The moment Çeviri Türkçe
24,925 parallel translation
Because it's completely ethical for you to dig up any of your co-workers'dirty laundry the moment you get any semblance of power.
Gücün tadını alır almaz iş arkadaşlarının kirli çamaşırlarını araştırmak çok etik bir davranış çünkü.
I'll get you a status report the moment it's available.
Mümkün olduğu an size durum raporunu sunacağım.
I would like to see him. I'm afraid that's not possible at the moment.
Üzgünüm, şu anda mümkün değil.
And, at the moment, until something changes... I'm here to support the president of Abuddin.
Bu noktada, işler değişene kadar..... Abuddin başkanını desteklemek üzere buradayım.
You have any customers? Not at the moment.
Şu anda yok.
Who's possessing an angel at the moment.
Şu an bir meleğin bedeninde.
I knew this was a trap the moment you called.
Aradığında bunun bir tuzak olduğunu anlamıştım.
The moment he gives the word, you're mine.
Tek kelimesiyle, ikinizi de indiririm.
'Cause I started slipping the moment I started taking that money.
O parayı aldığım anda yoldan sapmaya başladım.
Look, in our defense, it was kind of a spur of the moment thing, and also, we don't like her.
Savunma olarak anlık bir karar verdik. Bir de annemden hoşlanmıyoruz.
You told an amateur comedian that I was in a new relationship, so he e-mailed me the moment you left to get my opinion on a five-minute riff he is developing on the fairer sex.
Amatör bir komedyene, yeni bir ilişkiye başladığımı söylemişsin. O da sen gider gitmez kadınlar için yazdığı bir nakarat hakkında fikrimi almak için bana e-posta attı.
And our theory about the crime is a little bit, uh, fluid at the moment.
O yüzden suça dair olan teorimiz şu anda biraz değişken.
Look, were you overjoyed the moment you found out?
Reaksiyon gösterdim işte. Öğrendiğin anda ağzın kulaklarına vardı mı senin?
Very busy at the moment.
Şu an çok meşgulüm.
And now the moment you've been waiting for...
Ve şimdi de beklediğiniz an geldi...
Look... whatever happened that day, it was in the heat of the moment.
Bak... o gün olanlar, anın heyecanına kapılarak oldu.
But the moment I got up to go, he started touching me.
Ama ben gitmek için kalktığımda, bana dokunmaya başladı.
In fact, the moment she found out he was an impostor, she would've strung him up and gutted him.
Hatta, sahtekar olduğunu öğrendiği an asıp bağırsaklarını deşerdi.
Though, technically, there are only five of us at the moment.
Gerçi şuanda sadece beşimiz burada.
She's out at the moment, but I'm expecting her back shortly.
Şu an dışarıda, ama kısa süre içinde gelecek.
- And then you restored the timeline, came back to the moment you left, and noticed
- Evet. Sonra da zaman çizgisini eski haline getirip, başladığın ana döndün ve bir şeylerin değiştiğini fark ettin, öyle mi? - Aynen.
Susan Williams isn't shadowing you at the moment, but to me, this feels like a story she would like, so should I call her?
Susan Williams an itibariyle size sorun olmuyor ama bence bu haber onun hoşuna giderdi. Onu aramalı mıyım?
I mean the moment we took that lamp, that genie unleashed its vengeance, man.
Demek istediğim o lambayı elimize aldığımız anda, O cin kendi intikamını aldı, adamım.
He's on a Norwegian cruise at the moment, but... I didn't have any trouble reaching him just a little while ago.
Şu anda bir Norveç gezisinde kendisi ama kısa süre önce ona ulaşmak pek zor olmadı.
At the moment, Brigante's in the wind, but we are gonna catch up with him, and when we do, he's gonna roll on you.
Şu an Brigante sırra kadem bastı ama onu yakalayacağız ve yakalanınca da sizi ele verecek.
You always hear the Elders talking about the moment when they felt it.
Sürekli Büyükler'in hareketten bahsettiğini duyuyorsun onu hissettikleri andan.
you always hear the elders talking about the moment when they felt it, The Light.
Sürekli Büyükler'in hareketten bahsettiklerini duyuyorsun Aydınlık'ı hissettikleri andan.
