English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / Which i didn't

Which i didn't Çeviri Türkçe

926 parallel translation
Which part of "I'm a poetry professor" didn't you understand?
"Şiir profesörüyüm" lafının hangi kısmını anlamadın?
So either the killer didn't know Reg very well, which is doubtful, or they were in a panic and not thinking.
Yani katil ya Reg'i iyi tanımıyordu, ki bu şüpheli, ya da panik içindeydiler ve düşünemediler.
Flashing all that money which I didn't know until this morning came from your publishers.
Bütün o paranın aniden ortaya çıkması. Ki bu sabaha kadar paranın yayıncılarınızdan geldiğini bilmiyordum.
And Leon, I want to tell you something which I thought I would never say... which I thought nobody ever should say, because I didn't think it exists.
Leon, asla söylemeyeceğimi sandığım, var olduğunu düşünmediğim için... kimsenin söylememesi gerektiğine inandığım bir şey söylemek istiyorum sana.
If I had written, which I didn't... do you suppose I'd say a word to my cousins against my husband?
Paul, eğer yazsaydım, ki yazmadım, kocamı kuzenlerime şikâyet edeceğimi mi sanıyorsun?
You understand, I didn't try, but it seemed to me that one of them wanted the other one to do something but I couldn't tell who wanted who to do what to which.
Anlıyorsunuz ya, kulak vermedim. Ama biri diğerinden bir şey yapmasını istiyor gibi geldi. Ama kimin kimden neyi istediğini anlayamadım.
- If I didn't have a date with John Truett which I have I'd be thrilled to go with my brother.
- John Truett'le gidiyor olmasaydım ki gidiyorum seve seve kardeşimle giderdim.
I didn't expect you to tell me which.
Hangisi olduğunu söylemeni beklemiyorum.
I've waited a long time for that order, sir, which, of course, I didn't hear.
Bu emri uzun zamandır bekliyordum, tabi ki bu süre zarfında da duymadım.
I didn't say your glass which was made yesterday.
Kadehinin dün yapıIdığını söylemedim.
There are some things which I... - Photograph for nothing. - I didn't mean to offend you.
Bazı şeyler vardır ki,... çekmek için karşılık beklemem.
Or rather that I did, which is why I didn't become a priest.
Yaptığım en iyi şey papaz olmamaktı.
"I found her." "I didn't find her." Which will it be?
"Onu buldum" veya "bulamadım". Hangisi?
And though it is with some regret that I finally satisfy the greed of my relatives I nevertheless do devise and bequeath that my entire estate be divided equally between my fourth cousin, George Crossfield in order that he no longer need borrow from his clients'funds my niece, Rosamund Shane in order that she may support her husband in the style to which he would like to be accustomed to my nephew, Hector Enderby, in order that he may be able to afford to hunt every day, rather than once a week thereby providing more opportunity for breaking his neck and finally, my sister, Cora Lansquenet out of gratitude that she stayed out of the country for 30 years and didn't bother me.
".. her ne kadar akrabalarımın aç gözlerini doyurmak beni üzüyorsa da, bütün mal varlığımın aşağıda ismi bulunanlar arasında eşit olarak dağıtılmasını vasiyet ediyorum : Kuzenim, George Crossfield'e, artık müşterilerinin fonlarından ödünç almaktan vazgeçsin diye. Yeğenim, Rosamund Shane'e, kocasının pek heves ettiği zevk ve sefa alemini kolayca sağlaması için.
Amadeo persuaded me, in order to keep the apartment, which was very nice ‒ a little far away, but since I had the motorcycle now, I didn't really care.
Çok hoş bir daire. Şehrin biraz dışında. Ama motosikletim olduğu için tramvaya binmek zorunda değilim.
An annoying detail, however, which I didn't mention, Professor, is that the blue orange in its current state is not yet edible - it has a bitter taste and is horribly salty...
Bu arada, size henüz söylemediğim, can sıkıcı bir ayrıntı, bayım bu mavi portakallar, şu an için yenebilecek durumda değiller. Çok acı bir tadı var ve korkunç derecede tuzlu.
You bought me an expensive meal and... gave me a fiver for services which I didn't render.
Bana pahalı bir yemek ısmarladın ve beş dolar verdin hem de yapmadığım bir iş için.
They got into their car and followed the taxi only they didn't suspect that I've been to the cinema many times and knew to crawl out of the other side of the taxi before my driver even left which means that their car is still following my taxi.
Onlar da kendi arabalarına bindi ve beni takip ettiler... Ancak sinemada daha önce pek çok kez olduğumu ve taksinin diğer tarafından şoförüm hareket etmeden önce çıktığımı bilmiyorlardı. Bunun anlamı da şu ki hâlâ taksimi takip ediyorlar.
He gave an address in Ealing, which didn't exist, and a name, with which I doubt he was baptized,
Ealing'de var olmayan bir adres verdi. Verdiği isimle vaftiz olmadığından da eminim...
And didn't you see... You saw, which hint I gave them, Johs!
Onlara nasıl bir işaret bıraktığımı kendi gözlerinle gördün, Johs!
- I'd like to link that to the art of war which the film didn't cover.
