English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / What have we got

What have we got Çeviri Türkçe

1,550 parallel translation
- What have we got? So much for small talk.
- Sohbetine de doyum olmuyor.
- What have we got, Gibbs?
- Durum nedir Gibbs?
What have we got on the girlfriend?
Zoe, kız hakkında neler öğrenebildik?
What have we got, Major?
Elimizde ne var, Binbaşı?
- What have we got?
- Neyimiz var?
What have we got on this guy?
Bu adam hakkında elimizde ne var?
What have we got?
Neyimiz var?
- What have we got?
- Déjà vu yine baştan.
OK, what have we got here? Let's take a look.
Pekala bakalım elimizde ne varmış?
- What have we got?
- Durum nedir?
What have we got from this town? From the girls or from the watermelons?
Anasını sattığımın kasabasının ne kızından, ne karpuzundan hayır gelmez.
Evie, what have we got for supper tonight?
Evie, bu gece yemekte neyimiz var?
Okay. we got the cancer couple at 7h45. the band at 7h50... into the news... what have we got for the eight-ten?
Pekala saat 7 : 45 de Kanser çift haberi aldık, 7 : 50 de... bant haberlere çıktı... Saat 8 : 10 için ne var elimizde?
Well, what have we got here?
Bakalım elimizde ne var?
What have we got here?
Burada neyimiz varmış?
What have we got here?
Bu neymiş?
What have we got?
Elimizde ne var?
What have we got?
Nelerimiz var?
What have we got?
Ne var?
All right, what have we got?
Pekala, elimizde ne var?
What have we got in common with Andalusians or Asturians?
Ortak neyimiz var Anglosaksonlar ve Avusturyalılar ile?
'Ey up, what have we got here?
Sağlıklı bir yüz onların hoşuna gider. Ve sizinki öyle.
What have we got to do with it?
Bize ne?
What have we got here?
Burada ne var?
- What have we got?
- Durum ne?
Speed! What have we got?
- Speed, neyle karşı karşıyayız?
What have we got?
Neler bulduk?
What have we got, H?
Elimizde ne var H?
So what have we got going on?
Pekala neler olup bitiyor, kimler var?
What have we got here?
Bu da kim?
What have we got?
Ne buldunuz?
What have we got?
Elimizde neyimiz var?
What have we got on them?
Onlarla ilgili ne biliyoruz?
What have we got goin'tonight, boys?
Elimizde bugün neler var çocuklar?
What have we got?
Durumumuz nedir?
What have we got?
Hey, çocuklar. Neyimiz var?
What have we got here?
Bakın burada ne varmış?
- No. - What have we got?
Elimizde ne var?
What have we got here?
Ne buldun?
What have we got on the student?
Öğrenciyle ilgili neler öğrendik?
What have we got, roughly?
Elimizde ne var, kabaca?
Obviously, that's an accurate assessment, but what have we got to lose at this point?
Açıkça görülüyor ki, bu doğru bir değerlendirme, ama bu noktada kaybedecek neyimiz var ki?
And what have we got to show for it?
Peki bizim elimizde gösterecek ne var?
Three weeks from now, on the last day of the prorram, we will have final performances where you show us what you've got.
Bundan tam 3 hafta sonra, o güne dek size öğrettiklerimizi bize sunmanız için bir sınav yapacağız.
What's the point in asking, how we got here and where are we going, if Einstein and your mob have already got us ready for anything.
Eğer Einstein ve senin çeten bizi herşeye hazırlıklı hale getirmişken.. ... buraya nasıl geldik, nereye gidiyoruz diye sormanın ne manası var?
I also have connections, so we'll see... what we got here.
Benim de bağlantılarım var, yani göreceğiz... elimizde ne varmış.
Indeed, they'd have to exist for THIS world, which we know of, to be the way it is. It's one of the ways of trying to explain how come we've got what we've got.
Fakat bunu bir anlığına bir kenara bırakırsak, neden bu dünyada değil?
I'll have to see if I can reconstruct the data from what we've got.
Emin değilim. Önce neleri aldığımızı görmem lazım.
We've got no match. We have no idea what started this fire.
Yangını neyin başlattığını bilmiyoruz.
Now, Susan's waters have broken, she started having contractions, but when we got to the hospital they stopped, so we decided to come home again and let you know what was happening on the way.
Kasılmalar başladı ama hastahaneye gittiğimizde kasılmalar bitti. Eve dönmeye karar verdik. Biz de dönüşte haber vermek için size uğradık.
We have what they want, and we've got to sit on it.
Bizde onların istediği bir şey var. Ve onun üstüne oturmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]