You all know me Çeviri Türkçe
4,002 parallel translation
You all know me, and you all respect my game.
Hepiniz beni tanır, saygı duyarsınız numaralarıma.
Okay? My first book was... It was clearly some kind of, uh, you know, monkeys typing Shakespeare, uh, type of fluke, and I'm terrified that all it did was set me up for an epic sophomore slump.
İlk kitabım, bir maymunun Shakespeare'den yazması gibiydi, şans eseri tuttu bu da ikinci kitabımda çok kötü bir çöküş yaşamama yardımcı oldu.
We all know the real reason is that you don't want me telling Joel that you're still in love with me.
Gerçek nedenin Joel'e, hâlâ bana aşık olduğunu söylememi istememen.
You know, someone once told me all of man's problems come from his inability to just sit in a room.
Bir zamanlar birisi bana bir insanın başına ne geliyorsa evinde sakince oturamamasından gelir demişti.
Especially me, you know,'cause I'm all totally edgy and stuff.
Özellikle ben, yani, çünkü uçlarda yaşarım filan. Pekâlâ?
- What else have you been protecting me from all this time? That's not what's come between us, John, I think you know that.
Aramızdaki sorun bu değil John, bence biliyorsun bunu.
I'm mad about your reasons. "Pretty," "makeup" - - is that all you know about me?
"Güzel," "makyaj" - - benim hakkımda tek bildiklerin bunlar mı?
All my teachers told me it was impossible for me to pass at this point, but... if you help me study this weekend, I know I can bring my grades up.
Bütün öğretmenlerim bana artık geçmemin imkansız olduğunu söylüyor ama..... bu hafta sonu çalışmama yardım edersen biliyorum notlarımı düzeltebilirim.
And I got to know the one person who gave me all this, the nicest father in the world : you.
Ayrıca bana tüm bunları yaşatan kişiyi tanıma fırsatım oldu kendisi aynı zamanda dünyanın en iyi babası seni.
If you know all about me, then you know that I was forcibly discharged from that organization.
Hakkımda her şeyi biliyorsanız o ordudan atıldığımı da bilmeniz gerekir.
Jeremy Gilbert, do you not know me at all?
Jeremy Gilbert, beni hiç tanımıyor musun?
Look, I know we got off on the wrong foot today, with me blasting you and all, but we've got to work together on this.
Bak, bugün seni patlatmaya çalışmam ve tüm bu olanlarla güne kötü başladığımızı biliyorum ama bu işte beraber çalışmalıyız.
You know, when I had the idea to have you brought back to me, I thought of all the many ways I could dispose of you.
Seni tekrar buraya, yanıma getirmeyi düşünürken senden kurtulmanın bin bir yolunu düşündüm.
I want you all to know that you have no reason to applaud me.
Beni alkışlamak için bir sebebiniz olmadığını bilmenizi istiyorum.
She just- - it's like she, like, holds on to things and then spews them back at me all at once, you know.
Bu şeylere tutunuyor, sonra da ilk fırsatta arkamdan kusuyor.
Me helping Tara- - you do know it was all about them.
Tara'ya yardım etmemin nedeninin çocuklar yüzünden olduğunu biliyorsun değil mi?
Gemma told me about your girl and all, and... didn't know if you wanted me to call her or something.
Gemma bana kız arkadaşından bahsetti. Onu aramamı istiyor muydun bilemedim.
I know you came all this way to New York to visit me, but I'm gonna go do blow and have sex with a bunch of stockbrokers.
Beni ziyaret etmeye New York'a kadar geldiğini biliyorum ama ben uyuşturucu çekip bir grup borsacıyla seks yapacağım.
I know you can't because you do it for me all the time.
Çünkü benim için sürekli yapıyorsun. Ben seni savunmuyorum.
You know, it's gonna heighten all your other senses. Let me think about it.
- Evet de, bence kör olsan daha iyi olur.
You know you're supposed to inform me of all visitors, Dr. Sanders.
Tüm ziyaretçileri bize bildirmeniz gerektiğini biliyorsunuz, Dr. Sanders.
Well, let me know if you can think of anything else, all right? Thanks.
Aklına bir şey gelirse haber ver, olur mu?
You know, after all the hell that Danny's put me through...
Biliyor musun, Danny'nin beni içine soktuğu tüm bu cehennemden sonra bile...
If you need anything at all, just let me know.
Eğer herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa, bana haber verin.
If there's anything you need at all, just please let me know, okay.
Eğer herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen bana haber verin, tamam mı?
You know, the navy took me all around the world, but this...
Bilirsin, donanma bana bütün dünyayı gezdirdi ama bu...
You know, in my office, if one of my co-workers was shouting at me so loudly that you could hear him all the way down the hall, it would be more than just a difference of opinion.
