The other half Çeviri Türkçe
1,627 parallel translation
Yeah a-a-and another thing - we don't need any more white-bread tourists seeing how the other half lives. We don't.
Evet ve diğer bir şey... bizim, diğer yaşamı göreceğimiz, başka beyaz ekmek bir turiste ihtiyacımız yok.
Now there's thousands of us, with one half trying to kill the other half.
Şimdi ise binlercesi var bir yarımız öteki yarımızı öldürmeye çalışıyor.
Wait. The other half of the map legend is in Kenya near the Gedi Province.
Dur, haritanın açıklayıcı bilgisinin diğer yarısı Gedi'de saklı.
He told me I could find the other half to it here.
Bana diğer yarısını burada bulacağımı söyledi.
The other half?
- Diğer yarısı? - Evet, evet.
It's the other half of the map legend.
Harita ipucunun diğer yarısı.
That I have fought with myself over that night, one half of me swearing blind that I tied a simple slipknot, the other half convinced that I tied the Langford double.
O gece uykularımı kaçıran gerçeği ; ... bir yarım, attığın basit bir ilmekti diye haykırırken,... diğer yarım, Langford düğümü attığımdan emindi.
Hey, where is the other half?
Bunun diğer yarısı nerede?
Who is the boy on the other half of the photo?
Merak ettim, fotoğrafın diğer yarısındaki erkek kimdi?
Well, only now we have the other half
şey, notun diğer yarısını bulmadan önce öyleydi.
He lives there with me half the time and the other half with his mom in Valley Village.
Yarı zaman benle kalanında annesiyle Valley Village'de.
I mean, you have the other half of my "Best Friends Forever" heart-charm!
Yani... "Sonsuza Dek En iyi Arkadaşım" kalp kolyesinin diğer yarısına seni koydum.
And the other half goes back into the kitty?
Diğer yarısı kasaya mı?
What's the other half?
Diğer yarısı nedir?
We've got the other half hot on our tail.
Diğer yarısı da bizim kuyruğumuzun peşinde.
And now the town is looking for investors to build on the other half.
Kasaba da toprakların diğer yarısı için yeni yatırımcılar arıyor.
Here's the other half.
Diger yarisi da burada.
I got half white, the other half...
Bu arada... ... Michael benim NEYİM?
You don't think I ate the other half, do you?
Yarısını yemedim, değil mi?
Spent half her time in the lab, and the other half on the courts.
Zamanının yarısını laboratuvarda diğer yarısını kortlarda geçiriyordu.
It's useless to them without the other half.
Diğer yarısı olmadan işlerine yaramaz.
So are you missing the other half of your liver?
Karaciğerinin diğer yarısını özlüyor musun?
§ The other half getting killed §
§ Öbür yarımsa öldürülüyor §
Now you're gonna see how the other half lives.
Diğer yarının nasıl yaşadığını göreceksin şimdi.
Where's the other half?
Diğer yarısı nerede?
So where's the other half of this partnership?
Bu ortaklığın diğer parçası nerde peki?
Well, I guess we'll just have to search the other half.
O zaman diğer yarısına bakmak zorundayız.
Well, I'm gonna go take a look at Omen's chest, see if I can't figure out who's the other half of "till death do us part."
Omen'in göğsüne bir bakacağım. Bakalım'ölüm bizi ayırana kadar'ın diğer yarısı kimmiş bulabilecek miyim.
Oh, so you don't want the other half, then?
Yani diğer yarıyı istemiyorsunuz, o zaman?
The other half.
Diğer yarı.
Half of you are gonna go with agent Fitzgerald and me The other half is gonna go with agent Malone
Bir kısmınız Ajan Fitzgerald ve benimle, bir kısmınız da Ajan Malone ile gidecek.
Yeah, you know, half the time it's good to know other guys are going through things that I'm going through, and the other half of the time, it's just lame.
Evet, yarı zamanında benim yaşadıklarımı yaşayan başkalarının da olduğunu bilmek iyi diğer yarısıysa, sadece inandırıcı değil.
The other car arrived half an hour ago.
Öteki araba yarım saattir "Kiralıktır" diye orada duruyor.
Four-and-a-half-inch difference from one side to the other.
Biri diğerinden 11 buçuk santim daha kalın.
We mix our product with the low fat product... from about a half a dozen other plants.
Ürünlerimizi altı... başka mezbahadan... gelen az yağlı ürünlerle karıştırıyoruz.
It was half the world against the other.
Dünyanin yarisi digerlerine karsiydi.
And you'd think it'd be the old guys trying to crawl in bed with the old ladies, but half the time it's the other way around.
Yaşlı adamların, yaşlı kadınlarla yatakta oynaşmaya çalıştığını sanabilirsiniz ama yarısında burum tam tersidir.
So I was talking to her last night. And, I should tell you, we've been talking on the phone every other night for, like, an hour and a half.
Dün gece konuşuyorduk ve sana diyeyim her gece telefonda yaklaşık 1,5 saat konuşuyoruz.
Half the country has you earmarked as a lackey, the other as a gullible fool.
Ülkenin yarısı seni yalakanın teki, onu da enayinin teki olarak görüyor.
Plus, you are the only one who can keep your sisters from killing each other half the time.
Ayrıca kardeşlerin birbirlerini öldürmelerine engel olabilecek tek kişi sensin.
I bet half the time if we knew what the other one was really thinking, we'd just burst out laughing.
- Belki de gayret etmelisin. - Gayret mi etmeliyim?
Measuring just over half came on the other side.
Diğer tarafta ise, bunun yarısının biraz fazlası yürüyordu.
The nih is tracking half a dozen other outbreaks
MSE ( Milli Sağlık Enstitüsü ) yarım düzine daha vakayı takip ediyor...
Six of one, half a dozen of the other.
Bir tarafta altı, diğer tarafta yarım düzine.
But the market's making a bull so we just hold off, for say an other week, we sit on half a million easy.
Ama piyasa birbirine girdi. Mesela bir hafta daha geciktirirsek rahat yarım milyon eder.
You know, when I was in Cheyenne, I pulled my ticket out of the bag. It tore in half, and I have no idea what happened to the other part.
Cheyenne'deyken, biletimi çantamdan çıkarıyordum ki ortadan yırtılıverdi.
Or the other guy just has to be a half-second faster just like it's always been.
Ya da karşımdaki adamın yarım saniye hızlı olması yeter.
You're a middle-aged guy who married a stupid woman half his age for no other reason than the sex was great.
Sen orta yaşlı, ve sırf güzel seks yapıyor diye, senin yarın yaşında, aptal bir kadınla evlenen birisin. Şimdiye kadar doğru mu?
I have removed the writings that infect him, but his other half is still lost in the darkness.
Onu zehirleyen yazıları çıkarttım, ama diğer yarısı karanlıkta kayboldu.
How the other half live.
- Geri kalanlar nasıl yaşıyormuş.
They handle your flights to Shanghai, Brazil, and a half-dozen other countries where crime flies under the radar.
Sizin Şangay, Brezilya uçuşlarınızı da ayarlıyorlar ve de suçun radarın altında kaldığı yarım düzine ülkeye.
the other night 242
the others 231
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the others 231
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the other thing 93
the other two 35
the other 237
the other thing is 17
half 1171
halfway 29
half past 23
half human 17
half an hour 183
half of it 18
the other two 35
the other 237
the other thing is 17
half 1171
halfway 29
half past 23
half human 17
half an hour 183
half of it 18