The old days Çeviri Türkçe
2,318 parallel translation
Careful, D. It's not like the old days where you could get away with office nookie and not get nailed for it.
Dikkatli ol, D. Eski günlerdeki gibi değil ofiste küçük sevişmede dahi yakalanıveriyorsun.
Like the old days?
Eski günlerdeki gibi mi?
Next player who mentions it or what he did or didn't do in the old days... will spend a week cleaning my boots.
Adını anan, ya da eskiden yaptırıp yaptırmadığı şeylerden bahseden bütün haftayı ayakkabılarımı temizleyerek geçirir.
Like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Like the old days?
Eskiden olduğu gibi?
It's like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
We'll leave it to the new lot, put our feet up, meet up from time to time in a place like this, talk about the old days, the good old, bad old days.
Yerimizi yeni gelenlere bırakıp ayaklarımızı uzatacağız. Zaman zaman buna benzer bir yerde buluşup eski güzel günlerden bahsedeceğiz tabii kötü günlerden de.
THE OLD DAYS, ONE OF US AT THE DESK... WE'D HAVE LOOKED THE OTHER WAY.
Eskiden, bizden biri masadaysa diğer tarafa kafamızı çevirirdik.
And trying not to smile. Lynette wasn't home when Edie called. She was with her mother, laughing and sharing stories about the old days, and enjoying every minute of it.
Ve gülmemeye çalışıyordu Edie aradığında, Lynette evde değildi annesiyle birlikte, eski günleri anıp, gülüşüyordu.
Remember the old days?
Hey gidi eski günler!
Like they did in the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
It took me back to the old days.
O eski güzel günlere götürdü.
Just like the old days!
Eski günlerdeki gibi!
Back in the old days.
O eski günlerde.
You give me everything you have - - your passport, your medical records, your financial records, everything from the old days, everything that ties you to the name jean-Pierre Duman.
Bana herşeyi veriyorsunuz, Pasaport, tıbbi kayıtlar..., Finansal kayıtlar, eski günlerden kalan herşey.. Jean-pierre Duma adı ile sizi bağlayan herşeyi.
You know, guys, in the old days the sailors used to fall for them.
Biliyorsunuz, çocuklar, eskilerde denizciler onlar için ölüyorlardı.
Oh, boy. I miss the old days when it was just a flaming bag of poop and a hurtful note.
Sadece yanıcı bir poşet osuruk ve kalp kırıcı not attıkları zamanları özlüyorum.
Band them together like the old days.
Birbirlerine bağla eski günlerdeki gibi.
The First Squad is back together like in the old days.
Birinci Manga eski günlerdeki gibi bir arada!
In the old days, bare-knuckle fighters, very common injury - a rabbit punch to the throat resulting in a crushed windpipe and suffocation.
.. eskiden, çıplak muşta savaşcılarında bu yaralar çok olurdu.. Boğaza yumruk vuruşu. Nefes borusunun ezilmesine ve boğulmaya neden olur..
Oh, you would have loved it back in the old days, Teddy.
Eski günlerimizde olsaydık ortama adeta bayılırdın, Teddy.
It reminds me of the old days.
Aklıma eski günler geldi.
It's the old days come again.
Yine eski günler geri geldi. Hiç gitmemişlerdi.
Not like the old days.
O zamanlar emindim.
A few days after the Thanksgiving feast, Rudolf, his four-year-old son, had suddenly disappeared.
Şükran günü festivalinden bir kaç gün sonra da dört yaşındaki oğlu Rudolf aniden kayboluvermişti.
Remember the good old days, Sam?
Eski güzel günleri hatırlıyor musun, Sam?
Yeah, camping, just like the good old days.
Evet, kamp yapmak. Eski günlerdeki gibi.
He found an old moose, and for three days hunted the moose until the moose tired and Buck brought him down. "
Geyik yorulana dek onu üç gün takip etti ve sonunda onu alaşağı etti. Geyiği öldürdü mü?
Because, you complete moron, back in the good old days, a woman couldn't do a man's job.
