When you said Çeviri Türkçe
6,715 parallel translation
I know I should have listened when you said you wanted me to stop.
Benden, artık bırakmamı istediğinde, senin sözünü dinlemeliymişim.
He knows. Remember when you said we should and I was like, "I'm not gonna do that."
Şunu yapmalıyız dediğini hatırlıyor musun?
- When you said that... - Everybody quiet!
Herkes sessiz olsun.
It's just not what I expected when you said fresh air.
Temiz hava dediğinde beklediğim bu değildi.
This is, um, not what I had in mind when you said "their office."
"Ofisleri" dediğinde aklımda beliren bu değildi.
And then, when you said you were going to Portsmith...
Ve sonrasında Portsmith'e gideceğini söylediğinde,... nasıl desem,
You know, I sort of suspected you were exaggerating a little bit when you said you were the fifth member of 98 Degrees.
Biliyor musun, 98 Degrees'in beşinci üyesi olduğunu söylediğinde biraz abarttığını tahmin etmiştim.
What did you mean when you said you were here to kidnap me?
Beni kaçırmaya geldiğini söylerken neyi kastettin?
Look, everyone was so... Inspired when you said we are stepping into the now.
Bak, şimdiye yöneliyoruz dediğimizden beridir herkes çok heyecanlı.
That's not what I thought would happen when you said "adventure."
Macera deyince böyle bir şey düşünmemiştim.
When you said, you weren't gonna hold back, I didn't think you meant it so literally.
Beni engelleme dediğimde bu kadarını kastetmemiştim.
Listen, could you, uh, when you see him, could you tell Ray I said goodbye?
Ray'i gördüğünde selam söyler misin?
OK. When I was first taken, they were talking about a shotgun and it's in here somewhere and Max specifically said not to give it to you.
Bak şimdi, beni ilk yakaladıklarında, bir tüfekten söz ediyorlardı.
You said I should keep it simple. - When?
- Hayatı basit tutmam gerektiğini sen söyledin.
Nah, I said hello to you when I walked past.
Yok, geçerken selam verdim sana.
Yeah, that's what you said, but you obviously went into some sort of alpha state when I responded with the occasional skepticism.
Evet, öyle dedin, ben kuşkucu bir karşılık verince de alfa durumuna geçtin.
You said he's the kind of kid who drops his pants to the floor when he pees in the urinal.
İşerken pantolonunu tamamen çıkaran bir tip olduğunu söyledin.
Yeah. When they said, "What do you wanna focus on?" "I wanna focus on MS."
Neye odaklanmak istersin dediklerinde "MS'e derdim."
Do you remember when I said that this division would be less embarrassing for us?
Bu ligin bizim için daha az utandırıcı olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun?
You know what the guy said who invented it, when we saw the first one explode, you know what he said?
Onu icat eden adam ne demiş, biliyor musun? İlki patladıktan sonra adam ne demiş?
And, when the system finally said, "We're gonna make you pay for this,"
Ve nihayet sistem ona "Bu yaptıklarını ödeyeceksin" dediğinde...
Seriously, when I said bait-and-switch, I was mostly just trying to, like, make you feel good.
Cidden, yem atalım dediğimde çoğunlukla sana kendini iyi hissettirmeye çalışıyordum.
When he told you about our daughter he said, HAVE, didn't he?
Kızımızdan bahsederken,... "var",... dedi, değil mi?
But you know, Rose said some bad things to her and... when something really bothers me...
Ama bildiğin gibi Rose hoş olmayan şeyler söyledi.
You said you wanted me out of your life and you'd be relieved when I was gone.
Hayatından çıkmamı istediğini ve çıktığımda rahatlayacağını söyledin.
And... when I firs! Met him, he said you had guns, Dad.
Bir de ilk tanıştığımızda sizin silahınız olduğunu söyledi.
So when I went back to the Dread Pirate Roberts and said, " You know, I'm going to do this story.
Yani geri gitti Korkunç Korsan Roberts ve, Biliyorsun " dedi Ben bu hikayeyi yapacağım.
And when the judge essentially shut that down and said you have to limit your cross examination to the scope of the government's initial questioning, that really prevented him from telling any other story.
Ve ne zaman yargıç esasen Bu aşağı kapattı ve dedi ki Eğer çapraz sınırlamak zorunda kapsam sınav hükümetin en İlk sorgulama, Gerçekten onu engelledi Başka hikayesini anlatan.
That's what you said to me when I went for my weapon.
- Silahıma davrandığımda kovalama dedin bana.
