English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The whole bit

The whole bit Çeviri Türkçe

285 parallel translation
You know, the whole bit.
Cümbür cemaat.
She's hogging the whole bit.
Kendini öne çıkarıyor.
Some night this week, after the show, corned beef and potato salad, dill pickles, the whole bit.
Bu hafta içinde bir gece, programdan sonra... salamura et, patates salatası ve turşuyla mükellef bir yemek.
I used to hang around the Sunset Strip, smoke pot, spit at the cops, the whole bit.
Sunset Strip'te dolaşır, esrar içer, abuk subuk konuşurdum.
I mean, the whole bit.
Yani her şeyi.
you know, the whole bit.
Bir şeyin bütünü işte.
All we need now is a Communist and a spic and we'd have the whole bit.
Tek lazım olan bir komünist ve baharat hepsi tamam.
Napkins, tablecloths, bridesmaids maid of honor, the whole bit. Anyway, Eddie objected.
Bu arada Eddie itiraz etti.
The whole bit.
Tam teşekküllü kız.
Gabriel's trumpet... the Four Horsemen, the Last Judgement, the whole bit.
İsrafil'in borusu Mahşerin Dört Atlısı, Kıyamet Günü, her şey.
Money markets, energy, the whole bit.
Para piyasaları, enerji, bütün her şey.
"Another world," "Dallas," and the whole bit.
Akşam çantası şarttır.
It's a Sunday feature - photos, the whole bit.
Bir Pazar sunumu, fotoğraflar falan herşey.
Yeah, the whole bit.
Evet, hepsini.
The next day, back he comes. He goes through the whole bit again.
Gelecek sefere tüm dükkândaki şeyler için gelecek.
Hormones, the whole bit.
Her şey hormonlarda.
I'm talking marriage, I'm talking the whole bit.
Düğün ve evlilik hayatından konuşuyorum ve... ona bağlı olandan.
We was all set up. Talking about getting married, living on the 40 acres, the whole bit.
Evlenmekten ve 40 hektarda yaşamaktan konuşuyorduk.
The whole bit.
Tüm parça.
Arrestedforvandalism... petty theft, drugs, the whole bit.
Şiddet, hırsızlık uyuşturucu suçlarından tutuklanmış.
Personally I sense something bogus about the whole affair.
Şahsen ben bu işte bir bit yeniği sezinliyorum.
The whole thing seems a bit strange to me.
Her şey biraz garip geliyor bana.
Um... well, Mr Chairman, it's just that most of the members in Staffordshire feel... the whole thing's a bit silly.
Şey, sayın Başkan, Staffordshire'daki üyelerimizin çoğu bu işi saçma buluyor.
One layer of sliced fried eggplant one layer of ground meat seasoned with local herbs like mint, marjoram, little bit of cinnamon another layer of eggplant layer of fresh tomatoes one layer of white sauce, some grated cheese and the whole thing baked in the oven.
Bir taraftan patlıcanlar doğranıyor kıymaya birkaç farklı baharat katılıyor,... yani kekik, nane ve tarçın gibi. Diğer yandan patlıcanlara domatesler doğranıyor beşamel sos ve rendelenmiş peynirle karıştırılarak beraber fırına atılıyor.
Don't you find this whole story a little bit silly on the edges?
Sence de bu hikaye saçmalıklarla dolu değil mi?
In fact, the whole room's a bit warm, isn't it? I'll open a window, have a look. And the veal chop is done with rosemary.
Pencere açayım, bakarız... dana pirzola defneyle yapılıyor... tuhaf, Defne Kanada'ya gitti sanıyordum.
But it strikes me just a little bit unfair... that I'm carrying the whole load here while you lie around like...
Ama bu durumu biraz adaletsiz buluyorum. Yani sen yan gelip yatarken, bütün yükü benim taşımam...
I'd explain the whole thing, but it's a bit complicated.
Her şeyi açıklardım ama biraz karmaşık.
He'll end up a bit dead in the bathroom, but he has forgiven the whole thing.
Sonu banyoda oldu ve bütün günahları affedildi.
The whole thing does seem a bit fast.
- Bence biraz aceleci davranıyorsun.