Benim ofisimde, beraber çalıştığımız kişilerden birisi bana koridorun sonunda duyulacak kadar yüksek sesle bağırsa bu sadece görüş farklılığından daha abartılı bir durum olurdu.
You know, you don't have to go to all this trouble for me, Sharon.
Biliyorsun, benim için bunca zahmete girmene gerek yok, Sharon.
You really don't know me at all.
Beni gerçekten hiç tanımıyorsunuz.
The simplest and the most painless way is for you to tell me me all I need to know.
En kolay ve en acısız yolu öğrenmek istediklerimi anlatman.
All right, well, you know where to find me.
Tamam o zaman. Beni nerede bulacağını biliyorsun.
Oh, do you? Do you know all about me?
Benim hakkımdaki her şeyi biliyor musun?
That way you can, you know, y-you're gonna help me with my science, Morty, all the time.
Böylelikle, bana bilimimde her gün yardımcı olabileceksin Morty.
I know you hate me right now, but one day you're gonna have a life, a normal life, which is all I ever wanted for you.
Şu anda benden nefret ettiğinin farkındayım ama bir gün kendi hayatın olacak. Normal bir hayat. Bu senin için istediğim tek şey.
When I lose you, just, you know, give me a call, and I'll slow down, all right?
Seni kaybedersem, beni ara, yavaşlarım, olur mu?
You know, I know I'm usually all business, but deep down, you know what the thing is that keeps me going more than anything else?
Biliyorum genellikle sürekli iş başındayım ama derinlerde beni her şeyden çok ayakta tutan şeyin ne olduğunu biliyor musun?
I know this is your first show and it's all very new and fresh and exciting... but when you have done this 5000 times... you'll find that having sex with me is the only way... to mitigate the miserable drudgery of your existence.
Biliyorum, bu ilk gösterin, çok yeni ve heyecanlı geliyor ama beş bin kere yapınca benimle seks yapmanın, varlığının sefil sıkıcılığını hafifletmenin tek yolu olduğunu göreceksin.
All these people depending on me, tens of millions of dollars at stake, you know,
Onlarca milyon dolarlık kararlar vermek gerekiyor.
CARL : OK, they asked me, you know, whose equipment it was and first of all they said, "Where is Carl?"
Pekala, bana hangi ekipmanı kullandığımı sordular.
You know, it's a terrible thing to say, I know, but while she's talking, all I'm thinking about is maybe this is some kind of test, you know, like they're testing me to see if I buy this stuff.
Biliyorsunuz, bunu söylemek çok zor, biliyorum, ama o bunları anlatırken benim tek düşündüğüm bunun bir tür şaka olduğuydu, bilirsiniz, buna inanıp inanmayacağımı test ediyor gibiydiler.
You know, you really don't have to keep calling me Bob all the time.
Biliyorsun, beni sürekli aramak zorunda değilsin Bob.
When you find that solution, you let me know what it is, all right?
Gerçek çareyi bulduğunda bana bildirirsin, tamam mı?
Hey, I know you don't want to talk, and quite frankly, neither do I, so just tell me what this shit stuff's all about at school.
Hey, konuşmak istemediğini biliyorum açıkçası ben de pek istemiyorum, sadece okuldaki bu bok olayının ne olduğunu söyle.
Well, if there's anything I can do for you, you just let me know, Mr. Hogan, anything at all.
Şey, eğer yardım edebileceğim bir şey olursa söylemeniz yeter, Bay Hogan, Ne olursa.
All right, well, let me know if you hear anything.
Pekala, birşey olursa haberdar edersin.
All this has happened, and what you want to know is, "Does Dimitri really like me?"
Bunca şey oldu ama sen Dimitri senden gerçekten hoşlanıyor mu diye merak ediyorsun.
You know, one of your pervert cop friends put his hands all over me.
O ibne polis arkadaşlarından biri her yerimi elledi.
You know, my horoscope today said that "all eyes would be on me."
Bugün ki yıldız falım "üzerimde çok göz olabileceğini" söylüyor
You know, this man, this beautiful person, all he wanted to do was care for me. For me...
Bu adamın, bu güzel insanın tek istediği, benim yerime ihtiyaçlarımı karşılamaktı.
All right, you know, he called me.
Yani o aradı beni.
I know it because you're a well put together person and you want me to be a part of all that.
Biliyorum, çünkü sen doğru düzgün bir insansın ve tüm o şeylerin bir parçası olmamı istiyorsun.
you all right 5423
you all ready 16
you all do 22
you all set 90
you all right there 93
you all good 25
you all are 20
you all 79
you all right in there 23
you all done 20
you all ready 16
you all do 22
you all set 90
you all right there 93
you all good 25
you all are 20
you all 79
you all right in there 23
you all done 20
you all right with that 22
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are right 482
you are good 169
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155
you are under arrest 166
you are dead to me 22
you aren't 92
you are right 482
you are good 169
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155
you are under arrest 166