You just said it Çeviri Türkçe
1,741 parallel translation
Because you just said it.
Çünkü az önce sen dedin.
You just said it was undercooked.
Daha yeni az pişmiş diyordun.
But you just said it.
İşte o zaman kendin söylüyorsun.
No, you just said it was okay now.
Hayır, sen sadece şimdi tamam diyorsun.
You just said it : she told the lie.
Ama bak ne dedin : annem yalan söyledi.
You just said it will be done.
Sen sadece yapacağını söyledin.
You just said it was... h-he?
o bir... erkek mi?
Look, hey. You just said it.
Bak.
It's a police state, just like you said.
İşte bahsettiğin "Polis Devleti" bu.
I got an English tutor like you said, but it was just still too hard.
Benim de senin gibi hocam vardı ama bu gerçeketn zor
It was just like you said.
Aynen dediğin gibiydi.
Just you said you knew where it was.
Sadece nerde olduğunu söyledin.
I know, it's just you said that he called it a crisis meeting.
Biliyorum, sorun senin kriz toplantısı demen.
How much would you have if I said I would pay you a penny on the first day and then two pennies on the second, and then four pennies on the third day and I just kept doubling it and I did this for a month?
Eğer sana ilk gün bir sent, ikinci gün iki sent, üçüncü gün dört sent versem ve bu şekilde ikiye katlayarak bunu bir ay boyunca yapsam, kaç paran olurdu?
I just wanted to tell you that what I said in there I didn't mean it.
orada anlattıklarımda ciddi değildim.
I thought you said your mom left it just the way it was.
Annen her şeyi olduğu gibi bıraktı sanıyordum.
the lawyer said it.appearances are everything and you and i could just take it as it comes.
Avukat da öyle dedi ya : Görünüm her şeydir. Her şeyi akışına bırakırız.
Everything you just said, you tell it to her face.
Söylediğğin herşeyi, onun yüzüne söyle.
- You said it, and I just kind of got that stuck in my head now, and can't really get it out.
Aklımdan çıkaramıyorum. Turta. Haydi bakalım.
- No, it's just that you said security guard, and it's perfectly acceptable...
- Hayır, sadece güvenlik görevlisi dedin de bu son derece makul...
Yeah. It's all just like you said, Mike, isn't it?
Evet, tıpkı senin söylediğin gibi, değil mi?
It would just be so much easier if you said the words.
Emri sen vermiş olsaydın, çok kolay olurdu.
It just would be so much easier if you said the words... all I want you to do is tell the truth.
Konuşsaydın o kadar kolay olurdu ki tek istediğim gerçekleri söylemen.
No, he just said that he forbade you to read it.
Hayır, sadece mektubu okumanı yasakladığını söyledi.
Hey, you know, my mom always told me that it was gonna hurt the first time, you know, she said it was, you know, it's a woman's duty to just lie down, bear it and...
Annem her zaman bana ilk seferinin canımı yakacağını söylemişti... Öylece yatıp bunu yapmanın bir kadının görevi olduğunu söylerdi.
If I were to put money on it, I'd say the only true thing that you just said is that Mr. Detmer is ex-Navy SEAL.
Bu konuda bahse girseydim, söylediklerin içinde tek doğru şey, Bay Detmer'in eski bir deniz komandosu olduğuydu.
You said it yourself you don't wanna just coast not just coast along but this isn't coasting.
Sadece "trencilik" istemediğini kendin söylemiştin.
It's just like you said.
Tıpkı senin dediğin gibi.
You said that real power was not just in the magic that we wield. It was in our ability to make difficult choices.
Gerçek gücün sadece kullandığımız büyülerde olmadığını, zor seçimler yapabilme yeteneğimizde olduğunu söylemiştin.
Sorry, yeah, it's just, Belle said it could take up to 60 years for you to come visit.
Pardon, ama, Belle senin gelmen 60 yıl sürebilir demişti.
It's just that you said that we are going to talk about it, so I just asked you again.