These bastards rushed Crowe in there the moment she got back.
Crowe gelir gelmez bu herifler onu içeri aldı.
From the moment people realized I was a genius, I've been Sheldon the Genius.
İnsanlar dahi olduğumu fark ettiklerinden bu yana Dahi Sheldon olarak anılıyorum.
It was spur of the moment!
Anlık bir karardı!
The timing of your arrival coincides with the exact moment that the feed to the SCIF went dead.
Varış saatiniz, sağır odayla yapılan görüşmenin kesildiği ana denk geliyor.
Therefore, as of this moment, a state of war exists between Abuddin and the so-called Caliphate.
Şu anda Abuddin ve sözde hilafet arasında savaş hali geçerlidir.
Therefore, as of this moment, a state of war exists between Abuddin and the so-called Caliphate.
Şu andan itibaren, Abuddin'le Halifelik arasında savaş ilan ediyorum.
Give me a moment to pull up the 2016 Mon Cheri collection.
2016 Mon Cheri kolleksiyonunu bulmam için bana bir dakika ver.
Do you think if I could have trusted him for a moment, I would have put him in the Cage?
Sizce ona bir an bile güvenmiş olsaydım onu bir kafese koyar mıydım?
Uh, you know, I want to take a moment to just, uh, apologize to all you guys about that stuff on the beach earlier.
Hepinizden bu sabah kumsalda yaşadıklarım için özür diliyorum.
Waited for the perfect moment.
Kusursuz anı kolladım.
Also, can we take a moment to enjoy the fact that I get to cross gay wedding off my bucket list again?
Ayrıca gey düğününü yapılacaklar listemden tekrar çıkarmamın keyfine varsak?
The nature of the universe is we are forced to wait for every moment.
Doğanın kanunu bu, bütün anları beklemek zorundayız.
And since you were a woman of questionable character in the eyes of the accused Rajvir Singh and his friends on that day, at that moment, what did you do to make it clear that right now I am not interested in sex?
Şüpheli karaktere sahip bir kadın olduğunuz için davacı Rajvir Singh ve arkadaşlarının nazarında o gün, o anda, seks yapmak istemediğinizi açıkça gösterecek ne yaptınız?
Hey, you uh, mind waiting over on the bench for me? Just need a moment with your mom, alone.
Banka oturup beni beklesen olur mu?
You know, that was the exact moment that Luke lost his faith in you.
Biliyorsun, Luke sana inancını işte o an yitirdi.
Just hold the sonar for a moment.
Sonarı bir süre daha sabit tut.
Particle vision, which is a moment-to-moment reenactment of the particle accelerator explosion, but seen from the point of view of...
Parçacık görüntüsü, parçacık hızlandırıcı patlamasını an ve an yeniden sahnelemek için. Ama her şey bir parçacığın gözünden görüyorsun.
Oh. I thought we were all going to- - like, it was going to be a nice moment where we all say it at the same time.
Hepimizin aynı anda aynı şeyi söyleyeceğimiz güzel bir an olacak sanmıştım.
Now the Pakhan is going to be here any moment.
Pakhan her an burada olabilir.
The Pakhan is going to be here any moment.
Pakhan gelmek üzere.
themselves, the moment.
Kendileri, o an.
Hey. It's like one moment, I'm the most important thing in the world, and the next time... too much responsibility.
Sanki bir anlığına, ben dünyadaki en önemli şeyim sonrasındaysa çok fazla sorumluluk.
The countdown begins to this historical moment.
Bu tarihi an için geri sayım başladı.
Hope this isn't too messy, because I'm doing the mom thing of grabbing any spare moment to write, evening my parked car.
Umarım yazım çok kötü değildir. Çünkü annelik olayı yüzünden her boş vaktimi yazmakla değerlendiriyorum park halindeki arabamda bile.
the moment of truth 36
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the merrier 49
the man 273
the music 166
the mask 38
the money 459
the men 76
the money's gone 37
the money's good 16
the middle east 33
the merrier 49
the man 273
the music 166
the mask 38
the money 459
the men 76
the money's gone 37
the money's good 16
the more i think about it 71
the man himself 21
the mother 105
the maid 51
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the man himself 21
the mother 105
the maid 51
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100