You're home Çeviri Türkçe
7,884 parallel translation
You're in our home.
Evindesin.
Look, I know that you're a teacher at Carmel now, but this is your home...
Carmel'de öğretmen olduğunu biliyorum ama evin burası.
You're reminded of that every night that you go home to your wife and your beautiful baby.
Her gece eve, karının ve çocuğunun yanına gittiğinde bunu hatırlıyor olmalısın.
Okay I think it's time to take you home because you're mentally exhausted or somethin'.
Tamam, sanırım seni eve götürme vakti geldi.
Just promise me you're gonna get these girls back home.
Sadece söz ver. Kızları eve götüreceksin.
You're going home.
Gidiyorsunuz.
- Dad, you're home.
- Baba, evdesin.
You tricked their beloved grandfather into signing away his rights, or you're the kind of son that dumps his demented old man in a nursing home.
Ya sevgili dedelerini kandırıp haklarını elinden aldığını söyleyeceksin. Ya da bunak babasını bakım evine tıkan bir evlat olacaksın.
I KNOW YOU'RE PROBABLY JERKING OFF IN YOUR HOTEL ROOM LIKE A DISGUSTING PIG RIGHT NOW, BUT YOU BETTER COME HOME FOR DAD'S BIRTHDAY PARTY TODAY.
Muhtemelen pis bir domuz gibi otel odanda attırıyorsundur ama babamızın doğum günü partisi için bugün eve gelsen iyi olur.
It's not like you're gonna just drive home with a Gerhardt in your windshield and, you know, start supper.
Ön camında bir Gerhardt'la eve gidip yemek hazırlamazsın ya.
I'm so happy you're home.
Döndüğün için çok mutluyum.
Ah, I'm sure you're wondering if I ever go home.
Eminim eve gidip gitmediğimi merak ediyorsundur.
What's up? Zach, I appreciate you're not texting and driving at the same time, but if you do not mind, I am in kind of a hurry to get home.
Zach, mesaj atarken kenara çektiğin için sağ ol ama kusura bakmazsan bir an önce eve gitmem gerekiyor.
But when you're in L.A., you'll be home for dinner every night and you'll sleep in our bed.
Ama Los Angeles'da olduğun zaman akşam yemeğinde evinde olacaksın ve yatağımızda yatacaksın.
You're home early.
Erkencisin.
All right, junior Rayburns, you're home, so get the fuck out of the car.
Pekâlâ Küçük Rayburnler, eve geldik. İnin arabadan.
You're the expert, and I'm just some stay-at-home mom.
Sen uzmansın, bense sadece ev hanımıyım.
You're in my home.
Evimdesin.
You think you're going home, captain?
Eve gidebileceğini mi sanıyorsun yüzbaşı?
We're just glad you're home.
Eve gelmene sevindim.
That mean you're taking us home?
Yani bizi eve mi götürüyorsun?
You're seriously gonna stay home all week?
Tüm hafta evde kalmakta ciddi misin?
We're gonna get you home.
Seni eve götüreceğiz.
You're home.
Dönmüşsün.
You talk to me like that again, you're gonna need a little baggie to carry your teeth home.
Benimle bir daha böyle konuşursan, dişlerini eve torbanın içinde götürürsün.
I bet you're excited to be coming home, son.
Eve döneceğin için heyecanlısındır kesin.
If you're not gonna tell me, then Michael can drive us home later.
Eğer bana söylemeyeceksen, Michael bizi sonra eve bırakabilir.
- You're home.
- Eve dönmüşsün.
Especially when you're stuck here with no ticket home.
Özellikle de eve dönüş biletin olmadığı için burada mahsur kaldığında.
You're stuck here with no ticket home.
Eve dönüş biletin olmadığı için burada mahsur kaldın.
If you're ready earlier, then come home tomorrow morning.
Evet. Evet tabii, daha erken bitirirsen yarın sabah dönersin.
You're going to go home now.
Şimdi eve gidiyorsun.
You're going home.
Sen eve git.
I hated the job at first, but Janet wants to stay home with the twins, and I think this would make that possible. You're starting a...
İlk başta işten nefret ettim, ama Janet evde ikizlerle kalmak istiyor ve bu iş sayesinde bu mümkün olabilir.
You're gonna tell me he had no interest in partying with hot chicks and he just wanted to stay home and play chess?
Seksi hatunlarla parti yapmakla ilgilenmediğini ve evde kalıp satranç oynamayı tercih ettiğini mi söyleyeceksin?
You know that once those choppers take off, we're never coming home.
Helikopterler kalktığı an bir daha asla eve dönmeyeceğimizi biliyorsun değil mi?
I'm happy to return home, but you're troubled?
Eve döndüğüm için mutluyum. Bir sıkıntın mı var, kocacığım?
You're home but have not arrived.
Döndün ama eve gelemedin.
Come on, you're on my way home, and you've been traveling all day.
Hadi ama, yolumun üstü. Hem tüm gün seyahat ettin.
Happen you're a long way from home, Connie.
Evinden çok uzaktasın Connie.
We're gonna send the rest of you home now, but the investigation is ongoing.
Geri kalanınızı evinize yollayacağız, ama soruşturma hâlâ devam ediyor.
Everybody! Stop what you're doing and go home.
Herkes yaptığı işi bırakıp eve gitsin.
Let's just say I agree to what you're proposing. There's no way the Home Office will sanction anything like this.
Diyelim ki önerdiğiniz şeyi kabul ettim ama İçişleri Bakanlığı böyle bir yaptırımı asla kabul etmez.
Unfortunately, they're sending you home. Good.
- Maalesef seni eve gönderiyorlar.
You're having some troubles at home?
- Ailenle ilişkin pek iyi gitmiyor galiba?
- Yeah, you're going home, Joe.
- Eve dönüyorsun Joe.
You're going home.
Eve dönüyorsun.
Because you're as motivated as I am to bring Mr. Cole home.
Çünkü Bay Cole geri getirme konusunda sen de benim kadar isteklisin.
Hey, you're home.
Gelmişsin.
We're gonna get you checked out, and then we're gonna take you home, okay?
Seni götürüp kontrol ettireceğiz, ve sonra seni evine götüreceğiz, tamam mı?
Just tell me when you're coming home.
Eve ne zaman geleceğini söyle bari.
you're home late 25
you're home early 138
you're home now 52
home 1821
homer 1748
homes 211
homework 149
homeland 50
homey 175
homecoming 21
you're home early 138
you're home now 52
home 1821
homer 1748
homes 211
homework 149
homeland 50
homey 175
homecoming 21
homemade 43
homeless 99
homesick 24
homeboy 89
home sweet home 121
homer simpson 114
home invasion 31
home mom 34
home run 51
home at last 16
homeless 99
homesick 24
homeboy 89
home sweet home 121
homer simpson 114
home invasion 31
home mom 34
home run 51
home at last 16