To the door Çeviri Türkçe
10,462 parallel translation
The wolf comes to the door.
Kurt kapıya dayanır.
But just before he got to the door, the mob, they grabbed him, and they dragged him to that tree over there.
Tam kapıya geldiğinde, peşindekiler onu yakalamışlar. Şuradaki ağaca kadar sürüklenmiş.
Yeah, of course. The dealer came right up to the door.
Satıcı kapıma kadar geldi.
I would have saved you the trip to the door, but you're all, like, against me breaking in or whatever.
Seni kapıya gelmekten kurtarırdım ama izinsiz girmekten falan hoşlanmıyorsun.
She just tells her dog to wait and then, when she gets to the door, she's too far away.
Köpeğine beklemesini söylüyor sonra kapıya bakmak için uzaklaşıyor.
Okay, Walter, you're gonna need to unlock the passenger-side door so Cabe can get to you.
- Pekala Walter, Cabe'in seni alabilmesi için yolcu tarafındaki kapıyı açman gerekecek.
Okay, when we tell you to, open the car door.
Sana söylediğimizde kapıyı aç.
When we arrived at Paddington, I went to the gentlemen's and waited in a cubicle, door ajar, hoping.
Paddington'a vardığımızdaysa evlerine gittim. Ve bir odada bekledim. Kapı eşiğinde, umutlanarak.
A sparrow right by the driver's side door lying there like it was trying to get me to help it.
Sürücü tarafında bir serçe vardı. Benden yardım istercesine yerde yatıyordu.
Do you have a back door? Access to the alley?
Ara yola açılan bir arka kapınız var mı?
They're pretty sure it's connected to the sewer construction next door.
Bitişikteki kanalizasyon inşaatıyla bağlantılı olduğundan oldukça eminler.
It was all going pretty well, but then the mess Wallace Turk made brought us to Janko's door and scotched any chance you had of selling to him.
Her şey çok iyi gidiyordu ama sonra Wallace Turk'un sebep olduğu karışıklık bizi Janko'nun kapısını getirdi, böylece eroini ona satma imkanınız kalmadı.
For God's sake, Foster, if you're going to sell tri-tip out the back door at least be clever about it.
Tanrı aşkına, Foster. Eğer merdiven altından aforizma satacaksan en azından bu konuda zeki ol.
Talking to them in their bedrooms at night while their parents are in the room next door.
Gecenin bir yarısı aileleri yan odada uyurken onlarla internetten konuşuyorlar.
I.. I just needed to get some air and the door wouldn't open.
Ben... biraz nefes almak istedim.
I just needed to get some air and the door wouldn't open.
Hava almak istedim ama kapı açılmak bilmedi.
Once there, you'll be able to open the door from the inside and let Ayo in.
Oraya varınca kapıyı içeriden açıp Ayo'yu içeri alabileceksin.
Tom Connolly's been leaking information to the Cabal about everything that goes on in this place ever since he walked through that door and offered to save your life.
Tom Connolly, o kapıdan girip sana hayatını kurtarma şansını sunduğundan beri burada olup biten her şeyi Kabal'a sızdırıyor.
Yeah, we don't have a view of their door, but no one came down that hallway to the lobby.
Oda kapılarını görmüyoruz ama lobiye inen olmadı.
I expect they'll have to drag you out as you break your finger nails, catching at the door case.
Sen kapının kenarlarına tırnakların kırılıncaya kadar tutunurken seni evden sürüklemeleri gerekecektir.
Every day... you're afraid that someone will break through your door and shoot you in the head or drag you off to prison.
Her gün, birinin kapını kırıp seni kafandan vuracağından veya seni hapse tıkacağından korkarak yaşıyorsun.
From the minute me and Susan came out of that door, Eddie's gunman had 30 seconds to shoot.
Susan ile ben kapıdan dışarı çıktığımız dakikadan itibaren Eddie'nin tetikçisinin ateş etmek için 30 saniyesi vardı.
Well, he was trying to sneak in through the fire door.
Yangın kapısından giriyordu.
Ladies and gentlemen and people who have wandered in from the Chinese wedding next door, welcome to the roast of Peter Griffin, with your roast master Glenn Quagmire.
