We want it Çeviri Türkçe
5,962 parallel translation
I think maybe it's whatever we want it to be.
- Sanırım belki de olmak istediğimiz şeyi.
We get it. You want your family back.
Anlıyoruz, ailenizi geri istiyorsunuz.
We're gonna want to take a look at it after we talk to them.
Onlarla konuştuktan sonra bakacağız.
It was obvious... if we didn't want to fall asleep at the wheel, we were gonna need a plan.
Bariz belliydi eğer direksiyon başında uyumak istemiyorsak bir plan yapmamız gerekiyordu.
- We want to make sure it's just an oversight.
- Bunun sadece bir hata olduğundan emin olmak istedik. - "Bizimle oynamayı bırak seni küstah, zengin, tatlı çocuk."
I don't want it to be awkward when we hang out.
Takıldığımız zamanlar garip olmasını istemiyorum.
That's what everybody says when they know exactly what we're talking about but they don't want to admit it.
Herkes tam olarak bildikleri bir şeyi biz söylediğimizde böyle derler ama itiraf etmek istemezler.
Look, I won't put what happened today in the book if you don't want me to. No, it's okay. Full truth like we agreed.
Bak, eğer sen istemezsen bugün olnanları kitaba koymam.
You know what, this is a really good conversation, and I definitely want to keep having it, but I just keep thinking about the muffins thing, so maybe we could put a pin in this thorough deconstruction of my past,
Biliyor musun, bu gayet güzel bir sohbet ve kesinlikle devam etmek istiyorum ama biraz muffin meselesi hakkında düşünmek istiyorum. O yüzden, belki geçmişimi deşmeye biraz ara verebiliriz böylece yatağa gitmeden önce başka şeyleri de...
Detective Bullock, do you want to settle the bill for this month now or should we send it to you?
Dedektif Bullock, bu ayki faturanızı hemen mi ödemek istersiniz yoksa gönderelim mi?
We tried to find joy, and the universe clearly does not want us to have it.
Eğlenmeye çalışıyoruz ama açıkça evren buna sahip olmamızı istemiyor.
It's just that once people see the love and bounty that we share they never want to leave us.
Genelde insanlar birbirimize olan sevgimizi ve cömertliğimizi görünce ayrılmayı hiç istemezler de.
- On purpose. We didn't want it to fall back into the Empire's hands.
Onun tekrar İmparatorluğun eline geçmesini istemedik.
Yeah, but y-you don't want to carry it, and then I couldn't, and you still didn't want to carry it, and then we find this, and then you find something else to do.
Bebek doğurmak istemedin, ben doğuramadım. Sen yine de doğurmak istemedin ve sonunda bu yolu bulduk. Sonra sen yapacak başka bir şey buldun.
I want to get back Monstro, and finish it up the way we planned.
Monstro'yu geri alıp planladığımız gibi bitirmek istiyoruz.
I don't want it tampered with while we're gone.
Biz yokken kamyoneti kurcalasınlar istemiyorum.
I want it to be here when we get back.
Döndüğümüzde burada olmasını istiyorum.
No, we don't want a message on it.
Hayır, üstünde mesaj falan istemiyoruz.
We don't want to push you, but it's been three weeks.
Seni zorlamak istemiyoruz ama, üç hafta geçti.
And you want evidence that we didn't do it.
- Yapmadığımızın kanıtını istiyorsunuz yani.
How much of it? I don't think we want to find out.
- Bilmek isteyeceğimizi sanmıyorum.
We have what you want. All of it?
- İstediğin şey bizde.
And the fact that it's all behind a wall of secrecy and they threaten people who want to expose it, means that whatever they're doing, even violating the law, is something that we're unlikely to know until we start having real investigations and real transparency into what it is that the government is doing.
Ve tüm bunların gizlilik perdesi arkasında cereyan etmesi bunu ortaya çıkaracak işçilerin tehdit edilmesi her ne yapıyorlarsa, bu esnada yasaları ihlal etmeleri hükümet yaptığı şeylerde gerçekten şeffaf olmadıkça ve gerçek bir soruşturma yapılmadan, bu gerçekleri bilemeyeceğimiz anlamına geliyor.
Was it for fun or did he want to make sure we were together at midnight?
Eğlenceli olduğu için mi yoksa gece yarısı beraber olduğumuzdan emin olmak için mi?
My wife took the coin home, and we so want a baby, so we thought it's worth a try.
Karım eve o pullardan getirdi, ve biz de bebeğimiz olsun istiyoruz o yüzden denemeye değer diye düşündük.
And I get that you don't want to hurt his feelings, but if that's all it is, then-then we can be discreet.
Ve onun duygularını incitmek istememeni de anlıyorum, ama eğer sorun buysa, o zaman gizli tutabiliriz.
Okay, I've given it a lot of thought, and I don't want to tell the captain about the drug shipment until after we make the bust.
Tamam, ben çok fazla düşündüm, ve ben biz baskını yapana kadar yüzbaşıya bundan bahsetmek istemiyorum.