When he heard you like nature, he said he wanted you to have it.
Senin doğayı sevdiğini duyunca bunu almanı istedi.
Dude, did I piss you off before when I said that thing about your dad?
Bunu baban için söyleyince bana kızdın mı?
You know, when we interviewed you, you said you couldn't see the passenger.
Seninle görüştüğümde, yolcuyu göremediğini söylemiştin.
When you finally get to red rock, you're going to realize every goddamn thing I said was right.
Sonunda Red Rock'a ulaştığınızda size söylediğim her şeyin doğru olduğunu anlayacaksınız.
But when you tell me minnie mink took the habadashery, the most precious thing to her in the whole world, and left it in hands of a goddamn Mexican? Well that's what I meant in the barn when I said : "That sure don't sound like minnie".
Ama Minnie Mink'in tuhafiyesini onun için dünyadaki en değerli şeyini kahrolası bir Meksikalıya bıraktığını söylediğinde ahırda "Minnie'nin yapacağı bir şeye benzemiyor" derken bunu kastetmiştim işte.
When I was on my way over here, I was thinking about a lot of the stuff you said, like that you needed a break, that you needed someone to take care of you.
Buraya gelirken, söylediğin birkaç şeyi düşündüm de biraz mola vermeye ihtiyacın var seninle ilgilenecek birine ihtiyacın var.
You know what George Harrison's wife said when they asked her what the secret is to being married for so long?
Biliyor musun George Harrison'un karısının evliliklerinin bu kadar uzun sürmesinin sırrını sorduklarında verdiği cevabı?
Do you remember what my wife said when I was about to hang you?
Seni asacakken karımın ne dediğini hatırlıyor musun?
You guys were tryin to think of Milhorn's name going back and forth, but then when Oliver and I were tryin'to do the drama teacher, you just came out and said it. You killed the whole thing.
- Milhorn'un adını hatırlayana kadar canın çıktı, ama biz tiyatro hocasının adını düşünürken pat diye söyledin.
I said that you would text him when you got home.
Ona mesaj atacağını söyledim.
When we returned here, you said it would be a week, maybe two, before Spanish reinforcements arrived and that gold was as good as gone.
Buraya döndüğümüzde bir hafta, bilemedin 2 haftaya İspanyol destek kuvveti varır ve altının üstüne soğuk su içeriz demiştin.
No, I wanna hear what Max said when you told him you were coming down here.
Sen anlat, Max buraya geleceğini duyduğunda ne söyledi?
You took the piss when I said the judge.
- Yargıç dediğim zaman dalga geçmiştin.
You all believed the doctor when he said I was dead.
Doktor öldüğümü söylediğinde hepiniz inandınız.
He said that the Cherokee call you the Raven, but the Comanche call you Wild Turkey because you drape yourself in foolish colors and you lose your head when the coyote come.
Çerokiler sana Kuzgun diyormuş Komançiler ise Vahşi Horoz diyorlarmış. Kendini aptalca renklerle boyayıp çakal geldiğinde kafanı kaybettiğin için.
When last we spoke, you said you needed time.
Son konuşmamızda zamana ihtiyacın olduğunu söylemiştin.
- You see, I was not myself when I said...
Onları söylerken kendimde değildim, biliyorsun.
When last we spoke, you said you were still undecided as to who would assume control ostensibly of the operation.
Önceki konuşmamızda bu girişimi göstermelik olarak kimin yöneteceğinde kararsızdın.
So at dinner, when my father said that he wrote the song and you just took dictation, why did you back him up?
Babam yemekte, sözleri onun söylediğini... senin de yazdığını söyledi, neden onu korudun?
And when you have a guy like Hood leading the charge, well, God's just gonna have to move a lot faster if He wants to keep up and you can tell Him I said that.
Yanında da kontrolü elinde tutan Hood gibi bir adam varsa Tanrı bize yetişmek istiyorsa epey hızlanmalı ve bunu söylediğimi ona söyleyebilirsin.
All I said that when I left you were asleep.
Ben giderken senin uyuduğunu söyledim.
Oh, and when you text him, tell him that I said I'm bringing Kevin to his game tomorrow,
- Ona mesaj attığında yarınki maça Kevin'ı da getireceğimi söylesene.
when you 160
when you're gone 25
when you're ready 256
when you die 79
when you're right 37
when you were born 38
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're dead 37
when you come back 48
when you're gone 25
when you're ready 256
when you die 79
when you're right 37
when you were born 38
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're dead 37
when you come back 48