Womanizer Çeviri Türkçe
166 parallel translation
Even amongst the bandits, Tajomaru is famous for being a womanizer.
Haydutlar arasında bile, Tajomaru zamparalığı ile ünlüdür.
This brigade is a weather vane, a womanizer.
Ben bir komutanım, bir rüzgar gülü ya da bir kadın avcısı değilim..
He has always been a womanizer.
O, her zaman bir kadın avcısı olmuştur.
Sometimes I think that God took my word for it, when I begged Him to cool off my son, who was a womanizer.
Bazen, çapkın oğlumu, biraz sakinleştirmesi için Tanrı'ya yalvardığımda, sözlerimi dikkate aldığını düşünüyorum.
He may not look it, but my husband's a hopeless womanizer.
Öyle görünmeyebilir ama kocam umutsuz bir kadın avcısıdır.
He's not a womanizer, a smooth talker on the prowl, but a man who has lived and suffered :
Ne zampara ne de sözleriyle insanları kandırmaya çalışan biri. Fakat görmüş geçirmiş, acı çekmiş biri.
She married just because I'm a womanizer.
Çapkın olduğum için evlendi benimle.
Real man is a little bit womanizer.
- Erkek dediğin çapkın olur.
Sure, and you're a worse womanizer than your father!
Tabiki, ve sen de babandan daha kötüsün!
It's the story of a womanizer who has never grown up.
Asla büyümeyen bir zamparanın hikâyesi.
Liar, cheat, womanizer.
- Yalancı, zampara.
The baron, that old philanderer, that bald womanizer proposed to Olga!
Ne oldu? Baron, bu yaşlı flörtçü, bu kel hovarda Olga'ya evlenme teklif etmiş!
" Philip Royce, bon vivant, womanizer...
" Philip Royce, iyi yaşamasını seven bir zampara.
And fred was a womanizer.
Ve Fred bir çapkındı.
But father is a womanizer.
Zaten baba acayip zamparadır.
You womanizer...
Vay seni zampara seni.
I'm a womanizer, CC. I'm not a liar.
Çapkın olabilirim ama yalancı değilim, CC.
Did you not tell Vada I'm a womanizer?
Vada'ya kadına avcısı olduğumu söyleyen sen değil miydin?
He's a womanizer.
Tam bir zamparadır.
You're a womanizer, too, then.
O halde sen de zamparasın.
My father's a womanizer.
Babam zamparanın tekidir.
He's like me, a real womanizer.
Baban bana benzer, gerçek bir kadın avcısı.
A handsome womanizer.
yakışıklı bir kadın avcısı.
There's a hell of a big difference... Between being a compulsive womanizer and a murderer.
Bir kadın avcısıyla bir katil arasında çok büyük bir fark vardır.
Slick but very attractive womanizer who really needs an attorney.
Avukata ihtiyacı var.
Womanizer.
Zampara.
Arr! Blast him... for a setup yearlin'of a womanizer.
- Kadın avcısı... adama lanet olsun.
Marcello, the womanizer, was not that long ago.
Çapkın Marcello, o kadar da eski değil.
He has a record of being a womanizer.
Kocanız kadın düşkünü biri olarak tanınıyor.
Has hundreds of servants And is a womanizer.
Bir sürü adamı var ve görebileceğiniz en rezil çapkın.
He has tons of henchmen and is the worst kind of womanizer out there.
Tonla yardımcısı varmış ve de en uslanmaz çapkınlardan biriymiş.
A dedicated womanizer and gambler.
Kendini kadınlara adamış ve kumarbaz biri.
You're a fucking womanizer, that's what.
Sen lanet olası çapkının tekisin.
I think that you have a experienced womanizer marrying you for your money, and as your lawyer, as your bridesmaid,
Bence o, seninle paran için evlenen deneyimli bir zampara. Avukatın ve nedimen olarak, bir köşede oturup incinmeni izleyemem.
But, you're a womanizer.
Sen çapkın bir erkeksin.
My father is a womanizer.
İyi. Babam bir zampara.
My only colleague was writer, producer and womanizer, Eddie Alden.
Tek ekip arkadaşım, yazar, yapımcı ve kadın avcısı Eddie Alden'dı.
In case you think he's a cold-hearted womanizer he'll say this to show he's leaving his Cow for a reason and he's tormented by the thought of leaving her.
Acımasız bir zampara olduğunu düşünme diye bunu söyleyerek ineğini bırakmasının nedeni olduğunu ve bundan çok acı duyduğunu göstermek ister.
My first husband, Oscar, he was a womanizer.
İlk kocam Oscar zamparanın tekiydi.
Yes, the King is an inveterate womanizer, unworthy of the love the Queen bears him.
Neden, biliyor musun? Kral uslanmaz bir çapkın diye.
I must say he's not a womanizer.
Ama söylemeliyim ki, çapkın birisi değil.
A man nobody can get close to. A womanizer.
Kimsenin yaklaşamayacağı bir adam bir kadın avcısı.
Well, I think it's too easy to be a womanizer when you're already taken.
Bence kadın bulmak bir kadının varken çok daha kolay.
You know full well you are nothing but a notorious womanizer.
Sen de farkındasın ki, sen bir hiçsin. Adı çıkmış bir zamparasın.
A womanizer, huh?
Bir zampara ha?
Our village priest was a womanizer and a thief.
- Bizim köyümüzdeki rahip kadın düşkünü ve bir hırsızdı.
You damn womanizer!
Seni kadın düşkünü!
James wasn't a womanizer.
Kızım sen ve babasıyla birlikte hayvanat bahçesine gittiğini hatırlıyor.
I am not a womanizer.
Ben zampara falan değilim.
But, but maybe he's not a womanizer.
Ama belki de bir zampara değildir.
I can't help it, i'm a womanizer sometimes, i know,
- Tamam. - Elimde değil.