Bayanlar ve Baylar, ve de yan taraftaki Çin düğününe gelenler Peter Griffin ile dalga geçmeye hoş geldiniz. Ve şimdi söz dalga geçme uzmanınız Glenn Quagmire'da.
Two nights ago, I was assigned to the emir's door.
İki gece önce, emirin odasında görevlendirilmiştim.
I went over to get the keys, and then the door was open...
Oraya anahtarları almaya gittim ve kapı açıktı...
And Renoir opened the door to understand my father's film, or other directors more of that tradition.
Ve böylece Renoir babamın filmlerini anlayacak kapıyı açtı veya o gelenekteki diğer rejisörlere de bunu yaptı.
I was waiting for you to walk through the door.
Kapıdan geçip gelmeni bekliyordum.
If you don't, I'm going to open the door!
Anlatmazsan kapıyı açacağım!
Tell your friend the deal's off, that I'm a liability you brought to their door?
Arkadaşına anlaşmanın iptal olduğunu onların kapısına getirdiğin bir engel olduğumu mu söyleyeceksin?
They went to cut off the door, and all I could think was he's gonna bleed out.
Kapıyı kesip enkazdan ayırdılar. Aklımdan sürekli kanamadan öleceği geçiyordu.
If nobody opens the door to the isloation room, I'll kill all of you.
İzolasyon odasını açmazsanız hepinizi öldürürüm.
Tell the men at the door to let us...
Kapıdaki adamlara söyle çıkmamıza...
Think I ought change that... sign out the front door, where you boys keeps stopping by, want me to fix your problems.
Bence, siz gençlerin kapıdan geçerken şöyle bir uğrayıp benden problemlerinizi çözmemi istemenizi, değiştirmeliyiz.
They would open the door to Hell.
Onlar cehenneme kapıyı açacak.
The door is keyed to my body print. Ah, yes.
- Kapısı, vücut izime göre ayarlı.
- [Door closes] - Y'all want to say thanks in person for all the money donated to the policemen's fund?
Polis fonuna bağışladığım paralar için şahsıma teşekkür etmek mi istediniz?
We made to arrest him... he slammed it in the door.
Onu tutukladığımızda kapıya çarpmıştı.
Which means she knew her attacker well enough to open the front door.
Bu da saldırganı kapıyı açacak kadar iyi tanıdığını gösterir.
Them people Aaron owed the money to were kicking down our door.
İşte, işteydim. Aaron'un para borçlandığı insanlar kapımızı tekmeliyorlardı.
Well, our door is always open to you, just as the heart of the Lord remains open to all sinners.
Bizim kapımız sana her zaman açıktır... Tıpkı Tanrının kalbinin tüm günahkârlara açık olması gibi.
Now go to your room and close the door until I call you for dinner.
Şimdi odana git ve seni yemeğe çağırana kadar kapıyı kapat.
We need to think of the breach as a door, and on Earth Two, there's another door.
Gediği bir kapı gibi düşünmek gerekiyor. Dünya-2'de başka bir kapı var.
But still I walked over to his block of flats and knocked on the door.
Ama yine de adamın apartmanına doğru yürüdüm ve kapısını çaldım.
Uh, here's the key to my front door.
İşte evinim anahtarları.
Their back door opens to the bar street.
Onların arka kapıları bar sokağına açılıyor.
You're not supposed to open the door.
O kapıyı açmaman gerekiyordu.
And I wasn't trying to open up the door anymore either.
Ben de o kapıyı açmaya kalkışmıyordum artık.
Knowing you have opened the door to a potential peace gives me great joy and an even deeper admiration for my lady.
Olası bir barışa kapıyı açtığınızı bilmek mutluluk veriyor ve hanımıma karşı derin bir hayranlık beslememi sağlıyor.
It's not like you to not hold the door open for somebody.
Birine kapıyı açmaman senlik bir davranış değil.
The wire to the hydraulic lock's been cut in two, meaning the next time this door closed, it'd lock tight.
Hidrolik kilide giden kablo ikiye ayrılmış bu da bir dahakine bu kapı kapandığında sıkı kilitlenecek demek.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the end 49
to the future 91
to the top 23
to the north 16
to the left 221
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the end 49
to the future 91
to the top 23
to the north 16
to the left 221
to the point 24