The voice Çeviri Türkçe
8,130 parallel translation
The voice box that was in here... did you move it?
Buradaydı, onu çıkardın mı?
Gloria's voice : You've reached the voicemail of Gloria Akalitus.
Gloria Akalitus'un telesekreterine ulaştınız.
It's funny, since the voice has come, mine's gone away.
Joe konuşmaya başlayınca benim sesimin gitmesi komik.
It was him that brought on the voice.
- Böyle konuşmama neden olan oydu.
The voice isn't so bad.
- Joe'un sesi o kadar da kötü değil.
Did you use my password to pull the voice recording that Medina and I made at Ruiz's hideout?
Medina ve benim Ruiz'in yatağında yaptığı ses kayıtlarını dinlemek için şifremi mi kullandın sen?
Uh, the voice of an angel, the incredible singing lady.
Melek sesli, inanılmaz şarkıcı kadın.
So near to the sky, we could hear the voice of Adonai.
Gökyüzüne yakın Adonai'nin sesini duyabiliyorduk.
You have reached the voice mailbox of 917-555-0101.
917-555-0101'in sesli mesaj kutusuna ulaştınız...
The voice-mail he left Caroline shows he had motive, and the cell phone places him at the house.
Caroline'a bıraktığı sesli mesaj güdüsü olduğunu gösteriyor. Ve cep telefonu sinyali de onun evde olduğunu gösteriyor.
There's a recent study that shows That the ability to recognize a voice Diminishes with time.
Bunun hakkında yapılan bir araştırma, ses tanıma yeteneğinin zamanla azaldığını gösteriyor.
Loan-sharking has gotten a lot easier in the age of voice mail.
Sesli mesajlar döneminde kredi-tefeciliği yapmak çok daha kolay.
Logan just I.D.Ed guthrie's voice As the guy he heard arguing with his father.
Logan Guthrie'nin sesinin, babasıyla tartışan adamın sesi olduğunu onayladı.
The only voice it must hear is mine. Are we clear about that?
- Onunla sadece ben konuşacağım.
The voice!
- Konuşmalar.
[phone line rings] You've reached the voice mail of Dr. John Ellison.
Dr. John Ellison'un sesli mesaj servisine ulaştınız.
Well, maybe I just like the sound of your voice.
Belki sesini seviyorumdur.
If I can just hear the tapes, I can tell if it's his voice.
Eğer kasetleri dinleyebilirsem sesini tanıyabilirim.
The more all the idiots babble about her their noise drowns out that little memory of her voice that I have left.
Bütün gerzekler onun hakkında konuşup duruyor gürültüleri Sonja'dan bana kalan küçücük hatırayı bastırıyor.
My voice appears only after the accident.
Orada görülüyor, görüşmeleri kazadan sonra yapıyorum.
Heard the sound of her living voice.
Hayatının sesini duydum.
The Great Red Dragon is freedom to him, shedding his skin, the sound of his voice, his own reflection.
Onun için Ulu Kızıl Ejder bir özgürlük kabuğunu, sesini kendi yansımasını değiştiriyor.
Oliver made us get tested for STDs, and the nurse won't leave the results on my voice-mail.
Oliver cinsel hastalıklar testine girmemizi istedi ve hemşire de sonuçları sesli mesaj olarak bırakmıyor.
I don't know the sound of his voice.
Onun sesini tanımıyorum.
Woman's voice is like an ice pick in the ears.
- Kadının sesi kulaklarımı tırmalıyor.
Shrunk the tumors, but left him with a voice that triggers the central nervous system, induces immediate catatonia with the slightest whisper.
Tümörleri küçültmüşler fakat ses telleri en ufak bir fısıltıyla bile merkezî sinir sistemini tetikleyerek ani katatoniye sebep oluyor.
I want you to focus on the sound of my voice.
Sesimin tınısına odaklanmanı istiyorum.
It's just a matter of asking the right people the right questions in the right tone of voice.
Tüm mesele, doğru insanlara doğru ses tonunda doğru soruları sormak.
The Autodefensas needed a voice.
Öz Savunmacıların bir sözcüye ihtiyacı vardı.
A voice that had the courage to tell it how it is. It's a voice that has been absent for reasons we all know about.
