While i have you Çeviri Türkçe
1,343 parallel translation
While I have you here, I received this letter in the mail... and I'm having a blonde day.
Hazır gelmişken söyleyeyim. Bir mektup aldım. Bugün kafam pek yerinde değil.
"Raj, where have you been all this while?" I've told you so often to telephone me if you're going to be late Your telephone in the office wasn't reachable I spoke to Vivek and Deepak.
Raj, bunca zamandır nerelerdeydin defalarca söyledim, gecikeceğin zaman telefonla haber ver ofisteki telefonun çalışmıyor
Look, I'm sorry, Dominique, but... while it's obvious that you have feelings for me, my heart belongs to another.
Bak, üzgünüm, Dominique ama... bana olan hislerin bu kadar açık olmasına rağmen... kalbim bir başkasına ait.
You guys are on probation so have the common fucking sense to keep your traps shut while I'm talking.
Deneme süresinde olduğunuza göre cıvımayın. Kahrolası ağızlarınızı ben konuşurken kapalı tutun.
I have told you this while I am still with you.
Bunu hala sizinleyken söyleyeyim.
I don't remember you. Have we met? I've been away for a while.
Bir süredir yoktum.
It could have been anywhere, I don't know. / But it wasn't- - it was at the club, while you and Justin were fighting over that cocaine.
Herhangi bir yerde yaralanmış olabilir. Bilmiyorum. Ama Justin'le kokain yüzünden kavga ettiğinizde yaralandı.
You have to send trolls to kick me while I'm down?
Aşağı olduğum sürece Bana tekme troller göndermek zorunda?
Piper, just so you know, I may have to flee the country, but just for a little while, and I will call you, okay?
Piper, bilmeni isterim ki, ülkeyi terk etmek zorunda kalabilirim, ama sadece kısa bir süre için, ve seni arayacağım, tamam mı?
You know, now that you mention it, I have seen my share of a certain finger while driving over here.
Artık söz ki, biliyorum, buraya sürüş sırasında belirli parmak payımız gördük.
I have to suspend you without pay while our lawyers try to work this out.
Avukatlarımız bizi bu işten kurtarana kadar... seni ücretsiz izne çıkarmalıyım.
Would you explore over there while I have a tête-à-tête with my friend?
Rica etsem, sen etrafı gözlemlerken ben arkadaşımla biraz konuşsam?
I am grateful for your help... and I'm happy to stay here while you work... but I have no intention of becoming your next companion.
Yardımların için minnettarım... ve sen çalışırken burda kaldığım için mutluyum... ama sonraki eşlikçin olmaya hiç niyetim yok.
I bet you have a wounded raccoon friend that you tenderly nurse back to health while you go :
Eminim sağIığına kavuşması için baktığın bir rakun dostun vardır.
Richard, perhaps you could get that while I have another bath sheet versus bath towel debate with your mother.
Sen şuna bak. Ben de annenle banyo örtüsü mü, banyo havlusu mu tartışmasına gireyim.
So you have no idea how many people have walked by while "I..."
Yani kaç insanın önümden geçtiğini bilmiyorsun.
For the past 30-something years, you've been supplying the children of our community with lethal drugs while I have fought to keep those same children safe.
30 küsur yıldır toplumumuzdaki çocuklarımıza, ben onları korumak için engellemeye çalıştıkça, sen öldürücü uyuşturucular sağlıyorsun.
I'm not gonna have you pirouetting around while my heart is breaking inside.
Kalbim paramparça olurken senin etrafta dolaşıp beni rahatsız etmene izin vermeyeceğim.
Could you walk my dog while I have sex with your friend Miguel?
Ben arkadaşın Miguel ile seks yaparken köpeğimi yürüyüşe çıkarır mısın?
I don't have time to stand around while you read the paper... and order food in...
Sen gazete okurken buralarda durmak için vaktim yok.
I have to say this next thing... but I will play along and not look at you while I say it.
Miranda, şimdi sana bir şey söylemeliyim, ama bunu söylerken sana bakmayacağım.
Marge, while Homer recuperates I'm afraid you'll have to do everything for him.
Marge, Homer iyileşirken, korkarım ki onun için neredeyse her şeyi sen yapmak zorundasın.
But the farther I got from you and this town I realized that, while any sane person would have kept driving I needed to turn around.
Ama senden ve bu kasabadan uzaklaştığımda fark ettim ki, aklı başındaki herkes gitmeye devam ederdi benim dönmem gerekiyordu.
Katie, I'd like to help, really, but certainly you can appreciate that while you have a subscriber base of 300 free readers, and I have..
Katie, yardım etmek isterdim, gerçekten, fakat kesinlikle 300 tane ücretsiz okuyucudan oluşan bir okuyucu grubu ile gurur duyabilirsin, ve benim..
How would you like to be stuffed in this closet while I go out there and have sex?
Ben sevişirken dolaba girmek ister miydin?
You'll see. There'll be some decisions I will have made while I'm here.
Buradayken de bazı kararlar alacağım.
