We believe you Çeviri Türkçe
3,071 parallel translation
You see, we believe your father was murdered.
Yani, babanın öldürüldüğüne inanıyoruz.
Why should we believe you?
Niçin sana inanalım ki?
Let's say we believe you.
Diyelim ki sana inanıyoruz.
We believe you.
Sana inanıyoruz.
We believe you five can get behind enemy lines, infiltrate the vault without drawing attention to yourselves, and steal that encryption module.
Siz beşinizin düşman hatlarının arkasına geçerek, dikkat çekmeden kubbeye gizlice girebileceğinize ve bu şifreleme modülünü çalabileceğinize inanıyoruz.
Let's say we believe you, Mrs. Annunzio. That doesn't justify murder.
Size inandığımızı varsayalım, Bayan Annunzio bu durum cinayeti haklı çıkarmaz.
You told us that, um, you lied to us the other day, so why should we believe you now?
Bize dediniz ki.. Ee, geçen gün bize yalan söylediniz... Size şu an neden inanalım?
We believe you had an altercation with him a few days ago.
Onunla bir kaç gün önce tartıştığına inanıyoruz.
We believe you're about to be drawn into the Mandarin campaign.
Mandarin'in operasyonuna dahil edilmek üzere olduğunuzu düşünüyoruz.
I hope you understand we're only doing what we believe is best for you.
Umarim senin için en iyisi olduguna inandigimiz seyi yaptigimizi anlarsin.
We do, and if you don't believe me, you can come to our party on Friday night, and you can meet them for yourself.
- Peki.
Well, I believe you had what we in the medical profession refer to as an orgasm.
Bence siz, biz doktorların tabiriyle orgazm olmuşsunuz.
We believe putting our two most important artists together is a historic event and a way to solve a very big problem for you.
Bizce iki önemli sanatçımızın birlikte çalışması tarihi bir olay ve probleminizi sizin için çözecek bir yöntem.
We believe that you and Juliette together will be a huge event.
Juliette ile birlikte çok büyük olay olacağınıza inanıyoruz.
- Oh, no. We got something you're not going to believe.
- Hayır, elimizde inanmayacağın bir şey var.
Can you believe we're in the attendings'lounge?
Uzman doktor odasında olduğumuza inanabiliyor musunuz?
It's like you didn't believe we could do it.
Sanki yapabileceğimize inanmıyor gibiydin.
So now we ask, do you believe in happy endings? Snow!
Babam bana sahip oldugu ise yarar tek yetenegini ögretmisti.
Can you believe we used to hire Catholics?
Eskiden katolikleri işe aldığımıza inanabiliyor musun?
I love you, Lyndsey, and if you can't believe in me, then-then we have bigger problems in our relationship than whose dirty, nasty hump-fest we have first.
Seni seviyorum Lyndsey ve bana güvenmiyorsan ilişkimizde, ilk kez yapacağımız o çirkin ve edepsiz seks festivalinden daha büyük sorunlar var demektir.
If we are to believe what you are telling us you have to give us a credible account.
Başka bir şey hatırlıyor musun? Anlattıklarına inanacaksak,..
I know how much you wanna believe that, but Charles has done nothing since we've gotten back together but lie and manipulate you.
Buna ne kadar inanmak istediğini biliyorum, ama Charles bir araya geldiğimizden beri sana yalan söyleyip değerleri değiştirmekten başka yanlış bir şey yapmadı.
I am so sorry you are being born into this world of hell, but we have to believe it is what God intended.
Bu cehenneme doğacağın için çok üzgünüm ama bunun Tanrı'nın isteği olduğuna inanmalıyız.
Can you believe we're all just standing around waiting for something to come out of Mildew's butt?
Hepimizin burada toplanıp Mildew'in kıçından çıkarılacakları beklediğimize inanabiliyor musun?
Honestly, I just can't believe that you said yes the same day that we agreed Victor's our priority.
Dürüst olmak gerekirse, Victor'un önceliği konusunda anlaştığımız gün işi kabul etmene inanamıyorum.
Well, listen, we'll be more inclined to believe you if you gave us your whereabouts between 6 : 00 and midnight last night.
Dinle, eğer bize dün gece 6 : 00 ila gece yarısına kadar nerede olduğunu kanıtlayabilirsen sana inanmak için bir sebebimiz olur.
I can't believe you want to sell the only thing we ever did right.
Adam gibi yaptığımı tek şeyi satmak istediğine inanamıyorum.
Can you believe how many waffle places we passed?
Kaç tane waffle dükkânından geçtik öyle yahu.
This girl is officially obsessed with you, and I can't believe I'm going to say this, but maybe if we get her over here...
