You answer to me Çeviri Türkçe
1,213 parallel translation
I don't care what you do back home, but here you answer to me and you don't do anything!
Anavatanda ne haltlar karıştırdığın umurumda değil. Burada yetkili benim ve sen bir hiçsin!
Let me break it down. If you don't answer me when I speak to you, I'm gonna put my foot in your ass!
Dur sana anlatayım eğer seninle konuşurken cevap vermezsen, ayağımı kıçına sokacağım!
And if you did pull the trigger, there has to be a reasonable answer other than what you've told me here.
Eğer onu sen vurduysan bunun için bana iyi bir neden göstermen gerekir.
Keep your watch, give warning, and stay your hand, or you'll answer to me.
Yerinden ayrılma, bir şey gördüğünde uyar. Yoksa bana hesap verirsin.
Now, thanks to me, you've got the answer, too.
Şimdi, benim sayemde, cevabı sen de biliyorsun.
Okay, you don't have to answer me, but what was that all about?
Tamam, bana cevap vermek zorunda değilsiniz. ama tüm bunlar neyle ilgili? "Farkı söyleyebilirim"
You've obviously had more time to think about this than I have so why don't you answer one question for me : How can I ever trust you again?
Belli ki bu konuda senin bana göre düşünecek daha çok vaktin olmuş bu yüzden lütfen neden benim için bir soruyu yanıtlamıyorsun :
If you want me to answer your question, you will have to answer one of mine first.
Sorularına cevap vermemi istiyorsan, ilk önce sen benimkilere cevap vermelisin.
Are you going to give me a straight answer?
- Bir arkadaşım bana söyledi.
Zane, if you force me to answer you... what you will be hearing is your own death sentence.
Zane, eğer sana cevap vermemde ısrar edersen,... duyacakların, ölüm fermanın olur.
Either you give me the man's name who accuses Mr. Putnam or you will sit in jail until you be forced to answer our questions.
Ya Bay Putnam'ı suçlayan adamın adını ver ya da kodese gir ve sorularımıza zorla yanıt ver.
I suppose I could tell you I just saw fresh paw prints out there which make me think they're already thinking about feasting in here, but I don't want to answer you because when you question me, you are saying to me that I don't know what I'm doing.
Sanırım söyleyebilirim ki dışarda taze pençe izleri gördüm bu da bana burada ziyafet düşündüklerini söylüyor, ama sana yanıt vermek te istemiyorum çünkü beni sorguladığında, bana ne yaptığımı bilmediğimi söylemiş oluyorsun.
I want you to answer me a question.
Bir sorumu yanıtlamanı istiyorum.
I know what you are going to ask me but I can't answer you
Soracağın şeyi biliyorum ama cevap veremem.
You answer me when I talk to you!
Seninle konuşurken bana cevap ver!
If you had any doubt what my answer would be... would you have asked me to come this far?
Cevabım konusunda en ufak bir şüphen olsaydı buralara kadar gelmemi ister miydin?
Well, do you want me to answer as a friend, or a therapist?
Buna dostun olarak mı cevap vereyim, terapist olarak mı?
Look, to qualify for food and shelter, you gotta answer me a few questions, ok?
Bak, kalacak yer ve yemek istiyorsan, sorularıma cevap vermelisin, tamam mı?
Now, unless you intend to kill me, i'd like to answer my phone.
Şimdi, eğer beni öldürmeyeceksen, telefonuma cevap vermeliyim.
I understand that... you asked me to marry and expect an answer. This is not true?
Bana evlenme teklif ettin ve sanırım bir cevap istedin.
So when you ask me would I be upset, if someone came onto that land, and desecrated it, land that's part of the town that I love, my answer to your question, Mr Schlichtmann...
Biri arazime girip onun kutsallığını bozarsa, üzülür müyüm, evet üzülürüm. bu topraklar benim aşık olduğum şehrin bir parçası. sizin sorunuza cevabım Bay Schlictmann...
I need to ask you a question. Will you answer me?
Bir sorum var cevap verirmisin?
I will answer truthfully any question that you put to me, and in return, for each answer you will remove an article of clothing.
Her sorunuzu dürüst bir şekilde yanıtlayacağım, karşılığında, her yanıtım için bir giysinizi çıkaracaksınız.
