To the outside world Çeviri Türkçe
534 parallel translation
Irene, you ready to come back to the outside world?
Irene, dışardaki dünyaya dönmeye hazır mısın?
But I'm known to the outside world as Baron Latos.
Ama dış dünyada Baron Latos olarak tanınırım.
Even if you came with peaceful intent how can we know that you would not spread the word of our treasures to the outside world?
Barışçıl amaçlarla gelmiş olsanız bile bizim hazinelerimizden dış dünyaya söz etmeyeceğinizi nasıl bilebiliriz?
I'll run away to the outside world, and find Tiko and die with him.
Dış dünyaya kaçacağım, Tiko'yu bulacağım ve onunla öleceğim.
But to your city, the railroad has brought growth, prosperity and a closeness to the outside world that otherwise would not have been possible.
Ama bu demiryolu şehrinize daha önce mümkün olmayan bir gelişme refah ve dış dünyayla bağlantı getiriyor.
It means that the news of my great discovery will never be known to the outside world.
Büyük keşfimin haberlerini dış dünyaca asla bilinemeyeceğini ifade eder.
Once I made my plight known to the outside world, I felt better.
Durumumu dış dünyaya tanıttıktan sonra kendimi daha iyi hissettim.
- So, to the outside world...
- Yani dışarıdaki dünyada...
My only link to the outside world are the five books Luc Jardie wrote before the war.
Dış dünyayla tek bağlantım Luc Jardie'nin savaştan önce yazmış olduğu bu beş kitap.
I am the poor samurai Gengobe Satsuma to the outside world right now.
Herkes beni fakir samuray Gengobe olarak tanıyor artık.
Tiger Mansion is mysterious to the outside world
Neden anlıyamıyorsun? Aslında seninle ayni fikirdeyim..
The snare : the dangerous illusion of being impenetrable, of offering no purchase to the outside world, of silently sliding, inaccessible, just two open eyes looking forward, perceiving everything, retaining nothing.
Tuzak : anlaşılmaz olmanın, dış dünyaya bir şey sunmamanın, her şeyi algılayan ama hafızasında tutmayan yalnızca önüne bakan iki gözle erişilemez şekilde sürüklenmenin tehlikeli illüzyonu.
To the outside world, Ez was, oh, a little eccentric maybe... but basically a normal, decent guy.
Dış dünyaya göre Ez biraz acayip... ama temelde normal bir insan gibi görünüyordu.
Before I could project my body to the outside world,... I learnt to project my sight.
Kendimi dış dünyaya fiziksel olarak yollamadan önce... görüntümü yollamayı öğrendim.
We at ConSec chose to reveal to the outside world our work with those... Telepathic curiosities known as scanners.
Biz CONSEC'te tarayıcı olarak bilinen, telepatik tuhaflıklarla ilgili yaptığımız işlerle insanların karşısına çıktık.
By that time, all of the "ghosts" here, will be able to go back to the outside world.
O günden sonra, Buradaki tüm "hayaletler" Dış dünyaya geri dönebileceklerdir.
But you've no right... when i said i would, he started to show me you as the outside world sees you.
- Nereden biliyorsun? - Bildiğim başka şeyler de var. Seni başkalarının gördüğü gözle görebilmemi sağladı.
I've never seen the outside world, but I understand there are many people who are supposed to be mean and greedy.
Dış dünyayı görmedim ama anlaşılan... pek çok kötü yürekli ve açgözlü insan var.
In the outside world, you'd have to pay quite a lot of gold for this.
Dışarıdaki dünyada bunlar için bir sürü altın vermek zorundasın.
In the outside world, gold means as much to them... as the strength in your arms means to you.
Kolundaki kuvvet senin için ne demekse... bizim dışımızdaki dünyada altın aynı şey.
Outside your door was the last guy in the world I wanted to see.
Kapında dünyada görmek isteyeceğim son kişi vardı.
Oh, we try to do our best to raise masculine little men... with our limited knowledge of the outside world.
Dışardaki dünya hakkındaki sınırlı bilgimizle, küçük erkeksi adamlar yetiştirmek için elimizden geleni yaparız.
You wish the outside world to know of our pearls?
Dış dünyanın incilerimizi bilmesini diler misin?
He used to bring the whole world outside to me.
Dışarıdaki koca dünyayı bana taşırdı.
Another thing I always wanted to know, is the world outside really as wicked and exciting as the novels make out?
Dış dünyanın romanlarda yazıldığı kadar kötü ve cezbedici olup olmadığı her zaman öğrenmek istediğim bişeydi.
I like to know what's happening in the world outside.
Dış dünyada neler olduğunu bilmek hoşuma gidiyor.
Comrades, our leader as wise as he is beloved has decided to trade with the outside world.
Yoldaşlar, sevgili önderimiz, dış dünya ile ticaret yapılmasına karar verdi.
Do you want to face the world outside?