O kişi ki işlerin nasıl olduğunu söyleyebilecek cesareti vardı O kişi hepimizin bildiği nedenlerden ötürü aramızda değildi.
Also for not following through on your threat to fill these halls with the sound of your voice.
Bir de koridorları sesinle doldurma tehdidim yerine getirmediğin için.
I didn't subject the world to my singing voice.
Dünyaya şarkımla duyurmadım tabii.
You must write like that because it sounds better in the Hawking voice. You must have got used to typing like that.
Hawking sesiyle iyi çıkıyor diye böyle yazıyorsundur.
I'm just using the baby voice so that the baby doesn't cry.
Sadece bebek gibi konuşuyorum ki bebek ağlamaya başlamasın.
I left them a voice mail the second I got back stateside.
Döner dönmez onlara mesaj bıraktım.
Care to explain the man's voice crying out for help in your room?
Odanızdan yardım için bağıran o adamı nasıl açıklayacaksınız?
( NORMAL VOICE ) Like I took a shot in the throat or something.
Sanki boynumdan vurulmuşum gibi.
Okay, I-I get that the sound of a voice can vibrate the leaves, but if you can't even see it, then how do you measure it?
Ama sen bile göremiyorum eğer, sonra bunu nasıl ölçüyorsunuz Tamam, II, bir ses ses yaprakları titrer ki olsun?
Just track the sound of my voice. Just listen.
Sesime odaklan sadece dinle.
You will fall! ( Splinter voice-over ) Be strong, like the mountain.
Güçlü ol, dağ gibi.
I'm not a lone voice crying in the wildernessanymore, Bosch.
Artık yaban ellerde uluyan yalnız bir kurt değilim, Bosch.
You have the feeling of having voice chapter in democracy?
Demokrasimizde sesinizi duyurabildiğinizi düşünüyor musunuz?
He has such a thick Yorkshire voice, you can picture him going about the moors in a most romantic fashion.
Kalın bir Yorkshireli ses tonu var. Sanki böyle kırların üstünde romantik romantik dolaşıyor gibi geliyor insana.
If you don't keep your voice down, the marines are gonna find us faster.
Sesini alçaltmazsan bizi daha çabuk bulurlar.
Voice recognition confirms the same person made both 911 calls.
Ses tanımaya göre iki 911 konuşmasını da aynı kişi yapmış.
Her voice... It's part of the silence.
Sanki bir parça sessizlik gibi.
and I don't want to brag but I have the most amazing voice, and this is just gonna be an epic sing-along.
Övünmek istemem ama benim de mükemmel bir sesim var. Bu yüzden destansı bir şarkı söyleme olacak.
- go for it. - Well, are you sure you're not gonna miss... ( deep voice ) : the single life? ( laughs )
- Yalnız olmayı özlemeyeceğine emin misin peki?
Now, the battery was dead, and when we recharged it, there was a voice mail from Brooke that he hadn't heard yet.
Şarjı bitmiş, yeniden şarj edince Brooke'a ait Cory'nin dinlemediği sesli bir mesaj bulduk.
hear the fear in his voice?
onu aradin, sadece... sesindeki korkuyu duymak icin miydi?
Ben's voice : " Madam, the information you recently transmitted has come to my attention and I in turn relayed it to General Washington.
Hanımefendi ilettiğiniz son mesaj dikkatimi çekti ve dolayısıyla General Washington'a aktardım.
the voices 39
voice 254
voices 86
voicemail 54
voice breaking 417
voiceover 55
voice mail 36
voice breaks 98
voice echoing 29
the view 70
voice 254
voices 86
voicemail 54
voice breaking 417
voiceover 55
voice mail 36
voice breaks 98
voice echoing 29
the view 70
the vampire diaries 117
the visit 17
the very idea 17
the vault 35
the very next day 20
the video 42
the van 44
the village 43
the virgin 21
the vice president 43
the visit 17
the very idea 17
the vault 35
the very next day 20
the video 42
the van 44
the village 43
the virgin 21
the vice president 43
the very same 65
the victim 174
the very one 16
the vatican 29
the violence 25
the very best 21
the virus 36
the v 68
the vice 29
the victims 24
the victim 174
the very one 16
the vatican 29
the violence 25
the very best 21
the virus 36
the v 68
the vice 29
the victims 24