Bu kız resmen kafayı sana takmış. Ve bunu söylediğime inanamıyorum ama eğer onu buraya getirebilirsek...
As you know, we found them all tortured and killed, four of whom we believe were never in possession of nuclear weapons.
Sizin de bildiğiniz gibi hepsini işkence edilmiş olarak bulduk. 4 tanesinin hiçbir zaman nükleer silahlara sahip bile olmadığına inanıyoruz.
I fully accept all of your apologies, but I truly believe that everything is going to be fine, because Henry is my son, and you are the love of my life, and we're supposed to be a family,
Özrünü kabul ediyorum ve gerçekten her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum. Çünkü Henry benim oğlum, sen hayatımın aşkısın ve bizim bir aile olmamız gerekiyor.
How could we believe anything that you have to say?
Söylediğin her şeye nasıl inanabiliriz?
Seriously, I can't believe we're just standing here when we could be chasing fat people down the street, yelling, "you ate my brother!"
Gerçekten, burada böylece dikileceğimize şişmanları caddede kovalayıp "Kardeşimi yedin!" diye bağırmadığımıza inanamıyorum.
Jess, I know that you don't believe me, but when we met, I... this girl had screwed me up.
Jess, bana inanmadığını biliyorum ama seninle tanıştığımızda o kız beni mahvetti.
I still can't believe we both went to the superstore, you got a hot date and I got a root canal on the wrong tooth.
Beraber büyük bir mağazaya gittiğimize senin oradan hatun kaldırmana ve yanlış dişime kanal tedavisi yapıldığına hala inanmıyorum.
Because you don't believe in him we are going the hard way instead of the easy way.
Ona güvenmediğin için en basit şeyler bile sarpa sarıyor.
Let's get, as you might say, down, I believe, shall we?
Konsantre olalım hadi, sen de böyle derdin sanırım. Olalım mı?
I believe we can settle this matter and you will be happy, Ginger.
Bence bu meseleyi halledebiliriz ve sende çok mutlu olursun, Ginger.
Amy, you know we believe in your talent, and we know how special you really are, but, um, we can't afford to subsidize your poetry career.
Amy, yeteneğine güvendiğimizi biliyorsun ve senin ne kadar özel olduğunu da biliyoruz ama, senin şairlik kariyerin için parayı karşılayamayız.
We don't believe you!
Sana inanmıyoruz!
We do not believe you speak for all humanity.
Bütün insanlık adına konuştuğunuza inanmıyoruz.
Thank you for joining us on what we believe to be a whole new era of news.
Yeni bir haber çağında bize katıldığınız için teşekkür ederiz.
We believe they came back here after they left you at the Birch's yesterday.
Geri geleceklerine inanıyoruz.
We believe in you!
Sana inanıyoruz!
Do you believe we'll ever meet again?
Terkar bir araya geleceğimize inanıyor musun?
Either your daddy got ripped off, or you're back in make-believe land, sweetheart, because we feel fabulous.
Ya babanı kandırmışlar ya da sen hayal dünyasındasın, tatlım çünkü biz harika hissediyoruz.
I have spent a lot of years here with you and I would like to believe that through all those years we have built a community of love and faith.
Sizinle burada beraber birçok yıl geçirdik ve inanıyorum ki, geçirdiğimiz bunca yıl boyunca sevgi ve inançtan oluşan bir birlik kurduk.
You wouldn ´ t believe the number we ´ ve looked at.
- Kaç kişiyi araştırdığımıza inanamazsın bile.
I believe we are, right now, because you wouldn't even be here if it wasn't for us.
Sanırım tam da şu an edeceğiz. Çünkü biz olmasak buraya kadar bile gelemezdin.
Juniper, you have to believe me, we need to get off this ice!
Juniper, inan bana, buzun üstünden çekilmeliyiz.
I see the way she has you defending her and shilling for her, making sure that we believe her insanity story.
Delilik hikâyesini bize yutturduğundan emin olmak için seni kullanıyor.
we believe in you 37
we believe 80
we believe so 30
believe you me 56
believe you 19
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you got this 563
you will be 199
we believe 80
we believe so 30
believe you me 56
believe you 19
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you got this 563
you will be 199
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you suck 398
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you're cute 195
you okay 9168
your phone 169
you got it 4932
youtube 39
you suck 398
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you're cute 195
you okay 9168
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
yourself 387
your own 34
yours 1007
youn 21
you tell 24
you know that 5741
younger 104
you got a pen 63
your hat 64
yourself 387
your own 34
yours 1007
youn 21
you tell 24
you know that 5741
younger 104
you got a pen 63
you are 6060
you're welcome 5601
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24
you're welcome 5601
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24