Yes, it's beautiful, and you're beautiful, and we don't want to change a single thing about you.
Gülümsemen de güzel sen de güzelsin ve seninle ilgili değiştirmek istediğimiz hiçbir şey yok.
It's going to be really tight if we want to design the album and run the PR on time.
Albüm tasarımı ve reklam yapacaksak fazla zamanımız kalmıyor.
Even if we had I.D. on this guy, it's the people who hired him we really want.
Eğer bu adamın kimliğini tespit edebilsek bile onu kiralayanın peşindeyiz sonuçta.
It's not going to be simple but I think I know a way we can both have what we want.
Kolay olmayacak ama sanırım ikimizin de istediğini alacağı bir yol biliyorum.
A whole summer to ourselves to do what we want. It's going to be awesome.
Müthiş olacak.
We want to be able to fly it again.
Onu tekrar uçurmak isteyebiliriz.
We'd ask if you'd want in, but you probably remember how you got it.
Katılmak isteseydin, çağırırdık da, muhtemelen nasıl olduğunu hatırlıyorsundur.
I know it's selfish, but we just - - we don't want them living next door to us.
Bencilce olduğunu biliyorum ama onların yan komşumuz olmasını istemiyoruz.
We've programmed it to want that. You follow?
- Bunu istemesi için programlamıştık.
I want to believe you, because if you did do it, if you still don't respect the fact that I need my own space, then I don't know why we're trying this again.
Sana inanmak istiyorum çünkü sen yaptıysan kendi yerime ihtiyacım olduğuna saygı duymuyorsun demektir. O zaman bunu neden tekrar denediğimizi anlamıyorum.
Sergeant, look... we all want to solve this case, but we need her help to do it.
Çavuş, bak, hepimiz bu davayı çözmek istiyoruz ama bu konuda bize yardım etmesi için ona ihtiyacımız var.
I asked her if it was okay for you to fly because she's asking me what we're doing, and I'm trying not to tell her because you don't want me to tell her.
Ona uçsa olur mu diye sordum çünkü ne yaptığımızı sordu ve ben de ona söylememeye çalıştım çünkü sen söylemememi istedin.
If you want to see your mum, we've got to get it right.
Anneni görmek istiyorsan hata yapmamalıyız.
Just want to make sure that we're here to destroy that weapon, not recover it.
Sadece silahı yok etmek için burada olduğumuzdan emin olmak istiyorum, keşfetmek için değil.
If we want to break them out, we'll have to do it alone.
Onları kaçıracaksak, bunu tek başımıza yapmamız lazım.
It's a longer story than we have time for, but... trust me... you don't want this life...
- Bunu anlatmaya vaktimiz yetmez. Ama inan bana, bu hayatı yaşamayı hiç istemezsin.
We all want another way, but if it comes down to her or the town, I'm gonna do what has to be done.
Hepimiz diğer yolun olmasını istiyoruz ama onu ya da kasabayı seçmem gerekecekse maalesef yapılması gerekeni yaparım.
If we want the justice system to work... We have to stand beside it when it doesn't go our way.
Eğer adalet sisteminin çalışmasını istiyorsak bizim istediğimiz gibi gitmediğinde de yanında olmalıyız.
And now we want to keep it going.
Ve şimdi buna devam etmek istiyoruz.
We had an ingestion O.D., which basically means a guy ate a whole bunch of crack, and it was... suddenly I'm realizing you don't want to hear any of this.
Merkezde mide sorunu olan biri vardı, yani adamın biri bir paket eroini yuttu ve durumu çok... Fark ettim de bunu duymak istemezsiniz.
He keeps the violent members compartmentalized from the political, but, yeah, he's building an army, - and we want to take it down.
Şiddet yanlılarını alıp politikasından ayırıyor kendine bir ordu kuruyor biz de onu yakalamaya çalışıyoruz.
I mean, we want to make it about-about crime on the streets and all that, but it's... it's not about things, it's about, um... e-everything.
Demek istediğim, meseleyi sokaktaki suça getirmek istiyoruz,... ama mesele bu şeyler ile igili değil, her şeyi kapsıyor.
It's all right, we just want to talk.
Sorun yok. Sadece konuşmak istiyoruz.
And we want to fix it, but we need to figure out how you got sick.
Bunu düzeltmek istiyoruz ama nasıl hastalandığını öğrenmemiz gerek.
we want it back 18
we want to talk to you 34
we want you 31
we want justice 31
we want the same thing 42
we want you back 19
we want the money 19
we want to help you 54
we want out 18
we want in 20
we want to talk to you 34
we want you 31
we want justice 31
we want the same thing 42
we want you back 19
we want the money 19
we want to help you 54
we want out 18
we want in 20
we want to 33
we want to know 17
we want 43
we want to help 32
we want a union 21
we want answers 16
we want santa 16
we want galt 17
want it 66
it's fine 7136
we want to know 17
we want 43
we want to help 32
we want a union 21
we want answers 16
we want santa 16
we want galt 17
want it 66
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's not 5855
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387