We leave Çeviri Türkçe
18,978 parallel translation
And if we leave a note for the paramedics, it'll save them time diagnosing him.
Sağlık görevlilerine not bırakırsak ona tanı koymaları kolaylaşacaktır.
How'bout we leave that part out of the listing?
Bu kısmı es geçsek nasıl olur?
We leave now, we can be there by midnight.
Şimdi çıkarsak gece yarısında orada olabiliriz.
I lose, we leave you alone for the rest of your days.
Kaybedersem, sonsuza dek seni rahat bırakacağız.
We leave a body, there's gonna be a shitstorm.
Eğer cesedi bırakırsak peşimize düşerler.
- Can we leave her open for that long?
- O kadar süre açık bırakabilir miyiz?
So as we leave here today, let's celebrate.
Bu gün burayı terk gederken,... gelin kutlayalım.
But if we leave now, these people will die tomorrow morning.
Ama şimdi bırakırsanız, Bu insanlar yarın sabah ölecek.
We leave him out there to twist in the wind, he will go to jail.
Onu ortada bırakırsak hapse girer.
They sit somewhere else, we leave them alone.
Başka yere otururlarsa, rahat bırakırız.
We leave that there on purpose.
- Yok, yok. Onları bilerek bırakıyoruz.
- Okay. When we try to avoid conflict, anger comes out, but when we face it head on, we leave the anger there.
Anlaşmazlıklardan kaçınırsak öfkeleniriz ama bunlarla hemen yüzleşirsek öfke orada kalır.
He didn't leave anything we can track.
Arkasında iz bırakmadı.
Oh, I'm sorry, we were just about to leave.
Kusura bakma, tam gitmek üzereydik.
If I'm ever gonna make the enzyme, - we can't leave Russia.
- Eğer enzimi yapacaksam Rusya'dan ayrılamayız.
Yes, we will leave.
Evet, gideceğiz.
Okay, we'll stay here tonight, and leave in the morning.
O zaman, bu gece burada kalalım ve yarın sabah gidelim.
We'll leave the body here for someone to find.
Cesedi birilerinin bulabilmesi için burada bırakacağız.
We're gonna have to leave the bullet.
Kurşunu bırakmak zorundayız.
Well, if we're gonna get out there, we better leave soon.
Oraya gideceksek erkenden çıksak iyi olur. Hava kararacak.
Just leave with what we had coming in.
Evlenmeden önce sahip olduklarımızla ayrılacağız.
I know ; we have to leave.
Gitmemiz gerektiğini biliyorum.
Please leave a message after the beep, and we'll call you back in a jiffy.
Bip sesinden sonra lütfen mesajınızı bırakın bir ara sizi tekrar ararız.
- We gotta leave.
- Gitmeliyiz.
We can't just leave him.
Onu öylece terk edemeyiz.
- We didn't leave him!
- Biz onu terk etmedik!
We're gonna leave you alive so you can deliver a message to Reddington personally.
Seni hayatta bırakacağım. Sende Reddington'a mesajımı bizzat götüreceksin.
We need to leave, now.
Senin için geliyorlar. Derhal gitmemiz lazım.
We could leave.
Gidebiliriz.
Maybe we should leave.
Belki de gereken budur.
We have orders not to let anyone leave the building.
- Neden? Kimsenin binayı terk etmemesi konusunda emir aldık.
Maybe we should leave it...
- Hiç dokunmasak mı?
I thought mother better come up and see you, and then we'll leave.
Annem gelsin seni bir görsün. Ondan sonra gideriz. Otur hadi.
- This place... that we live in... but we're not allowed to leave.
- Bu içinde yaşadığımız mekân. Çıkmamıza izin olmayan.
Leave a message and we'll call you back.
Mesaj bırakırsanız, sizi ararız. "
Sir, we have orders not to let you leave.
Efendim, dışarı çıkmamanız bize emredildi.
The sooner we can leave this stinkhole, the better.
Ne kadar tez bu bok çukurundan kurtulursak o kadar iyi.
So either start talking or get the fuck out of my place and we'll leave this where it is.
Ya ne istediğini söyle ya da siktir ol git ve herşeyi unutalım.
They're just trying to freak us out, so that we'll leave.
Buradan gidelim diye bizi korkutmaya çalışıyorlar.
We have to leave.
Gitmemiz gerek.
We're trained not to leave a trace.
İz bırakmamak için eğitiliyoruz.
You said you were gonna take a leave of absence after we found David's killer.
David'in katilini bulduktan sonra izin alacağını söylemiştin.
We can't let them leave.
Gitmelerine izin veremeyiz.
We save this lesson about the Bureau's darkest days for the final week in hopes that it will stay with you long after you leave...'cause too often, these lessons are forgotten, especially in times of crisis.
Büro'nun en karanlık günüyle ilgili dersi son haftaya sakladık. Ayrıldıktan sonra da hatırlamnız ümidiyle... Çünkü, özellikle kriz zamanlarında burada öğrenilenler sık sık unutulur.
Well, they're thinking we promised to leave once the war was finished.
Savaş biter bitmez gideceğimize söz verdiğimizi düşünüyorlar.
We will seal the sarcophagus over him. And leave him in peace.
Rahatsız edilmemesi için lahdini mühürleyeceğiz.
We'll leave you two. - Bye.
- Görüşürüz.
* We'll leave those doubters blinking'*
# Hayrete düşüreceğiz tüm o şüphecileri #
It'll be with them until we're ready to leave.
Biz gitmeye hazir olana dek onlarda kalacak.
We'll take our leave.
Ayriliyoruz.
We had some people leave town.
Bazi arkadaslarimiz kasabadan ayrildi.
we leave tomorrow 17
we leave at dawn 18
we leave now 22
we leave tonight 18
we leave at 17
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
we leave at dawn 18
we leave now 22
we leave tonight 18
we leave at 17
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave a message 819
leave me alone 2886
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave me in peace 46
leave a message 819
leave me alone 2886
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave her 167
leave us 380
leave now 176
leave it at that 22
leave it be 22
leave me out of this 19
leave me here 38
leave it alone 263
leave that to me 73
leave here 21
leave us 380
leave now 176
leave it at that 22
leave it be 22
leave me out of this 19
leave me here 38
leave it alone 263
leave that to me 73
leave here 21