- Savaş sanatına bağlamak istiyorum film bundan bahsetmedi.
when I suddenly realized that Françoise didn't fear what she might learn about me, but something I might have discovered about her, something which was only dawning on me at that very moment.
Ama benim onun hakkında öğreneceğim bir şey işte o an aklım dank etti.
I didn't so much like the latter part of the Book which is more like all preachy talking than fighting and the old in-out.
Çoğunlukla nasihat verici metinlerden savaşlardan ve aganagiden bahseden kitabın geri kalan kısmını pek beğenmedim.
- Didn't I say which bag it was?
Hangisi olduğunu söylemedim mi?
I didn't think about which one.
Hangisi olduğunu düşünmedim.
So, I moved in with my aunt... thank you... and, uh, I stayed with her until I graduated high school, which was a year ago, and there didn't seem to be anything much holding'me back,
Teyzemin yanına yerleştim... teşekkür ederim... ve, ah, liseyi bitirinceye kadar teyzemin yanında kaldım, Bu bir yıl öncesiydi, ve halen de, beni geri götürebilecek birşeyler görünmüyor,
I think we wound up the day by losing about 60 aeroplanes, which didn't make anybody very happy.
Sanırım günü 60 uçak kaybıyla kapattık. Bu kimseyi memnun etmedi.
And the more or less principles on which democracies operate, on which societies are based, certainly didn't get much satisfaction out of the results of the war - but I think this was inevitable, given the Soviet system.
Demokrasilerin aşağı yukarı üzerinde işlediği toplumların üzerine kurulduğu prensipler savaşın sonucunun ortaya koyduklarıyla, elbette pek tatmin olmadı. Ancak Sovyet sistemi gözönüne alındığında, bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
- which of course I didn't hear.
- Tabi ki hiç duymadigim.
I didn't know which way I was going outside of back, you dig?
Ne tarafa gittiğimi bilmiyordum.
I mean, I got involved in a lot of things which I wish I didn't get involved in.
Hiç karışmamış olmayı dilediğim çok şeye karıştım.
Which is still flushing, but I didn't jiggle it because I know you like to do that when you come home.
Hala su kaçırıyor, ama sifonu çekip bırakmadım çünkü, eve geldiğinde o işi senin yapmak istediğini biliyorum.
You didn't ask me this time which friend I meant.
Bu sefer onu bir arkadaş olarak görmek isterim.
But if I'm a god, which of course I am, why didn't I think of that? .
Ama ben bir tanrıysam, ki öyleyim tabii, bunu ben neden akıl edemedim?
I didn't know which way to go.
Hangi tarafa gidecegimi bilmiyordum.
I don't want to drink wine which I didn't buy.
Satın almadığım şarabı içmek istemem
I didn't have a choice. When I was your age... All I got was a guy standing up like that and giving me bullshit, which I caught.
Sizin yaşınızdayken biri, yerden bitip kafama hepsine inandığım bu saçmalıkları doldurdu.
I didn't do it lightly. It was done in the name of something important which you couldn't understand.
Önemli bir şey için yaptım.
Because when I was your age, I used to lie on the grass... and read books which I didn't understand.
Çünkü senin yaşındayken, çimlere uzanırdım anlamadığım kitaplar okurdum.
Which I didn't.
Böyle bir şey olmadı.
I didn't even know about it, nor the goats they drive by in the morning, which pass close to me, tugging at the grass and chewing on it, stuffing their cheeks full.
Ne de sabahları yakınımdan geçen otları çekiştiren onları çiğneyen ve yanaklarını dolduran keçileri.
What did you do that? I didn't know which one you'd like!
Hangi örgüyü beğenirsin bilemedim.
Look, even if it did happen, which it didn't don't you think I might not have known about him?
Bak, böyle bir şey olsa bile, ki olmadı... sence, benim bundan haberim olmaz mıydı?
Which I didn't.
Yapmadım.
I didn't feel any inhibition or shame or anything, which would have been normal.
Herhangi bir çekingenlik ya da utanma hissetmiyordum, gayet sıradan gelmişti.
Both of which I would willingly have returned to their rightful owners, Mr. Holmes, but the truth is, I didn't know how.
Her ikisini de gerçek sahiplerine geri vermeyi gerçekten istedim Bay Holmes, fakat gerçek şu ki nasıl yapacağımı bilemedim.
Did you see which way they went? - Well, I didn't even see them check out.
- Nereye doğru gittiklerini gördün mü?
So they were in a different position than anything which I have seen until now. I didn't know what to think about it, and nobody knew.
O zamana kadar gördüklerimden farklı bir durumdaydılar.
He explained it was Egyptian in origin and contained so many warp and weft threads, which I didn't understand.
Söylediğine göre kumaş Mısır'dan gelmeydi, ve bir çok ters ve düz ilmekle örülmüştü, her ne demekse.
I DIDN'T TAP INTO THOSE GENES, WHICH IS WHY I AM SUCH A JERK.
Ne yazık ki, o tatlılık geninden bana veremedi, ne yazık ki ben bir pisliğim.
He says,'I'd like to complain about a piece of music I wrote...'which was stolen by my professor.'Mr. Lementoff didn't respond.
Der ki "Bir şikâyette bulunmak istiyorum. Bir müzik parçasını ben yazdım ve profesörüm tarafından çalındı." Bay Lementoff yanıt vermiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]