But if he comes in and runs out again when he sees Franz, something's fishy. The whole thing stinks.
Ama Otto, Franz'ı içeride gördüğünde girdiği gibi çıkınca,... bu işte bir bit yeniği olduğu belli oldu.
Yellow, orange and a little bit of red- - yellow and orange around the whole thing and then, we'll put browns and beiges in the 3-D.
Sarı, turuncu ve az biraz kırmızı- - sarı ve turuncunun etrafında büyük birşey ve ondan sonra, Kahverengiler ve bejler koyacağız 3-D'de.İnan bana.
Janice, the whole fun with getting involved with someone who is unavailable and a little bit older is that sometimes you get to hear what's really going on.
Ulaşılamayacak ve senden yaşlı biriyle ilişkiye girmenin keyfi bazen gerçekleri duymanı sağlayabilir.
I think the whole game's getting a bit syll-a.
Bence oyunda iyice saçmalamaya başladık.
the whole marriage... for one lousy...
bütün evliliğimizi... bit kadar bir şey için.
now I'm leaning forward a little bit hoping not to hurt any camera angle. I mean you've got to put the whole hip into it, and snap it!
Yumruk attığında, bütün vücudunu harekete dahil etmelisin.
The whole bit.
Lanet herifler.
Whichever it is, the data a person collects in a lifetime is a tiny bit compared to the whole.
Ne olursa olsun, bir insanın hayatıboyunca topladığı anıları asla bu sahte anılar kadar fazla olamıyor.
And you black guys since you started the whole thing I'm going to let you stay with the hats a little bit longer but I think really once you qualify for social security it's time to spin that motherfucker around to the front of you.
Ve siz siyah erkekler bütün bu olayı siz başlattığınız için şimdilik şapkalarınıza dokunmayacağım fakat diyorum ki sosyal açıdan kendinize güven kazanır kazanmaz o dalga motorunu öne doğru çevirin artık.
The whole gay thing - I suppose it's a bit of a puzzle to us all.
Bütün o eşcinsel şeyi... hepimiz için biraz muamma sanırım.
The whole thing might be a bit grandiose, Adrienne.
Olaylar biraz fazla göz alıcı olabilir, Adrienne.
I did the whole servant bit, and it accomplished nothing.
Bütün hizmet şeyini yaptım ve hiçbir işe yaramadı.
You spent your whole life looking for the vampire who bit your mother.
Tüm hayatını anneni ısıran Vampiri aramakla geçirdin.
Everything's gonna be all right. If you get a little bit off your feed, I'll buck your hay the whole winter through.
Her şey yoluna girecek eğer kendini kötü hissetmeye başlarsan iyileşene kadar, hasatla ben ilgilenirim.
I know it's a lot to wrap your mind around- - the future, the past, this whole time and space thing- - but... but if you sit with it for a little bit, and start thinking about it, you'll...
Biliyorum, aklından birçok şey geçiyor gelecek, geçmiş, tüm zaman ve uzay falan... Ancak biraz sakinleşip düşünmeye başlarsan...
The whole Catholic thing's a bit of a puzzler, isn't it?
Bütün bu Katoliklik işi de biraz tuhaf öyle değil mi?
But then he wanted to read me his poetry and go out to dinner... and the whole chat bit, and I'm like, "Let's not even go there."
Ama ne zaman bana akşam yemeğinde şiirler okumaya başladı... ve ardından biraz muhabbet ettik, Tatlım'O yola hiç çıkmayalım'dedim.
For many birds it is by far the most exhausting bit of the whole business of flight.
Pek çok kuş için tüm uçma işinin belki de en yorucu kısmıdır.
The whole bit.
Kıza zamanda kilisenin İsa'yı yanlış yorumladığını fark ettim.
HE EMBARRASSED ME IN FRONT OF THE WHOLE CLASS JUST BECAUSE I'M A LITTLE BIT BEHIND
Sırf bu tarz şeylerde biraz gerideyim diye beni tüm sınıfın önünde küçük düşürdü.
The whole sense of Mars is a little bit different when you get down to the detail we can see.
Görebildiğimiz detayların boyutlarına inince Mars olayı biraz farklılaşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]