For me to answer a question of that magnitude, you'll have to remove both your shoes and socks.
Böylesine cesur bir soruya yanıt vereceksem, ayakkabı ve çoraplarınızı çıkarmanız gerekecek.
Do you actually expect me to answer these questions?
Dennis'in çocuğuna mı hamilesin?
You don't need to answer me.
Bana cevap vermene gerek yok.
"When someone asks you why you took on a job the worst answer you can give is'Because a friend asked me to."
Biri, işi neden kabul ettiğini sorarsa verebileceğin en kötü cevap "arkadaşım istedi diye" dir.
So are you telling me that everyone I ask a question to has to answer with the truth?
Yani sen bana soru sorduğum herkesin bana doğruyu söylemek Zorunda olduğunu mu söylüyorsun?
Correct me if I'm wrong, Dawson, but you don't know the answer to any of those questions.
Eğer yanlışsam düzelt beni, Dawson, ama bu sorulardan hiçbirinin cevabını bilmiyorsun.
You asked me two questions, and I'd like to answer them.
Bana iki soru sordun, bende cevaplayacağım.
I'm not asking you to answer to me.
Hesap vermen gerekmez. Sadece haberim olsun.
If I answer them, you'll very likely deactivate me anyway, so I fail to see the point.
Eğer cevap verirsem büyük ihtimalle, gene beni kapatacaksınız, o yüzden cevap vermiyorum.
Hyde, if you want to make out with me, the answer's probably no.
Hyde, beni çıkarmak istiyorsan eğer, cevap muhtemelen hayır.
I expect you to give me an answer.
Bana bir cevap vermeni bekliyorum.
If you answer me truthfully, I will see what I can do to protect you.
Bana dürüstçe cevap verirsen seni kormak için neler yapabilirim bakacağım.
And in that time, if anybody, anybody does anything stupid you have to answer to me.
Bu sürede, herhangi biriniz aptalca birşey yaparsa bana hesap verecek.
How do you expect me to answer that?
Size nasıl cevap vermemi istiyorsunuz?
Fight it if you want. But lift a finger against me, and you'll have to answer to MOO.
İstersen mücadele et ama unutma bana parmağını sürersen, ABİ'ye hesap verirsin.
My eyes are open to the difficulties, the risks, but my answer is the same as it was when you were still here with me.
Zorlukların ve risklerin farkındayım ama cevabım sen burada yanımdayken verdiğim cevapla aynı.
Hello? I command you to answer me!
Bana cevap vermeni emrediyorum!
Now, you have to answer me once and for all!
Şimdi bana cevap vermek zorundasın.
Let me fax it to you. And then I can answer any question you got.
Eğer istersen onları sana fax'layabilirim, ve hertürlü sorunu cevaplayabilirim.
But if you're asking me am I willing to go to war with England then the answer is most definitely no.
Ama İngiltere'yle savaşmak isteyip istemediğimi soruyorsanız o zaman cevabım kesinlikle hayır.
You really want me to answer that?
Cevaplamamı gerçekten istiyor musun?
Gerry, if you want to play on this football team, you answer me when I ask you who is your daddy.
GERRY, BU TAKIMDA OYNAMAK iSTiYORSAN, SANA BiR SORU SORDUGUMDA BANA CEVAP VER.
- But you will answer to me.
- Fakat bunu ödeyeceksiniz.
As you refuse to answer me,
Bana cevap vermediğin için,
You can get back to me with your answer on that.
Buna soracağım sorunun, cevabıyla beraber cevap verebilirsin.
You really expect me to answer that?
Buna cevap vermemi mi bekliyorsun?
You don't really expect me to have an answer for that, do you?
Benim buna verecek bir cevabım olmasını beklemiyorsun, değil mi?
And it's killing me. I can't for the life of me, answer "Why do you want to be a filmmaker?"
Ve bu beni öldürüyor. Ben... "Neden film yapımcısı olmak istiyorum?" sorusunu cevaplayamıyorum.
you answer 46
you answer it 31
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
you are 6060
you all right 5423
you are so sweet 63
you are amazing 104
you answer it 31
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
you are 6060
you all right 5423
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169