kaymışa benziyor.
I mean, we're just getting on the road, and my hands are already starting to sweat.
Demek istediğim, sadece yola çıkıyoruz... Ve ellerim zaten terlemeye başladı.
Hands in the air!
Eller havaya!
Yeah, well, you're not the one who almost had his hands frozen off.
Eli donup kopacak olan sen değildin ama.
So now put your hands in... Put them in the earth and grab everything!
Bu yüzden onları al, hepsini toprağa göm.
Suicide shake hands with the devil, sir.
İntihar şeytanla tokalaşıyor efendim.
Hands on the ground.
Eller yerde.
I don't want any of it getting into the wrong hands.
Yanlış ellere geçsin istemiyorum.
I'm negotiating with the Buhaira government, with the help of the Arab League, to take him off our hands.
Buhaira hükümetiyle pazarlık yapıyorum. Arap Birliğinden, onu elimizden alması için yardım alıyorum.
We should all be ashamed, every one of us, because the blood is on all of our hands, and doing nothing is the same as pulling a trigger.
Hepimiz utanmalıyız, her birimiz çünkü onların kanı her birimizin eline bulaştı çünkü hiçbir şey yapmamak tetiği çekmekle aynı şey.
Hands trembling when they meet. Rolling the dice.
"Birleştiğinde titriyor eller."
You just got spooked, and I still need all hands on deck for the town hall tonight.
Biraz tedirgindin. ve bu gece belediyede yapılacak programda herkesi istiyorum.
They will be able to... ride bikes and play baseball, hold our hands when we cross the street.
Bisiklet sürebilecekler, beyzbol oynayabilecekler karşıdan karşıya geçerken ellerimizi tutabilecekler.
Stay on the ground and put your hands behind your back.
Yerde kal ve ellerini başının üzerine koy.
I don't want you in my musical, but... you were hands down the best Juliet.
Seni müzikalimde istemiyorum ama şüphe götürmez şekilde en iyi Juliet'tin.
This would be real dangerous if it fell into the wrong hands.
Yanlış ellere geçseydi, gerçekten çok tehlikeli olabilirdi.
I do implore the court to see that justice be done in the name of I and all who've suffered at his hands!
Mahkemeden adaleti uygulamasını diliyorum. Benim ve ondan çeken bütün herkes adına!
When you were about two years old, you got your hands on this, and you broke off one of the wings.
Sen yaklaşık 2 yaşındaydın. Onunla oynarken kanatlarından bir tanesini kırmıştın.
Give my life for the lot of you and I can't get me hands on a few extra shillings.
Sizin için canımı veririm ama elime birkaç şilin daha geçmiyor.
He'll be in the best of hands during his time with us, Inspector.
Bizim ile olduğu sürece çok iyi bakılacak dedektif.
I see your mother's hands, cos just like her, you hold up the sky for us lesser mortals so it don't fall on our heads.
Annenin ellerini sen de gökyüzü üstümüze düşmesin diye ellerinle yukarı kaldırıyorsun gibi.
Andre Hannan lacked the strength to cuddle those victims with his bare hands.
Andre Hannan'da o kurbanlara çıplak elleriyle sarılacak güç yoktu.
Whoa. Quentin, these are the gecko hands?
Quentin, kertenkele eller bunlar mı?
The jet pack and the gecko hands and the...
Jetpack, kertenkele elleri falan...
So we headed to the workplace of Luis Vargas, the dead security guard with the glowing hands.
Luis Vargas'ın çalıştığı yere gittik elleri parlayan ölü güvenlik görevlisi.
I don't want the government to get their hands on, but I... brought it here for you.
Bir şey var ve hükümetin buna ulaşmasını istemiyorum ama senin için buraya getirdim.
But you took the law into your own hands and on whose authority?
Ama kanunu eline alırsan... otorite nerde kalır.
Cutting off the circulation in my hands.
- Elimdeki kan dolaşımını engelliyor.
handsome 790
hands 577
handsome man 22
hands off 293
hands in the air 324
hands on the wheel 31
hands up 935
hands where i can see them 140
hands on your head 187
hands behind your back 288
hands 577
handsome man 22
hands off 293
hands in the air 324
hands on the wheel 31
hands up 935
hands where i can see them 140
hands on your head 187
hands behind your back 288
hands above your head 53
hands behind your head 136
hands on your heads 24
hands down 114
hands on the wall 18
hands in 40
hands on the table 23
hands where i can see' em 44
hands where we can see them 33
hands over your head 24
hands behind your head 136
hands on your heads 24
hands down 114
hands on the wall 18
hands in 40
hands on the table 23
hands where i can see' em 44
hands where we can see them 33
hands over your head 24
hands on the car 22
hands where we can see' em 20
the hunger games 20
the hole 27
the hell i don't 16
the headmaster 20
the hell you say 21
the hell you don't 16
the hell with it 67
the horses 42
hands where we can see' em 20
the hunger games 20
the hole 27
the hell i don't 16
the headmaster 20
the hell you say 21
the hell you don't 16
the hell with it 67
the horses 42
the house is empty 22
the hills 19
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the house 261
the hell are you talking about 20
the hall 17
the horror 73
the hours 16
the head 74
the hills 19
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the house 261
the hell are you talking about 20
the hall 17
the horror 73
the hours 16
the head 74
the house is on fire 21
the hell i can't 29
the housekeeper 42
the hair 91
the half 48
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the heat 65
the hell i can't 29
the housekeeper 42
the hair 91
the half 48
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the heat 65