You just left Çeviri Türkçe
2,215 parallel translation
You just left them?
Onları tamamen bıraktın mı?
And then you came home with me and we did stuff, fun stuff, and then you just left, just like it was nothing.
Evime geldin, beraber eğlenceli şeyler yaptık. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi çekip gittin.
You just left it at that?
Siz de konuyu kapattınız, öyle mi?
You just left.
Öylece gittin.
You just left recorded proof of our intention to buy a car wash.
Bir oto yıkamacısı satın alma niyetinde olduğumuza dair sesli bir kanıt bıraktın az önce.
So you just left him outside?
- Disarida birakip döndünüz mü yani öyle?
- And you just left him there.
Sokağin ortasinda birakmissiniz resmen hayvani!
You just left me and Mum to suffer on our own.
Annemi ve beni kendi başımıza acı çekelim diye bıraktın.
I told him that Driver Kang picked you up already, so he just left.
Şoför Kang'ın seni aldığını söyledim ona, sonra da gitti.
You left without a word, and just disappeared into thin air!
Tek kelime etmeden git, sırra kadem bas!
I just needed to talk to you before you left.
Gitmeden önce seninle konuşmak istedim.
You've just never seen me from the left side.
Sen benim sol tarafımı hiç görmedin.
You just fixed their antenna and you left.
Anteni onarıp çıktın mı?
Just so you know, we had to cancel the catering truck, but there are some bagels left over from yesterday.
Sadece bilesiniz diye söylüyorum, Catering kamyonunu iptal ettik, ama burda dünden kalmış bageller var.
It's just you and Carter left now, isn't it?
Şu anda hayatta sadece sen ve Carter kaldınız, değil mi?
Your friend just left you this.
Arkadaşınız bunu bıraktı.
- But I just want to tell you how lucky I feel to have this woman by my side and how I love her even more for sticking with me during those trying times when even I might have left me.
- Ama şunu söylemek istiyorum ki kendimi çok şanslı görüyorum böyle bir kadına sahip olduğum ve yanımda olduğu için ve onu her zamankinden çok sevdiğimi bilmenizi isterim bu sıkıntılı zamanlardan sonra.
But you can face them just fine when there's nothing left to eat?
Yiyecekleri bir şey olmadığında yüzlerine rahatlıkla bakabilecek misiniz?
When... that interactivity is suddenly just cut, you're just left, standing by yourself, in the darkness.
Etkileşim birdenbire kesildiğinde öylece kendi başınıza yalnız kalıyorsunuz karanlığın içinde.
So all we're really left with is just this string of consonants, you know, an unspeakable name.
Yani ellerinde kalan şey, bir sessiz harf zinciriydi dile getirilmeyen bir isim.
How would you feel if I just left you and took off with my friends?
Ben seni bırakıp, arkadaşlarımla gitseydim sen ne hissederdin?
And I'll be just down the hall there to the left if there's anything else I can do for you gentlemen.
Koridorun sonunda soldaki odada olacağım. Bir şey arzu eder misiniz?
You just had sex with me in a hotel and left without saying goodbye.
Benimle bir otelde sevişip veda etmeden gittin.
If you still wait saying peace, the remaining 138 holy places left in india, would become just pictures in post cards, you can't see it.
Eğer sakin olun demeye devam edersek, ülkemizde kalan 138 tapınağı, sadece kartpostallarda görebileceğiz.
Now the kids and I have been talking about what to get you for weeks now, and we were wonderin how you would feel if as your gift, we just left you alone for the day.
Çocuklarla beraber haftalardır ne hediye alsak diye düşünüyorduk ve merak ediyorduk da hediye olarak seni tek başına bıraksak nasıl olur?
When I left Indiana to go to school here, I didn't know a soul either, and I was just as overwhelmed as you.
lndiana'dan buraya okula geldiğimde ben de kimseyi tanımıyordum ve senin kadar endişeliydim.
I ask just because on your form, you left that question blank.
Bunu sormak zorundayım çünkü formda soruyu yanıtlamamışsınız.