Have fun, and while you're gone, my love... I'm installing the Aquapure system.
Sen eğlen ve sen gittiğinde aşkım... ben su arıtma sistemini kuracağım.
If you'd asked me that a while ago, I'd have said yes. Without hesitating.
Daha önce sorsaydınız, evet derdim, tereddüt etmeden.
You didn't have a fight while i was gone, did you?
Ben yokken kavga etmediniz, değil mi?
I remained for a while in the hoping I'd see you again. But I have not seen you.
Belki tekrar belirirsin diye bekledim ama belirmedin.
Why don't you get the last piece of the Spear and then you and Judson can have a lovely long chat in Aramaic about all the history stuff while I take a shower.
Neden son parçayı da aramaya koyulmuyorsun... Ben de...
You don't have to worry while I'm here.
Ben burada olduğum sürece endişe etmeyin.
Come and sit down a while. Father and I have something to tell you.
Kendi ailen ya da çocukların yok.
You still have a chance, and while there's still a chance, I don't want to talk about this.
Hala bir şansın var ve varken bundan bahsetmek istemiyorum.
I haven't seen you for a while, have I?
Seni epeydir görmüyorum, değil mi?
I'm glad while I'm panicking you have the time to be clever.
Ben panik sırasında zeki olmak için zaman sevindim.
Can i sleep here with you just this last little while before we have to get up?
Gecenin bu son birkaç saatinde burada seninle uyuyabilir miyim?
I found out what i needed to know when i looked in that cocksucker bullock's eyes while dority was spilling blood that "you" have failed to adequately clean up.
Ben Bullock'un gözlerine bakınca ne bilmem gerektiğini anladım. Bu arada Dority kan döküyordu... sen de lekeyi doğru düzgün temizleyemedin.
You both know that your mother and I have been unhappy for quite a while.
İkinizde biliyorsunuz ki, annenizle ben son zamanlarda biraz mutsuzuz.
I have to tell you that, while I understand what could have driven you to such a public display of affection, there is an appropriate time and place for that sort of thing.
Böyle uluorta bir ilgi gösterisine neyin sebep olduğunu anlıyorum.
Sounds like we're going to have to speed to the movies... park illegally, and you hit the bathroom while I grab the popcorn.
Sinemaya tam gaz gitmemiz,.. ... yasak yere park etmemiz, sen tuvalete gittiğinde mısırları benim almam ve ter içinde ve daralmış halde koltukların orada buluşmamız gerekecek gibi geliyor.
I guess it would particularly suck to have a doctor who ignores you while you die.
Sanırım ölürken dahi seni umursamayan bir doktorun olması en kötüsü.
I thought she told you and I'd have to stand here and smile while you gave me a sweatshirt or a fruit basket.
Sana söylediğini ve burada elime tutuşturduğun bir uzun kollu tişört ve meyve sepetiyle sırıtarak duracağımı düşünmüştüm.
I'll have you moving in a while.
Hemen harekete geçer.
But if I was, don't you think that's something you would have wanted to ask a while ago?
Ama olsaydım, bu soruyu daha önce sorman gerekmez miydi?
While you are hoping, I have a Navy family living in fear they'll be executed on the way to the Mall.
Kendini ele vermesini beklerken bir denizci ailesi, öldürülme korkusuyla yaşamak zorunda.
I'm gonna have to stay with you for a while.
Bir süre daha seninle kalmam gerekiyor.
But I guess this time I'm just going to have to tell them that... once in a while, we could all use a little help, and... they're just going to have to swallow their fucking pride and... say... thank you.
Ama sanırım bu kez onlara, bir defalık da olsa, ufak bir yardımı kabul edebileceğimizi ve o lanet gururlarını bastırıp teşekkür ederim demeleri gerektiğini söyleyeceğim.
I want you to feel free to have sex while you're on location.
Mekandayken seks yapma konusunda özgür olmanı istiyorum.
But while I was at it, I also thought, I don't have a modern look in here, so go with something more traditional, that catches more of what you're all about.
Ama onunla ilgilenirken, düşündüm ki, burası pek modern değil, o yüzden daha geleneksel, daha seni anlatan bir şey seçtim.
While you are not one of our military and not eligible for court-martial, I shouldn't have to remind you that you are expected to follow orders.
Sizin askeriyeden olmadığınızı ve askeri mahkemeye çıkarılmayacağınızı göz önüne alarak, sizden emirleri uygulamanız gerektiğini hatırlatmama gerek yok sanırım.
while i 34
while i'm at it 16
while i'm here 51
while i'm gone 48
while i was there 17
i have your word 22
i have your money 18
i have you 103
have you eaten yet 24
have you eaten 167
while i'm at it 16
while i'm here 51
while i'm gone 48
while i was there 17
i have your word 22
i have your money 18
i have you 103
have you eaten yet 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you lost your mind 347
have you seen my keys 18
have you ever tried it 24
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you lost your mind 347
have you seen my keys 18
have you ever tried it 24