Çünkü seni salak.. eskiden bi kadın, bir erkeğin yaptığını yapamazdı
Bitter, old men talking about the glory days.
Yaşlı adamların zafer günlerinden bahsetmesi çok acıklı.
The good old days,
Eski güzel günlere.
To be honest with you... I miss the good old days.
Dürüst olmak gerekirse eski günleri özlüyorum.
We need some time to go through the old cases... a few days!
Eski dosyaları incelemek için zamana ihtiyacımız var, bir kaç gün!
Don't say you don't remember the old happy days together.
Bana eski mutlu anı'larını, hatırlamadığını söylememe.
Yes, if he will not chitchat about the good old days at school.
Oturup çay içmek ve lisedeki harika günlerinizi yad etmek istemez herhâlde.
Reminds me of the good old days.
Eski güzel günleri hatırladım.
We found a picture of your brother Scott from the good old days.
Kardeşin Scott'ın iyi günlerine ait bir fotoğrafını bulduk.
According to Phoenix General... the ultrasound Richard gave you is not two days old, but almost two years old.
Phoenix'deki şefin söylediğine göre Richard'ın size verdiği ultrasonlar iki günlük değil, ama neredeyse iki yıllık olabilir.
Yeah, wife and kids are in town for a few days, want to do a little shopping, kick-start the old economy, you know?
Evet, karım ve çocuklarımla bir kaç gündür şehirdeyiz. Biraz alışveriş yapalım, ekonomiye can verelim dedik.
So I hope you'll forgive two well-meaning Americans for trying to take Ireland back to the good old days of Angela's Ashes.
İrlandalıları Angela'nın küllerindeki eski günlerine götürmeye çalışan bu iki anlayışlı Amerikalıyı, böylece affedeceğinizi umuyorum.
The good old days.
Eski güzel günler.
The good old days.
Güzel eski günler.
Before perestroika, glasnost, the good old days.
Perestroika'dan glasnosttan önce. Ne güzel günlerdi.
The old lady mentioned... two builders working on the terrace in number 3... but they haven't shown in two days because of rain.
Yaşlı kadın 3 numaranın terasında çalışan iki inşaat işçisinden bahsetti ama yağmurdan ötürü iki gündür ortada yoklarmış.
Good old days before the burn notice, when Michael Westen was just a carefree spy in the deserts of Afghanistan.
Yakma Emrinden önceki iyi zamanlarından, Michael Westen'in, Afganistan çöllerinde..... dikkate değer bir casus olduğu zamanlardan.
All your old enemies from your spy days, all the people who have scores to settle with Michael Westen - - where do you think they've been?
Eski casusluk günlerinden kalan düşmanların.. .. seninle ödeşmek isteyen o kadar insan... Nerede sence?
It's bad days ago the twelve-year-old Thomas disappeared.
12 yaşındaki Thomas birkaç gün önce kaybolmuştu.
She said that being there reminded her of the good old days.
Orada olmanın ona eski iyi günlerimizi hatırlattığını söylemişti.
Oh, yeah, I knew him from the old days.
Eskiden tanırım.
Do you miss the old country? Certain days. My parents.
Yani şimdi yıllarca bu adamın peşinden koştuğuna ve başına konan parayı almak için beklediğine inanmamı mı istiyorsun?
Miss Taylor was my guidance counselor - back in the good old days.
Oh, Bayan Taylor eski günlerde okulda benim danışman öğretmenimdi.
the old 139
the old woman 18
the old one 21
the old lady 20
the older you get 18
the old ones 16
the oldest 18
the older one 18
the old man 84
days 2668
the old woman 18
the old one 21
the old lady 20
the older you get 18
the old ones 16
the oldest 18
the older one 18
the old man 84
days 2668
days left 44
days ago 298
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
days later 66
days a week 26
the one and only 111
the one that 19
days ago 298
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
days later 66
days a week 26
the one and only 111
the one that 19
the other half 29
the odyssey 21
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the office 84
the odyssey 21
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the office 84