Sadece, bunun hakkında konuşacağız demiştin ben de bundan dolayı konuyu tekrar dile getirdim.
she said you bought it for her and another one just like it and that you used them to help her plan the murder of her husband.
Dediğine göre kocasını öldürme planı yaparken kullanmak için için bir tane ona aynısından bir tane de kendine almışsın.
he just said something and you believe it.
O bir şey söylüyor ve sen buna inanıyorsun.
But, I do, I thought it interesting when you said we were going wrong and we should be sort of on the seat like a gargoyle as opposed to just sitting.
Fakat yanlış yaptığımızı söylediğinde ve bir gargoyle ile karşı karşıya oturur gibi oturmamız gerektiğini söylediğinde bunun enteresan olduğunu düşünmüştüm.
Sounds like they were just maybe trying to keep you from rushing it, like they said they would do.
Sanki söyledikleri gibi senin acele karar vermene engel olmaya çalışıyor gibi geldiler.
You said that when his son James died, old Donaldson was ready to just give it all up.
Oğlu James öldüğünde ihtiyar Donaldson'ın her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunu sen söyledin.
Yes, but it's just that you'd said before that you felt that she was... done with you.
Evet ama bana, seninle artık ilişkisini tamamen bitirdiğini hissettiğini söylemiştin.
It isn't just about being a mother, like you said last week, you, you also wanted to have the... the perfect picture.
Bu sadece anne olmakla alakalı değil geçen hafta senin de söylediğin gibi aynı zamanda o mükemmel tabloyu istiyorsun.
I thought you said It was just a simple theft.
Basit bir soygun demiştin. Evet ama alınanlara bak.
It just seemed like, the way you said it, that you had a relationship with our new Director, and I said "new Director", by the way, not "nude erector".
Öyle bir konuştun ki yeni müdürümüzle ilişkin var gibi geldi. Yeni müdür dedim. "Yenir müdür" demedim.
What you just said was very hurtful, and it's not okay.
Söylediklerin çok kırıcıydı ve hiç hoş değildi.
It's just the things you said...
Ama.. söylediğin şeylerden sonra..
They said that they could process it faster if we faxed it in, so I figured you could just do it from work.
Faksla gönderirsek daha hızlı işleyeceklerini söylediler, ben de işten gönderebilirsin diye düşündüm.
She said that, that you were drunk... that I shouldn't be mad, that it was just kinda sad. That that's who you are.
Sarhoş olduğunu, kızmamam gerektiğini biraz acınacak durumda olduğunu ve kişiliğinin böyle olduğunu söyledi.
You just said you were losing it.
Daha şimdi kaybediyorum dedin.
It's like, you could have just said, "I don't like you anymore," and left.
Sanki, "Artık seni sevmiyorum," dedi ve terketti.
Like they said, when you mix it with lidocaine, it just feels like a kiss.
Dedikleri gibi, biraz lidecaine'le karıştırırsan öpücük gibi geliyor.
Well, it's just like you said.
- Aynen dediğin gibi.
Abso-bloody-amazing, it happened just like you said it would.
Kesinlikle şaşırtıcı. Aynı söylediğin gibi oldu.
it's like when I used to help you with your math homework, and finally I just stopped trying to push that rock up a hill. and I said, "she's not gonna need this math. she's pretty." that was a while ago, but, you know, still...
Bu, sana matematik ödevlerinde yardım ettiğim zamanlara benziyor,... ve sonunda deveye hendek atlamayı denemeyi bırakmıştım ve dedim ki, "Matematiğe zaten ihtiyacı yok, güzelliği yeter." uzun zaman önceydi, ama yine de...
I thought you said it was "just me".
"Sadece ben" dememiş miydiniz?
you just got home 17
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just don't know it yet 34
you just let me know 45
you just left 30
you just can't help yourself 22
you just 938
you just go 34
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just don't know it yet 34
you just let me know 45
you just left 30
you just can't help yourself 22
you just 938
you just go 34