Dış dünyayla yüzleşmek istiyor musun?
Go back to the world outside.
Dışarıdaki dünyaya geri dönmelisin.
Well, the Party center has arranged a series of exchanges... to promote cultural amity and world peace... and I've been chosen to exchange with the secretary of the Neuenhagen Branch... outside Leipzig.
Parti Merkezi, kültürel dostluğu ve dünya barışını geliştirmek için bir dizi yer değişimi ayarladı. Ben de Leipzig yakınlarındaki Neunhagen şubesi sekreteriyle yer değişimi için seçildim.
It's completely insulated from the outside world, but we send in agents carrier, if we need to retrieve or add a file.
Dış dünyadan tamamen izole edilmiştir ama bir dosya almamız yada eklememiz gerekirse bir ajan kurye yollarız.
If you ever hope to see the outside world again get back where you belong.
Eğer geri dönmek gibi bir hayalin varsa hemen ait olduğun yere dön.
Good grief. There's a whole world outside this little egg box you inabit... and people who don't have to invent all sorts of complicated reasons... for why they go in and out of the front door.
Yaşadığın bu küçük yumurta... kutusunun dışında koca bir dünya ve neden eve girip... çıktıklarına dair her tür karmaşık bahaneyi... bulmak zorunda olmayan insanlar var.
I think he's difficult, because he's trying to hide from the outside world.
Bence kendisi zor bir karakter. Çünkü dış dünyadan saklanmaya çalışıyor.
If I was to order them to lay down their arms and concentrate themselves in prison camps, and leave the outside world without policemen or anything at all, that would have been very odd.
Eğer silâhlarını bırakmalarını ve esir kamplarına yoğunlaşmalarını emretseydim ve dışarıdaki dünyayı polis ya da başka bir şey olmadan bıraksaydım bu daha garip olurdu.
In other words, all I really know about the outside world is relayed to me through my electrical connections. Exactly.
Bir başka deyişle, dış dünya hakkındaki tüm bildiklerim, elektriki bağlantılarımla ilintili.
Don't expect to find here the freedom granted in the outside world
Burada özgür kalmayı beklemeyin. Dış dünyadan tecrit edilmiş durumdasınız.
The outside world was not to know.
Dış dünya bunları hiç bilemeyecekti.
Lord Toranaga is anxious you learn about our ways and customs as he is equally anxious to know about the outside world.
Efendi Toranaga, adetlerimizi ve geleneklerimizi öğrenmenizi istiyor, aynı şekilde kendisi de dış dünyayı tanımak için çok istekli.
Or perhaps we give the people who come here a chance to forget for a while... for a few short moments... for a few short moments... the harsh world outside.
Bazen de, buraya gelen insanlara dışarıdaki acımasız dünyayı... kısa bir süre için... kısa bir süre için unutma fırsatı sunarız.
For generations, I have defending my subjects against the great plague... that continues to rubbish the outside world.
Kuşakları dış dünyaya atmaya devam eden veba için.. çalışmalar yapmaya devam ediyorum.
No one on the outside world has been able to see him.
Dış dünyadaki hiç kimse onu göremeyecek.
This area that... you and Bill are going to be going to... We know for a fact there are at least... two tribes, that have had no contact with the outside world.
Bill ve senin gidebileceğiniz dış dünya ile hiç bir bağlantısı olmayan en az iki kabile olduğunu biliyoruz.
He's going to a secret base where he can't have contact with the outside world.
Dış dünyayla en az bir yıl bağlantı kuramayacağı gizli bir üsse gidiyor.
That by gaining indulgencies, remission of sins, and therefore, the monks are trying to... compensate for all the sins committed by all of the sinners, in the outside, external world.
Bunu bana Peder O'Rourke'un anlatmıştı. Bu şekilde hoşgörü edinilirmiş, evet. Günahlar affedilirmiş.
We would like very much to know what's happening in the outside world.
Dış dünyada neler olup bittiğini öğrenmeyi gerçekten çok isterdik.
The outside world doesn't want to hear this kind of bullshit.
Dünya bu tür saçmalıkları duymak istemiyor.
We must try to get evidence get it out of here so the outside world knows what's going on in here.
Deliller toplamalı ve onları dışarı çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız. Böylece, dünya burada neler döndüğünü bilebilecek.
I have yet to experience what the outside world has to offer.
Dış dünyanın verebileceklerini tecrübe etmek istiyorum.
So how are you adapting to the world outside?
Dış dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor musun bakalım?
Who's the one person in the world outside of your grandmother that you'd like most to see right now?
Şu an dünya üzerinde büyükannenden sonra en çok görmek isteyebileceğin insan kim?
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the left 221
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the left 221
to the point 24
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the death 78
to the wall 16
to the station 29
to the contrary 33
to the bathroom 47
to the king 27
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27
to the wall 16
to the station 29
to the contrary 33
to the bathroom 47
to the king 27
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27