I mean, I just needed to talk to you before you left for State.
Final için gitmeden önce, seninle konuşmak istedim.
No, you just... Should have never left.
Hayır, senin hiç ayrılmaman gerekiyordu.
You could have just... left me.
Beni orada bırakabilirdin.
So, you're saying somebody juiced this poor son of a bitch and just left him on the side of the road?
Yani birisi bu zavallıyı fişekledi ve yolun kenarına mı attı?
And I guess she just up and left you in charge.
Ve sanırım dükkanı da sana teslim etti.
So you founded the company with these two, and then you nobbled the one on the left, using some legal loophole, just before you were about to make billions.
Bu ikisiyle birlikte şirketi kurdun, sonra milyonları kazanmadan önce yasadaki bir boşluğu yakalayıp soldakini dolandırıp, saf dışı ettin.
Because I am pretty sure I left "Vapid Bitch" off the list. You think you're so clever, but you're not. You're just using my brother to get back at me, and I am going to make sure that he knows that.
çünkü ruhsuz şıllıkları listenin dışında tuttuğuma eminim çok zeki olduğunu düşünüyorsun ama değilsin benden intikam almak için kardeşimi kullanıyorsun bende onun bunu bilmesini sağlayacağım herşey seninle ilgili değil Mandi.
We just finished shooting a reality show there, and we had six weeks left on the lease, and we needed a place for you guys.
Orada daha yeni gerçeklik şovu çekmiştik ve kira mukavelesinin bitmesine daha altı hafta vardı ama size yer lâzımdı.
Just like you left it.
Aynı bıraktığın gibi.
That your wife just left you. She just left.
Karının seni terk ettiğini görürsem.
You never wondered why he died and just... left us?
Neden öldüğünü ve bizi neden terk ettiğini merak etmiyor musun?
I came to the house one night and you'd just left,
Bir gece eve geldim. Sen evde yoktun.
It's just, you know, you left, and then they promoted me... and it was open, so...
Sen ayrıldığında, beni terfi ettirdiler. Burası da boştu.
Let's just focus on where you left the briefcase.
Sadece çantayı nerede bıraktığına odaklanalım.
You had just left me, and I was thinking about a car seat.
Sen beni yeni terk etmiştin, ve ben araba koltuğunu düşünüyordum.
You know, I just realized that in a couple of hours, the polls are gonna close on the west coast, and I'll have nothing left to do but watch tv.
Fark ettim de birkaç saat içinde batı yakasındaki sandıklar kapanacak ve TV izlemek dışında yapacak hiçbir şeyim kalmayacak.
I know that she left you and all your money with just the clothes on her back and you... you never saw her again.
Üstünde sadece elbiseleriyle seni ve bütün paranı geride bırakarak terkettiğini biliyorum... onu bir daha hiç görmedin.
Yeah, no worries, you just hang a left here, just head down there.
Sorun değil, sen sadece biraz bekle burada, aşağıda keyfine bak.
If you'd done as Jimmy said and just--just left it alone then they'd still be here.
Eğer Jimmy'nin dediğini yapsaydın... Eğer bıraksaydın herkes burada olacaktı.
I wanted to talk to you about her, but for some reason, I got it in my mind when Jared and Kyle left, I should just...
- KOnşmak istedim ama..
Did you met anyone? Some one who just left?
Sokakta Kimse'yi görmedin değil mi?
Oh, come on. Almost there, left turn just ahead and then you're home free.
Neredeyse vardın, hemen ilerden sola dön, sonra oradasın.
- I just know I saw her when you left the room, and she loves you, and she's sorry.
Tek bildiğim, odadan çıktığın zaman ona baktım. Seni seviyor ve yaptığından pişman.
We just left, and we'll pick you up in about 15 minutes, okay? Okay.
Biz şimdi çıktık, ve yaklaşık 15 dakika sonra sizi alırız tamam mı?
you just got home 17
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just go 34
you just 938
you just don't 25
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just go 34
you just 938
you just don't 25