You listening Çeviri Türkçe
9,005 parallel translation
You listening to me, boy?
Duydun mu beni, evlat?
- Aren't you listening to me?
- Siz beni dinlemiyor musunuz?
But why are you listening to any of these people?
İyi de neden bu insanları dinliyorsun ki?
Hey. Hey, my man. Are you listening?
Dostum beni duyuyor musun?
You listening or are you pinching?
Dinliyor musunuz çimdikliyor musunuz?
What are you listening to?
Ne dinliyorsun?
Are you listening to yourself?
Dediğini duyuyor musun?
Are you listening to me?
Dinliyor musun beni?
So, um, I understand you feel we're not listening to you.
Seni dinlemiyormuşuz gibi hissetmeni anlıyorum.
And what do you think about this whole government thing of, you know, listening in to people's private information?
Tüm bu hükümet işleri hakkında ne düşünüyorsun? İnsanların gizli bilgilerini izleme gibi.
Are you even listening to me?
Sen beni dinliyor musun ya?
You were listening!
Beni dinliyorsun!
! You and I talking, listening, sharing, learning about one another.
Konuşuyoruz, dinliyoruz, paylaşıyoruz.
You know, you can't imagine the joy I felt sitting in that classroom, listening to Sister Paul and hearing all the stories about what a fool you are.
Biliyor musun, sınıfın orada oturup aldığım keyfi hayal bile edemezsin. Rahibe Paul'u dinliyor ve senin ne kadar aptal olduğunun hikayelerini dinliyorum
You're not... - You're not listening to me.
Dinlemiyorsun ki beni.
You're not even listening.
Dinlemiyorsunuz bile.
And what is that awesome music you're listening to? [laughs]
- O dinlediğin güzel müzik de ne öyle?
You need to work on your listening skills.
Dinleme becerilerini geliştirmen gerek.
I have been listening to you complain for this entire trip.
Tüm yol boyunca senin şikayetlerini dinleyip durdum.
Everyone should be listening to you. I don't...
Herkes seni dinlemeli.
I'm listening to you, though, just so you know.
Ben yine de seni dinliyorum, bil istedim.
I knew you were listening.
Dinlediğini biliyordum.
You can't play if you're not listening.
Sen dinlemiyor eğer çalamaz.
Are you even listening?
Dalıp gitmişsin. Beni duyuyor musun?
Are you even listening?
Dinliyor musun?
I've been listening to you talk about Justin for the past few days now, okay?
Kaç gündür Justin'den bahsetmeni dinliyorum.
You're listening to BBC News.
BBC Haberleri'ni dinlediniz.
Thank you for listening.
Dinlediğin için sağol.
How long have you been listening to me and Alice?
Beni ve Alice'i ne zamandır dinliyorsun?
You know they're listening.
Herkesi dinliyorlar, biliyorsun.
Have you not been listening?
- Dinlemiyor musun?
I've lost a half an hour of my life listening to you talk about how you can eat a meatball sub without using your hands.
Ellerinizi kullanmadan nasıl köfte yenir konuşmasıyla hayatımdan yarım saat almıştın.
No, you're played out, listening to that sad, white-lady music.
O mutsuz beyaz kadının müziğini dinlemekten tükenip gitmişsin.
You're not listening to me.
Beni dinlemiyorsun.
- You weren't listening.
- Dinlemiyordun.
Then you have to start listening to me or you'll get us both killed.
O hâlde beni dinlemeye başlamak zorundasın ya da ikimizi de öldürtürsün.
You're not listening to me, either!
Sen de beni dinlemiyorsun!
Are you even listening to me?
Beni dinliyor musun sen?
- You're not listening to me.
- Beni dinlemiyorsun...
You're not listening to a word of this, are you?
Tek bir kelimesini bile dinlemiyorsunuz, değil mi?
You were listening to my phone call?
- Telefon konuşmamı mı dinliyordunuz?
You were listening?
- Dinledin mi yoksa?
But I have enjoyed listening to you all.
Ama sizi dinlemekten keyif aldım.
I think you need to work on your listening skills.
Bence dinleme becerilerin üzerinde durmalısın.
Suffocate me, do whatever you want to do, because I'm done listening.
Boğ falan ne sikim istiyorsan yap çünkü dinlemekten bıktım.
Well, if you call listening to the Cubs game and drinking beer working, then...
Bira içip beysbol dinlemeye çalışma derseniz...
And when you stopped listening, I found new people who would.
Ve siz dinlemeyi bıraktığınızda dinleyen başka insanlar buldum.
I'm not fucking listening to you.
Seni dinlemiyorum.
But eight months listening to you declare how wonderful he is, while failing to introduce us feels wilful.
Fakat sekiz ay boyunca onun ne kadar harika olduğunu dinlemek tanışmamız için beni inatçı hissettiriyor nedense.
I am standing here, listening to you tell me that God only gives me one choice, and you telling me that I should forgo God's choice.
Burada durmuş Tanrı'nın bana tek bir seçim şansı verdiğini söylemeni dinliyorum.
If you're listening to this, it means I'm dead.
Eğer bunu dinliyorsan, bu öldüğüm anlamına gelir.
you listening to me 46
listening 122
listening to you 24
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
listening 122
listening to you 24
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186
you look pretty 105
you left me alone 16
you look fine 152
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186
you look pretty 105
you left me alone 16
you look fine 152